~~Kızıl Kehribar~~

140 14 98
                                    

Merhabalar bu benim ilk kitabım umarım beğenirsiniz diyorum. Şunu belirtmek isterim ki aklımda belli bir hikaye yok doğaçlama ilerleyeceğim. Yani sonu bana da sürpriz olacak.

Başlama tarihi: 04\02\2023 sen de başlama tarihini buraya yazabilirsin

Keyifli okumalar dilerim :)

~~ Sanay

Uçurumun kenarında oturuyorum ve dalga seslerini dinliyorum. Ay gökyüzünde bütün asaletiyle parlıyor. Hafif bir meltem estiğinde beyaz elbisemin etekleri uçuşuyor. Bu his o kadar güzel ki. Bir süre sonra ayağa kalkıp şarkı söylemeye başlıyorum ve ritme göre dans ediyorum. Ben şarkıyı söyledikçe dalgalar kayalara daha sert çarpıyor. Şarkının güzel ezgisi beni adeta büyülerken sesim biraz daha yükseliyor. Rüzgar daha da hızlanıyor, dalgalar kayalara daha kuvvetli çarpıyor.  Sonuna yaklaştığımın bilinciyle sesim iyice yükseliyor ve ben şarkımı bitiriyorum. Benim susmamla dalgaların ve rüzgarın durulması bir oluyor. Her şey eski haline dönüyor ve ben arkamı dönüp uçurumdan uzaklaşıyorum. Patikada ilerledikçe ağaçların sıklığı artıyor ve dalga sesleri gittikçe uzaklaşıyor. Nereye gittiğimi ben bilmiyorum ama ayaklarım biliyor sanırım. Arkama bakıyor ve çok gerilerde kalan uçuruma doğru gülümsüyorum. Bunu neden yaptığım hakkında hiçbir fikrim olmadan hem de. Bu sırada burnuma bir koku geliyor. Şey gibi, yanık. Ne olduğunu olduğunu anlamam uzun sürse de anladığım gibi olduğum yere çakılıyorum.

Yangın.

Yavaşça sağıma doğru döndüğümde gördüklerim dehşete kapılmama neden oluyor. Orman alev alev yanıyor ve yangın hızla benim bulunduğum tarafa yaklaşıyor. Kaçmak istiyorum ama ayaklarım yere mıhlanmış, bir santim bile kıpırdayamıyorum. İçten içe çığlıklar atarken en sonunda kendimi toparlamayı başarıp uçurumun olduğu tarafa doğru var gücümle koşuyorum. Hızlı koştuğum ve yol engebeli olduğu için çok kez tökezliyorum. Artık koşamayacağımı düşünürken uçurumu görmem umudumu tazeliyor ve ben daha hızlı koşmak için hamle yapıyorum.  

Fakat çok gidemeden ayağımın bir taşa takılmasıyla kendimi yerde buluyorum. Durduğum bu kısacık anda vücudum bana adeta yapamayacağını haykırıyor. Dizlerim ve ellerim sızlıyor. Göğsüm koşmaktan dolayı hızlıca inip kalkıyor. Boğazım ise her nefes alışımda acıyor. Dizlerime koyduğum ellerimi yumruk yapıp sıkarak olduğum durumu reddeder gibi başımı iki yana sallıyorum. Kalkmam lazım. Burada oturamam. Yanmak istemiyorum. Çok geçmeden nereden bulduğumu bilmediğim bir güç kırıntısına tutunarak ayağa kalkıyorum ve tekrar koşmaya başlıyorum. Koşarken arkama son bir kez bakıyorum. Yangın daha da yaklaşmış. O sırada alevlerin içerisinde bir silüet  görüyorum. 

Birden koşmayı bırakıp tamamen o tarafa doğru dönüyor ve silüeti daha dikkatli bir şekilde görmeye çalışıyorum. Çabam sonunda bir sonuç veriyor. Orada duran bir erkek. Hareket etmeden öylece dikiliyor. Bir yanım kaç git diye bağırsa da ne olduğunu bilmediğim bir his yüzünden yerimden kımıldayamıyorum. Ne yapmaya çalıştığını anlayamadığım için kafam karışıyor. Sonra aklıma onun da benim gibi şoka girmiş olabileceği gelince ona seslenmeye karar veriyorum ve bağırabildiğim kadar yüksek sesle bağırarak oradan çıkmasını söylüyorum.

 Bu sırada alevler iyice yaklaşıyor ama ben ne ona doğru gidebiliyorum ne de geri kaçabiliyorum. Sadece dikilmiş karşımdaki adama oradan kaçması için sesleniyorum. Ne kadar yüksek sesle bağırırsam bağırayım beni duymuyor. Bu sırada alevler o kadar yaklaşıyor ki tenim ısıdan dolayı acımaya başlıyor. Ama yine de hareket edemiyordum. Omuzlarım ise bir şeyleri kabullenmişçesine çöküyor. Adama seslenmeyi bırakıp sadece sırtını izliyordum. Eğer hareket etmezsem yanacağım bunu biliyorum.

Işınbike - Yeni DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin