Bankta bir süre öylece kaldıktan sonra bizi rüyadan uyandıran Lisa oldu. Ama sarsarak uyandırmak gibi değildi bu, sanki perdeyi açıp güneşin içeri girmesini sağlayarak uyandırmak gibiydi.
"Bir şey sorabilir miyim Jennie?"
Gözlerimi işaret parmağımın tersiyle sildim ve başımı salladım.
"Bugün benimle bir yere kadar eşlik eder misin?"
"Nereye?"
"Özel biri için bir hediyem var senin de fikrini merak ediyorum sadece..."
"Özel biri" de kimdi? İçimde anlamlandıramadığım bir huzursuzluğun filizlenişini hissediyordum. Bu huzursuzluğun kıskançlık olduğunu bilmiyormuş gibi davranmak da elbette kolay olan seçenekti. Lisa'yı isteksizce yanıtladım ve sesimdeki ince tınıyı anlatmasını umdum.
"Bilmem..."
Gülümseyerek bileğimi tuttu.
"Hadi ama fikrin çok önemli!"Aklıma gelen ilk ihtimal elbette ki sevgilisi olduğuydu. Gerçekten benim onunla gidip sevgilisine aldığı hediye hakkında fikir vermemi mi istemişti? Kartları çok da açık oynadığım söylenemezdi ama ona karşı adlandırmakta zorlandığım duygularımın farkında olduğunu düşünmüştüm. Bunları düşünürken yüzünde aynı tebessümle başını eğmiş şekilde beni izliyordu.
"Olur sanırım..."
Gülümseyerek başını salladı, cevabımdan tatmin olmuş gibiydi. Arabasının olduğu yere dönerken önde yürüyor, adeta mutluluktan hafifçe zıplayarak adım atıyordu. Bu kadar mutlu olmasına seviniyordum ancak bu hediye işinin beni son derece hayal kırıklığına uğrattığı da bir gerçekti.
Siyah, öncekine nazaran küçük bir arabada durdu ve sırıtarak arabasını takdim etti.
"Diğeri tamir olana kadar bunu kullanacağım."
Herhangi bir duygu belirtmeden başımı salladım. Hayal kırıklığımın farkında bile değildi sanki, ama bir çocuk gibi küsemezdim ya. Yol boyunca kendi kendime bir sessizlik oyunu tutturdum. Lisa yüzündeki gülümsemeyi silmeye gerek duymadan ara sıra bana bakmak dışında herhangi bir tepki vermemişti sessizliğime.
Araba nihayet bir binanın önünde durduğunda merakla dışarı baktım.
"Geldik."
Aşağı inip geldiğimiz yerin neresi olduğunu çözmeye çalışıyordum. Burada ne gibi bir hediye olabilirdi ki? Alt katında camla çevrili bir ofis bulunan büyük bir binaydı sadece.
"Burada mı?"
Başını salladı ve parkta olduğu gibi önden yürümeye başladı. Ofisin kapısında güler yüzlü genç bir kadın belirdiğinde adımlarını hızlandırıp ona sarıldı.
Sevgilisi bu muydu? Ama öyleyse neden hediyenin olduğu yerde bekliyordu?Çekingen şekilde onu takip ettim ve utangaç bir çocuk gibi arkasında belirdim. Genç kadın beni görünce sevecen şekilde gülümsedi. Lisa bizi tanıştırmak için harekete geçti.
"Unnie, işte Jennie."
Ona bu şekilde hitap etmesi içime bir su serpse de buraya sevgilisi olduğunu düşündüğüm kişi için geldiğimiz gerçeğini değiştirmiyordu. Kadın Lisa'nın beni tanıtmasıyla gülüşü daha da büyürken elimi sıktı.
"Çok memnun oldum Jennie! Ben Jihyo."
Bir yandan sorgular şekilde Lisa'ya bakarken bir yandan da elini sıktım.
"Hadi içeri geçelim!"
İçerisi şimdiye kadar görmediğim derecede gelişmiş gözüken tıbbi cihazlarla doluydu, burası şüphesiz bir tıp merkeziydi. Camlı bir ofisin kapısını açıp bizi içeri buyur eden Jihyo'yu takip ettik.
"Geçin bakalım."
Bir masanın önündeki iki koltuğu işaret ederken bir yandan da askıda duran beyaz önlüğü sırtına geçirmişti. Bizim koltuklara oturmamızla beraber o da masanın başına geçmiş, dirseklerini masaya çenesini de ellerine dayayarak gülümser şekilde bizi izlemeye başlamıştı.
"Eee Jennie'ye bahsetme fırsatın oldu mu Lisa?"
Lisa tebessümle yanıtladı.
"Sen anlatsan daha iyi olur diye düşündüm unnie."
Neler oluyordu?
Jihyo gülümseyerek bedenini ve bakışlarını bana çevirdi.
"Gördüğün gibi ben bir doktorum Jennie. Amerika'daki uzmanlık eğitimimi bitireli biraz oluyor, ben de ailemin yanına gelip bu merkezi açmaya karar verdim."Anlam veremesem de onaylayan şekilde başımı sallayıp devam etmesini sağladım.
"Şimdi işin seninle ilgili kısmına gelelim..."
Bu işin benimle ilgili bir kısmı vardı yani, merakla bakışlarımı Jihyo'ya sabitledim. Jihyo sakince çekmecesinden bir dosya çıkardı ve karıştırmaya başladı. Daha sonra önüme iki tane röntgen filmi bir tane de rapor koydu. Bakışlarımla onay istedikten sonra belgeleri elime alıp inceledim, bunlar bana ait belgelerdi.
"Anlamıyorum...bunlar..."
"Lisa, kazadan sonraki sürece dair tüm belgeleri hastaneden temin edip bana getirdi, ve söylemeliyim ki..."
Önce dönüp Lisa'ya gülümsedikten sonra bakışlarını tekrar bana çevirdi.
"Durum hiç de umutsuz gözükmüyor."
"Bayan Jihyo ben... ben artık yürüyebiliyorum...yani eskisi gibi olmasa da..."
Özgüvenli bir gülümsemeyle sözümü kesti.
"Ah hayır Jennie, bunu biliyorum zaten! Ben tekrar koşmandan bahsediyorum."
Gözlerim büyürken Lisa'ya baktım. Büyük gülümsemesi ve kısık gözleriyle başını salladı.
Anlaşılan "özel biri" bendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blackout | jenlisa
RandomJennie hayatını değiştiren kazanın sorumlusuyla çoktan tanıştığının farkında değildir.