★ ne zor

35 4 7
                                    


05022023

Chanhee'nin bir kaç belgeyi imzalayıp öylece karakoldan ayrılmasını kısa bir süre önce yaşadıklarını henüz atlatamayan Juyeon için şaşkınlık vericiydi.

Yurda silah sokan adamlar ve Chanhee'nin dayak manyağı ettiği diğer kişi tutuklanmıştı. Şimdi tek kelime etmeden önden yürüyen bedenin söylediğine göre çıkmaları uzun sürmezdi.

Evini harap ettiklerini söylemek için gelmişlerdi yurda. Elinde avucunda kalan son şeyi, canını istemişlerdi belki. Aralarında ne geçti bilmese bile Chanhee'nin hala nasıl nefes alıyor oluşunu sorguluyordu.

Uzun bir geceydi. Yıldızlar parlıyordu gökyüzünde. Ve Juyeon ilk defa ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Chanhee ondan sadece tek bir şey istemişti. Bunun dışında Juyeon'un yanında olup olmamasını umursuyor gibi görünmüyordu.

"Juyeon."

Rehber öğretmenlerinin uykulu sesiyle irkilirken yorgun eğitimci işaret parmağıyla Chanhee'yi işaret etmişti.

"Ne işin vardı senin bunun yanında?"

"Yanında olmasaydım şu an burada bile olmayabilirdi."

"Müdür deliye döndü. Notlarını derecesini kenara bırak okuldan uzaklaştırma aldı. Yurtta yaşananlar yüzünden tüm veliler gece gece ortalığı ayağa kaldırdı."

Tatlı uykusunun yarıda kesilmesine ve yaşadıkları tüm olumsuzluklara neden olan pembe saçlı öğrencisine bağırmıştı öfkeyle.

"Serseriye bak!"

Bekle demesine rağmen kendisini beklememiş üstüne karakolda gevezelik etmişti.
Sinirle dönmüştü Juyeon'a.

"Git söyle  yurda gelip odasını boşaltsın. Hiçbir veli çocuğunun yakınında tutmak istemiyor şunu. Başımıza daha fazla bela olmadan defolsun."

Çalan telefonuyla sinirden terleyen rehber öğretmenleri alnındaki teri silip arabasına doğru adımlamış ve son kez Juyeon'a dönüp "Sende artık uzak dur ondan." Uyarısını yapmıştı. İçten içe Chanhee'nin gittiği yoldan geri dönmemesini bile dilemişti.

Juyeon ne yapacağını bilmez halde öğretmenini dinlemek yerine Chanhee kaybolmadan peşinden yürümeye başlmıştı. Öğretmenleri yüzünden aralarındaki mesafe oldukça açılmıştı.

"Dur artık."

İsyan edercesine çıkmıştı cümleler dudaklarından. Dünyadan, insanlardan, düşüncelerinden kaçmak istercesine hızlı yürüyordu Chanhee. Fakat kaçmak istediği her şey Juyeon gibi bırakmıyordu peşini.

"Soru soracaksan düşünüp zahmet bile etme."

Chanhee adımlarını durdurup dönmüştü Juyeon'a. Artık kendisini takip etmeyi durdurmasını istercesine.

Juyeon ise gence doğru yürümeye devam etmişti tüm içtenliğinle. İyi değildi emindi buna. Neden bu kadar güçlü ve umursamaz görünmek zorundaydı?

"Eğer gerçekten bir şeylerden kaçmak istiyorsan uyumalısın."

"Ne güzel dedin ya hiç akıl edememiştim."

"Bana düşmanınmışım gibi davranmayı bırak."

Juyeon'un yorgun adımları pembe saçlı bedenin çok yakınında durmuştu. Gözleri ışıl ışıl parıldarken Chanhee'nin yeniden ruhsuzlaşmış olan gözlerine bakmıştı bir şey demesini beklemeden.

"Yaşadığın hiçbir şeyi normalleştirmek zorunda değilsin."

"Bana acımanı, üzülmeni hatta empati yapmanı anlıyorum. Ama inan senden hiçbir şey istemiyorum. Burada olmanı, yanımda durmanı, düşünmeni falan istemiyorum. Sadece yüzüklerimi korusan olmaz mı?"

Soğuk elleri Juyeon'un sıcak parmaklarına uzandığında gencin elini sıkarak gülmüştü.

"İçim, öfkem, kalbim ve tüm ruhum elim gibi ısınmayacak kadar soğuk. Yaşadıklarım öfkeye dönüşüyor sadece."

Gencin bırakmak istemediği sıcak elini bıraktığında düştüğü soğukluğa alışamamıştı. Juyeon yanından ayrıldıktan sonra hissettiği soğukluk onu hep üşütmüştü. Ve sıcaklığa alışmak istemiyordu.

"Onları nasıl korumamı beklersin? Yarın yaşayacağına dair tek bir güvencen yok. Ölürsen ne anlamı kalacak?"

"Seninde yok."

"Neyden bahsettiğimi biliyorsun."

"Ölürsem mezarıma gömersin. Ya da bilmiyorum küllerimle bir yere savunursun."

"Hiçbirini yapmayacağım. Yüzüklerini almak için yaşamaya çalışsan iyi edersin."

Chanhee gülmüştü dağılmış pembeleriyle.

"Tamam. Sormak değilde söylemek istediğin başka bir şey?"

"Yurttan atıldın. Eşyalarını toplaman gerekiyor. Ve mükemmel notlarına rağmen okuldan uzaklaştırma aldın. Büyük ihtimalle yarın uyarı alacaksın ve bursunu kesecekler."

Umursamazca omuz silkmişti Chanhee. Bunların hepsini kimsenin söylemesine kalmadan zaten olacağına emindi. Şaşırmıyordu artık. Hiçbir şey şaşırtmıyordu onu Juyeon'dan ve yaptıklarımdan başka.

"Ne zor. Değil mi? İkimizde yine uykusuz kaldık deli gibi uyumak isterken."

Yüzündeki gülümsemeyi silmeden, sorusuna bir cevap bile beklemeden arkasını dönüp yürümeye devam etmişti.

Ne zordu.

14022023

Two Sleepy People / junewHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin