Herkese Merhaba
Nasılsınız? Umarım iyisinizdir :(Uzun bir bölümle geldim.
Operasyon Bölümü. Güzel şeyler olacak...Son kısımda Müslüm Gürses - Sende Kalmış açmayı lütfen unutmayın:)
***
İnsanlar değişti hiç anlamazdım. İllaki bir yerde patlak veren yalanları, ihanetleri bile bile tekrar yaparlardı.
İnsan kaybedeceğini bile bile neden bir savaşa girerdi ki?
Ben girerdim. En azından denemeye değerdi. Ama işin içinde yalan ve ihanet oldukça işin şekli değişirdi.
Silahımın şarjörünü tam doldurup bacağıma taktığım siyah silah kamışına geçirdikten sonra hafif yırtmaçlı olan dekolteli siyah elbisemi düzelttim.
Arabanın dikiz aynasından sade ama buğulu olan makyajıma son dokunuşlar attıktan sonra Çağan'a dönüp "Ğerginli hazır mısın?" dedim.
Çağan da gömleği ve kravatıyla uğraşıyordu.
"Hazırım Çelebibağlı."
Derin bir nefes alıp "Hadi çıkalım." dedim. Çağan gülerek "Ne bu acele Teğmenim. Sakin."
Gülerek önüme döndüğümde saate baktım -21.28-
Hâlâ kendini süslemekte olan Çağan'ın kulağının içine hızla üflediğimde korkarak geriye sıçramıştı.
"Kalk lan süslü pakize. Geç kalmayalım. 2 dakikamız var."
Tekrardan kulağımdaki küçük kulaklığı kontrol ederken indim. Çağan da inip yanıma geldiğinde otele yönelmiştik.
Kurban; Mithat Alaral
Bu adamı kandırmak zor olmayacaktı.
Rus kadınlarından hoşlanan bu şerefsiz, Türkiye'de teröre yardım eden ele başlarından biriydi. Bu yüzden gözlerimde doğal duran mavi lensler vardı. Saçlarım yine siyahtı. Çağan'ın kolunda içeriye girerken ortalarda bir yer arıyordum.
Yaklaşık 3 gün önce plan kabul olmuş ve bu 3 günde bir haftalık işi yapmıştık.
O değilde o İrem denen kişinin plan kabul oluncaki yüz ifadesini görmek isterdim.
İlk kurbandı bu adam. Bugün ismi önemsiz bir kadını ayarlamak için de Selim görevliydi. Saha dışı olan ekipten 3 kişi burada sözde garson görevi görecekti. Kalan 2 kişi ve Enes ile Eren, Selim'in olduğu alandaydı.
Bilirsiniz şirket kavgaları...
Stratejik olarak aynı güne denk getirilmiş iki davete katılmıştık. Fişeğe yakın bir yer bulduğumda, Çağan'la oraya yöneldik.
Yeni yüzlerdik. Bazılarının dikkatini çekmiştik bile. Yuvarlak cam masaların üzerine konan çeşitli içkiler, klasik müzik çalan ve gayet slow olan bir orkestra vardı.
Büyük bir alandı. Bir an orkestradan hafif keman sesi geldiğinde yine içimi bir hüzün kapladı.