Işınbike - Yeni Dünya

~~Kimsin Sen?~~

Ben geldimm!!

Bu seferki bölümümüz tam 2085 kelimedir efendim.

iyi okumalar dilerim.

~~Sanay

"Hadi uykucu kalk artık. Sabah oldu."

Sabah sabah kim bu? Hem ben yalnız yaşıyorum evde kimse olamaz. Seste çok yabancı değil ama. Acaba Asel eve mi girdi? Saçmalama Sanay anahtarı yok onun. Kim olduğunu merak ediyorum ama gözlerim o kadar ağır ki açamıyorum.

"Hey kime diyorum ben Sanay kalk hadi daha yapacak çok işimiz var." bu kesinlikle Asel değil. Biraz daha çabaladım ve başardım. Gözlerimi açınca ilk gördüğüm şey başımın üstünde duran bir bardak oldu. Kafamı çevirince ise bana bakan kızla göz göze geldim. Neydi adı... heh hatırladım Aysal. "Oh be sonunda uyandın eğer biraz daha uyanmasaydın suyu dökmekten hiç çekinmezdim haberin olsun." onu fark ettim merak etme. Tabi ki bunu sesli söylemedim. "Günaydın." diye neşeli bir ses tonuyla konuştu. Sabah sabah nerden geliyor bu enerji?

"Sana da günaydın Aysal. Ne işimiz var yapacak?" 

"Onu söyleyeceğim ama ilk önce gidip elini yüzünü yıka." diyerek beni kolumdan tuttuğu gibi odanın içindeki başka bir kapıya yönlendirdi. "Şey banyo yapmak istersin diye küveti doldurmuştum." Kapıyı açtı ve içeri girdik. Kapının tam karşısında üstünde ufak bir pencere olan taştan yapılma tezgah benzeri bir şey vardı. Onun üstünde ise bakırdan içi su ile dolu derin bir kap yer alıyordu. Kabın yanında havlu olarak kullanıldığını varsaydığım bir kumaş vardı. "Sen su soğumadan gir bende sana kıyafet ayarlayıp kahvaltı getiriyim. Acele etme iyice rahatla." dedi ve kapıyı kapatıp çıktı. Bende ilk önce yüzümü yıkadım kuruladıktan sonra ise kapı dan girince sağ tarafta kalan küvetin olduğunu düşündüğüm tarafa doğru yöneldim. Burası duvara çakılmış olan çivilere tutturulmuş bir kumaşla kapatılmıştı. Kumaşı aralayınca içi su dolu tahta bir küvetle karşılaştım. Küvetin yan tarafında tahtadan yapılma geniş bir dolap vardı. Dolabın üstünde ise sabun ve havlu olarak kullandıkları örtü vardı.

Üstümdekileri çıkarıp dolabın boştaki kısmına koydum ve küvetin içine girdim. Ah sıcak su çok iyi geldi. Neredeyse tüm gün uyumuş olmama rağmen çok yorgun hissediyorum. Gerçi öğrendiklerim küçümsenecek şeyler değildi. Aysal'ın nine dediği kadın bana hiç bilmediğim bir dünyaya ait olduğumu söylemişti. "Diyar kendisine ait olanı almış geri vereceğini sanmıyorum." saçmalık. Muhtemelen nasıl geri dönebileceğimi bilmediği için sallıyordu. Yoksa bir diyar nasıl kendisinin olana karar verip üstüne bir de sihir kullanıp onu alabilir ki? Tamam sihirli bir kapıdan geçmiş olabilirim, Asel'in annesinin onu eve kapatmakta çok haklı olduğunu anlamış olabilirim ama hiç bilmediğim bir diyara ait olmak inanılır bir şey değil. Kendi kendime bunun saçmalıktan başka bir şey olmadığına karar verdikten sonra sabunlandım ve dolabın yanına konulmuş olan kovadaki suyu kullanarak durulandım. Son olarak örtüye sarınıp banyodan çıktım. Aysal'ın yatağın üstüne bıraktığı kıyafeti giydim. Bu bir elbiseydi. Dizlerimin hemen aşağısında biten yakasız ama fakir kollu açık mavi bir elbiseydi. Saçlarımın suyunu da havluyla aldırdığım sırada kapı çaldı ve benim onayımı aldıktan sonra içeriye elinde tepsiyle Aysal girdi.

"Sen kahvaltını yap ben de sana toka çıkarıyım." dedi ve tepsiyi masaya bırakıp tahtadan yapılmış dolaba yöneldi. Bende masaya geçtim. Tepside bir adet haşlanmış yumurta, domates, salatalık ve iki dilim ekmek vardı. Karnım zil çalıyordu. İlk önce ekmekten bir parça kopardım ve yumurtadan bir parçayla beraber ağzıma attım. Ben yerken Aysal yanıma geldi ve karşımdaki sandalyeye oturdu. "Sen kahvaltını bitirince ben de saçlarını yaparım ve çıkarız. Sana kasabayı gezdiririm. Saçlarını örelim bence hava çok sıcak." o konuşurken ben kahvaltımı bitirmiştim ona dönüp "İkisine de olur. Hem bende burayı merak ediyorum." ben bunu deyince bana gülümseyerek masadan kalktı ve tarakla tokayı alıp geldi. Elindeki fırçayla saçlarımı taramaya başladı. Fırçanın kılları çok yumuşaktı. Tarama işlemi bitince örme kısmına geçti. Balıksırtı örgü yapıyordu.