★ Kesilen uykular

87 6 0
                                    

01022023

Telefonundan saatin kaç olduğunu kontrol etti Juyeon. Oldukça geçti.

Nedensizce kesilmişti uykuları. Kabusları yüzünden tek bir gün rahatça uyuduğunu hatırlamıyordu artık. Deli gibi uykusu olsada gözleri kapandığı anda karanlık sarmaşıklar tarafından yutuluyordu.

Yürüdüğü sokak oldukça ıssızdı. Bir kaç sokak lambası dışında karanlıktı gece. Gökyüzünde tek bir yıldız dahi görünmüyordu.

Havanın soğuğunu ciğerleriyle buluşturduğunda şehri gören bir bankta öylece oturarak kapatmıştı gözlerini.

Tek derdi uyuyamamaktı son zamanlarda. Gördüğü kabuslar canını yeterince sıkarken okuldaki başarısıda oldukça etkilenmişti. Kaşları istemsizce çatıldığında üşüyen burnunu çekerek açmıştı gözlerini.

"Bu seni son uyarışımız."

Sakin bir sesti duyduğu. Fakat tüyleri ürpertecek kadar tehditvariydi. Kafasını sese doğru çevirdiği anda ise bir grup adamın tekmelerine mağruz kalan gençle göz göze gelmişti. Tanıyordu yerdeki bedeni. Chanhee'den başkası olmazdı.

"Seni seviyoruz Choi Chanhee biliyorsun. Ama artık seninlede vedalaşmamız gerek anlıyorsun değil mi?"

Kabus falan görmüyordu. Gözleri önünde bir insanın canına kasıtlı olarak zarar veriliyordu.
O anda nefesini kesen gözlerin sahibi yediği sağlam tekmeleri umursamadan sesli bir kahkaha attığında Juyeon istemsizce ayağa kalkmıştı.

"Hey!"

Sesinin gür çıktığına emindi ki farkedilmişti. Kaşları çatık bir şekilde telefonunu kaldırken korkusuzca yanlarına doğru adımlamıştı.

"Sizi ihbar etmemi istemiyorsanız kesin şunu. Fazla gürültücüsünüz."

"İhbarlık bir durum yok. Eğleniyorduk."

Ruhunu rahatsız eden sesin sahibiydi bu. Sakinliğini koruyordu hala. Dünyanın en normal işini yapıyormuşçasına gülümsemişti sonra.

"Rahatsızlık için üzgünüz. Değil mi Chanhee?"

Chanhee gülmüştü adamın nazik cümlesiyle. Kafasını olumlu anlamda sallamıştı sonrasında,
yerden kalkma gibi bir düşüncesi yokmuş gibi kendinden geçmişçesine gülüyordu yalnızca. Juyeon'u gördüğüne şaşırmamıştı bile.

Zorlukla ayağa kalkarken kanlar içinde kalmış yüzü ve dağılmış pembeleriyle bakmıştı Juyeon'a.

"Eğlencemizi böldü gerçi."

Kurduğu cümleyle kahkaha atan adamlara dönmüştü yorgunca.

"Sizinle polis karakolunda gecelediğimiz günleride özledim ama bilmiyorum yani ihbar edebilir."

"Kıymetli yüzünde bir yerlerin daha morarmasını istiyor gibisin."

Chanhee pembelerini geriye doğru tararken sonunda sinirlendiğini görmüştü Juyeon. İçinde bulunduğu durum öyle tuhaftı ki tek kelime dahi edemiyordu. Yakınlar mıydı yoksa yalnızca dalga mı geçiyorlardı emin değildi. Chanhee yediği onca tekmeye rağmen nasıl ayakta dikiliyordu ona bile anlam verememişti.

"Beni tehdit mi ediyorsun? Yanımda darp edildiğime şahit olan bir görgü tanığım var."

"Chanhee."

"İstediğiniz şeye sahip değilim. Peşimi bırakın."

Ceketinin tozlanmış kollarını silkmişti şikayetlenerek arkasını dönüp yanlarından ayrılırken.

Tek zerre korku kırıntısı yoktu duruşunda. Öylece kalakalmıştı Juyeon. Aynı sınıftalardı. Chanhee'nin notları herzaman iyi olmuştu. Birincilik için yarıştığı biriydi. Sözünü asla esirgemeyen ve daima bildiğini okuyan net bir insan...

Anlaşılması zor biriydi.

"Arkadaşın mı?"

İrkilerek dönmüştü arkasında kalan adamlara. Kafasını olumsuz anlamda sallamıştı ardından. Bir açıklama yapma gereği duymadan yürümeye başlamıştı aklındaki tonlarca soruyla.

"O halde bizden söylemesi. Bela gibi çocuktur. Pembe kafasına aldanıp zayıf göründüğüne bakma."

01022023

Two Sleepy People / junewHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin