03022023★
Parmağındaki kesikten soğuk beyaz tenine akan yoğun kırmızı sıvıyla kafasını ardırdaki kitaplığa yaslamış ve yavaşça yere çökerek bir süre hayatını sorgulamaya başlamıştı.
Kağıt kesiğinden nefret ediyordu. Parmağındaki kanın durmasını beklerken gözleriyle kitaplara bulaşıp bulaşmadığını kontrol etmişti. Takıntılı kulüp başkanıyla daha fazla muhatap olmak istemiyordu.
Bacaklarını kendine doğru çekerken kafasını dizlerine yaslayarak gözlerini kapamıştı.
Son zamanlardaki umursamazlığı yerini tuhaf bir hüzne bırakmıştı. Kolyesi ve yüzüğünün boşluğu olduğunu düşünüyordu bu hissin. Juyeon'a verirken tek bir saniye olsun tereddüt etmesede var olan deli cesaretinin kaybolup gittiğinden endişe ediyordu.
"Hey. Yine işlerini geç saate mi bıraktın cidden?"
Sadece uyumak istiyordu. Herzaman uykusu vardı.
"Chanhee. Sana diyorum ne yapıyorsun burada?"
Kütüphane nöbetçisinin Hyunjae olduğunu bilmiyordu. Pembelerini işaret parmağı ile hafifçe iten bedenin eline vurup kafasını kaldırırken Hyunjae kaşları çatık bir şekilde bakmıştı Chanhee'nin eline.
"Parmağın kanıyor."
Umursamazca omuz silkmişti Chanhee.
"Kestim çünkü."
"Kendine zarar verdiğini bilmiyordum."
"Neyi biliyordun ki bundan eksik kalmışsın?"
Hyunjae gülmüştü yanına otururken. Dolgun saçları özenle örtmüştü alnını. Chanhee'ye göre daha düzenliydi kılığı. Okulun örnek gösterilen popüler çocuğuydu.
"Elinde okul müdürünün kaseti varmış o yüzden atılmıyormuşsun bir türlü."
Chanhee kahkaha atmıştı beklemediği cümleyle. Devam etmişti Hyunjae.
"Saçların pembe doğmuşsun. Hobin dayak yiyip hiçbir şeyi umursamadan yaşamak... Ah nasıl unuturum Juyeon'a aşıksın."
"Çok ilgilisin."
"Bölmeden dinle."
Chanhee ciddiyetini koruyan gencin gözlerine bakmıştı saçmalığına devam etmesini istercesine.
"Serseri ve belalı bir tip olsan bile ders çalışmayı seven bir ineksin, koşmayı ya da herhangi bir spor aktivitesine katılmaktan nefret edersin, ice americano olmadan yaşayabildiğinden şüpheliyim."
Son cümleleri tamamen doğruydu. Saçmalıktan uzakta ciddiyetle kurulmuştu. Chanhee yanındaki bedenin dalgınca kurduğu cümlelere anlam veremezken Hyunjae'nin gözü parmaklarında takılı kalmıştı.
"Hiçbir zaman çıkarmadığın kolyen ve yüzğün var..."
Artık yerlerinde olmadığını farketmesi uzun sürmemişti. Pembe saçlı olan şaşkınlıkla gülmüş ve önüne dönerek mırıldanmıştı dalgayla.
"Aşık olduğum Juyeon'dalar artık."
Hyunjae bir süre sessiz kalmıştı ne diyeceğini bilmeden. Ardından ayağa kalkarak Chanhee'yede kalkması için uzatmıştı elini.
"Kütüphaneyi kapatacağım. İşini yarın halledersin."
Chanhee kendisine uzatılan eli iterek ayağa kalkmış ve kesik olan parmağını Cebinden çıkardığı peçeteye sararak çıkışa doğru yürümeye başlamıştı. Aklına bir şey gelmiş gibi arkasına döndüğünde ise Hyunjae'nin gözlerindeki yoğunluğa anlam veremeden konuşmuştu.
"Hakkımda hiçbir şey bilmemen içimi rahatlattı."
Hyunjae gülerek onaylamıştı Chanhee'yi.
"Sana olan ilgimi görmen güzel."
Bedenini kütüphaneden dışarıya attığında yurduna gitmek yerine uğradığı ilk yer daha öncede sıklıkla ziyaret ettiği market olmuştu. Basit bir yarabandı almak için girdiği reyonların arasında çayların bulunduğu rafta öylece dikilen Juyeon'la karşılaşmıştı.
Papatya çaylarına bakıyor olmalıydı. Dün geceden sonra iletişime geçmemişti onunla. Kendi elleriyke verdiği değerli yüzüklerini kendisinden zorla almış gibi konuşmak istemiyordu Juyeon'la.
Ruhunun zayıf yönünü onun yanındayken hissetmek iyi gelmiyordu.
"Chanhee?"
Fakat Juyeon'un varlığını hissetmesi hiçbir zaman uzun sürmezdi. Ayaklarını sürüyerek gencin yanına adımlarken çayları işaret etmişti.
"İşe yarıyorlar mı bari?"
Kafasını olumsuz anlamda sallamıştı Juyeon. Hiçbir işe yaradıkları yoktu. Üstelik tadları artık rahatsız ediyordu. Fakat elinden başka bir şey gelmiyormuşçasına bir ümit yine bakınıyordu. Kabusları artık dayanılmaz olmuştu.
Doktora ya da herhangi bir terapiste görünmüş olmasına rağmen kabusları tükenmek bilmiyordu. Aklındaki düşüncelere son vermek istercesine Chanhee'nin peçeteye doladığı parmağına ve diğer elindeki yara bandı paketine bakmıştı.
"Parmağını mı kestin?"
"Kesmedim koptu resmen."
"Sıklıkla dayak yiyip hastanenin yanından bile geçmezken küçük bir çizik için yara bandı almaya mı geldin cidden?"
"Ne görüyorsan o."
Her ne kadar kendiside dalga geçsede parmağındaki küçük bir kesik yediği dayaklardan daha çok yakmıştı canını kabul ediyordu bunu.
Kesik olan parmağı sızım sızım sızlıyorken teninde hissettiği sıcak parmakların sahibi peçeteyi çekip kesiği kontrol etmişti gülerek."Acillik görünüyor. İyi dayanmışsın buraya kadar."
"Dikişlik."
Dalgınca çıkmıştı ağzından. Juyeon yüzünden bedeninin neden bu denli soğuk olduğunu düşünüyordu son zamanlarda. Herkes böyle sıcak mıydı?
Tenindeki parmakların çekilmesiyle düştüğü soğukluk ilk defa afallatmıştı ruhunu. Parmağındaki kesik daha da sızlar olmuştu birden.
★
05022023
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Sleepy People / junew
Fanfictionşafak sökerken yan yana duran iki uykulu insan, birbirlerine iyi geceler demek için fazla aşık olan.