Bölüm 16

1.8K 424 96
                                    

Ateş erkenden uyandı. Kampta hala bir kıpırtı yoktu. Bunu fırsat bilip mayosunu giyerek havlusunu omzuna attı ve deniz kenarına gitti. Kıpırtısız durgun suda yüzmek kadar muhteşem bir şey olmazdı. Biraz soğuk oluyordu ama kendine gelmek için birebirdi. İskelenin ucuna gidip beklemeden suya atladı. Suyun yüzüne çıkması ile kulaç atmaya başladı. Aksi halde bedenindeki ürperti geçmezdi. Önce hızlı yüzdü sonra norma bir tempoya geçti. İyice açıldıktan sonra suyun üzerinde sırt üstü yatıp kollarını yana açtı. Tarifi imkânsız anlardan biriydi. Denizi çok özlemişti. Burada olduğu süre boyunca her sabah sulara bırakacaktı kendini. Ardından kusursuz bir kahvaltı ve oyun saati. Sakince kıyıya yüzdü. İskelede oturmuş kendisini bekleyen ablasını görünce gülümsedi. İskelenin merdivenlerinden çıkınca ablasının elinde duran havlusunu alıp yanağına sulu bir öpücük kondurduktan sonra kurulanmaya başladı.

"Bakıyorum keyfin yerinde"

"Tahmin edeceğinden daha çok"

"Altta yatan bilmediğim ne var?"

"Öğrenirsin yakında"

"Gelir gelmez ne... Ah! Cemre dimi?"

Ateş gülerek yanına oturdu. Önce omuz attı.

"Nasılda biliyorsun kardeşini. Cemre'yle önceden tanışmıştık. Burada karşılaşmamız tesadüf oldu ama abla var ya istesem bundan daha güzeli olamazdı"

Derin gözlerini kısarak kardeşine baktı.

"Heyecanlı mısın sen?"

"Öyle böyle değil abla. Ben bu kıza çok fena âşık oldum. Benden kaçmıştı, yaklaşamamıştım ama şimdi buradayız. Muhteşem dimi?"

Kardeşinin ellerini kollarını kullanarak anlatması ile o da heyecanlandı. Önce "ay evet" dedi ama ardından ablalık ve öğretmenlik damarı ile "Buranın çocuk kampı olduğunu unutma" dedi. Ateş'in coşkulu hallerini frenleme konusunda sıkıntıları olabiliyordu. Her ne kadar yetişkin bir adam olsa da uyarıda bulunma ihtiyacı hissetmişti. Ateş ise rüyalarını paylaşmaya devam etti. Başını omzuna yasladı.

"Düşünsene abla, âşık olduğum kadınla on beş gün beraber olacağız. Birbirimizi daha iyi tanıyacağız. Sonra o da bana âşık olacak. Olur dimi? Olur tabii... Çocuklarla beraber oyunlar oynarız, onlarla denize gireriz. Sonra akşamları baş başa deniz kenarında sohbet ederiz. Minikler düştüğünde beraber dizine batikon süreriz"

"En romantiği son söylediğindi Ateş"

Derin kıkırdamaya başlayınca omuzları da sallandı. Ateş başının sürekli sallanmasından rahatsız olup kaldırdı.

"Romantik tabii!"

"Kalk hadi üzerini değiştir Ateş. Birazdan çocukları kaldırıp kahvaltıya geçeceğiz"

"Cemre'yi de kaldırayım mı?"

"Kızın odasından uzak dur Ateş Bulut!"

"Cemre'yi kaldırayım mı dedim abla. Başka bir şeyi değil"

Belinin en hassas noktasına yediği çimdik ile yerinden sıçradı. Belini ovarak odasına ilerledi. Hızlıca üzerini giyindi. Kendini çok iyi hissediyordu. Yemekhaneye doluşan çocukların sesleri ile o da aralarına katıldı. Küçük boyları ile ellerinde tepsiler sıraya girmişlerdi. Öğretmenleri başlarında yardım ediyordu. Ateş de aralarına katıldı. Sandalyesi uzak olanları masaya yaklaştırdı, yumurta tokuşturma yarışması yaptı, kaşıktan bal akıtarak en büyük ısırığı alma yarışması yaptı. Yüzündeki gülümseme hiç silinmedi. Oyuncu kişiliği ortaya çıkmış en az çocuklar kadar eğleniyordu. Bazen bilerek yeniliyor kendini oradan oraya atıyordu. Çocuklar koca adamın hallerine kahkahalarla gülüyorlardı.

ATEŞ PARÇASI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin