"Çağan, Allah'ıma seni gebertirim."
Ayağımdaki terliği başarılı bir şekilde Çağan'ın başına fırlattığımda, Çağan kolidorda boylu boyunca uzanmıştı.
Sildiğim camları bir daha silip 'sen temiz silmemişsin' demek ve üstüne cifli su ile camları silmek nedir ama ya.
Selim, Eren ve Enes ellerini iki yana kaldırarak Çağan'ın başına dizilmişlerdi. Selim, Çağan'a doğru eğileceği sırada elime diğer terliği de alıp silah tutar gibi tuttum.
"Hemen suçlunun başından kalk ve önümde sırada dur. Hemen!"
Selim "Opss." diyerek Eren ve Enes'in yanına sıraya geçti.
Terliği hazır hâle getirdim ve bir daha emir verdim.
"Ellerinizi başınızın arkasına koyun." dedim.
Elleri hızlıca başlarının arkasına giderken Çağan'a doğru eğildim.
"Çağan eğer 10 saniye içinde kalkmazsan sana bu evi yeniden temizlettiririm. Anladın mı beni? Bu bir emirdir." dedim. Ama Çağan efendi de tık yoktu.
Enes "Hih, vah vah terlik nasıl ışık hızıyla gelmişse temizlik lafına bile kalkmadı."
Selim "Beyin kanaması geçirme ihtimali yüzde kaç?"
Eren "Tahminlerime göre yüzde 80."
Çağan başını yerden birden kaldırıp
"Ne yüzde 80 mi? Ne yani ölecek miyim?"
Sürünerek Eren'in ayağına yapıştı. Üzgün bir tavırla "Ne olur doğruyu söyle doktor? Ölecek miyim?"
Eren "Sanırım başka çaremiz yok. Öleceksiniz."
Çağan yalandan burnunu çekip başını bana bakarak salladı. "Öleceksem itiraf etmem ve vasiyetime eklemem gereken şeyler var demektir."
Tekrardan burnunu çekip Selim'e döndü. Ve bende bu anları dehşete düşmüş gibi kısık gözlerle izledim.
"Selim, kardeşim hani Şüheda'nın hepimiz için yaptığı krepler vardı ya... Hah işte onlardan önce senin hakkını yemiş sonra da kendi hakkımı yemiştim. Sonra suçu Şüheda'ya atıp sana yapmadığını söylemiştim. Nolur affet beni gardaşım."
Bu durumda benden af dilemesi gerekmiyor muydu?
Selim sağ elinin gözlerinin üstüne götürüp derin bir nefes aldı. Daha sonra bana nispet yaparcasına Çağan'ın yanına çömeldi ve sarıldı."Helal hoş olsun kardeşim. Tüm krepler sana kurban olsun."
Çağan da Selim'i yanağından öperek "Oy gadasını aldığım." deyip Selimden ayrıldı. Sıradaki itirafı beklerken Çağan birden Enes'e döndü.
"Enes bir yaklaşsana." deyip elini salladı.
Enes de onun yanına oturup ağlamaklı bir ifadeyle elini Çağan'ın omzuna koydu. "Itrafini merakla bekliyorum kardeşim."
Çağan Enes'in kulağına eğilip o kadar sessiz bir sesle konuştu ki anlatamam.
"Senin bu ikizin, ses sistemini kırdığımız-"