7- Yeşil Resmi Üniforma

325 32 7
                                    

Yeşil Resmi Üniforma...

Çocukluktan beri hayalini kurduğum ara ara bunalıma girdiğim ve sonunda hak edip gururla giydiğim üniforma.

Hepimiz Ankara'da ordu evindeydik. Birazdan terfi ve tebrik törenleri başlayacaktı. Madalya ve başarı belgesi alacaktık.

Koyu yeşil kravatı düzelttim. Saçlarımın üstüne biraz daha köpük sürdüm. Ensemde sıkı bir topuz yaptığım saçlarımı biraz daha sıktım. Koyu beyaza yakın gömleğimi kumaş pantolonun içine birazda sıkıştırdım. Üzerinde armalar olan koyu yeşil caketi aldım üzerime, omzumdaki yıldıza bakarak giydim ve altın sarısı düğmeleri bağladım. Resmi şapkayı geçirip düzelttim.

Iyiydi, hoştu da bir şeyler eksikti be...

Bende isterdim bana gururla bakan birileri olsun. Babam, annemin elini tutup gelsin ailelerin oturduğu yere. Beni izlesinler. Gurur duysunlar, alkışlasınlar...

Ama yoktular. Biliyordum ki benimle gurur duyuyorlar ama yanımda olsalar sanki daha güzel olurdu.

Sonra kendime geldim. 'Sen şehit kızısın.' dedim kendime. 'En çok gururlanacak olan sensin. Senin gibi bir evlat var ülkede, anası da babası da şehit. Gurur duy, üzülme.' dedim kalbime.

Yutkundum. Gözlerim dolardı ama ağlamazdım. Neye ağlayacaktım ki? Kendime mi? Istediği yere gelmiş başarılı bir kadındım. Anne babama mı? Ulaşabilecekleri en yüksek mertebedeydiler. Şehitlerdi. Mezarlarının başında tüm asilliğiyle duran Türk bayrağı vardı, yurdumun toprağı vardı. Şimdi siz söyleyin ben neden ağlayayım?

Siyah ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Çok küçük bir topuğu vardı onu da pantolonun paçası kapatıyordu. Tekrardan aynaya üstüm kırışmış mı diye bakıp bir şey olmadığını görünce odanın kapısına yönelip kapıyı açtım.

Bir kaç kapı ötede Özlemin ve arkasından da İrem'in çıktığını görmüştüm.

Özlem siyah resmi üniforma giymiş, İrem ise sarı platin saçlarını örük yaparak lacivert resmi üniformayı giymişti. Işte şimdi tam anlamıyla bir polis gibi duruyordu. Normal hayatta görsem asla polis demezdim.

Beni görünce Özlem hevesle bana yaklaştı ve sarıldı bende karşılık verirken geriye çekildi ve süzdü.

"Çok yakışıyor sana."

Gülümseyip "Sana da çok yakışmış."

"Her zamanki halimiz." dedi gülerek.

İrem'e dönüp "Sana da çok yakışmış." dedim aradaki gerginliği birazda olsa bozmak için.

İrem zorla gülümsedi. "Sana da."

Başımı sallayıp "Artık gidelim yarım saat var törene." dedim.

Üçümüz beraber yürürken üst kata çıkıp büyük sahneli bir konferans salonunun kapısında durduk. Bizim Yiğitler yoktu- diyordum ki uzun koridorda tüm heybetleriyle geliyorlardı.

Özlem "Bizimkiler nerede?" dediğinde kolunu tutup hafif arkaya çevirdim. Onları fark ettiğinde burnunu çekip bana döndü.

"Üstüm başım düzgün dimi?"

Başımı sallayıp "Çok güzelsin." dedim.

Nefesini verip "Yaklaştılar mı? Eren de geliyor mu?"

DİPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin