Bölüm 33

2.1K 440 158
                                    

Akşam için sözleşen arkadaşlar Soner'de toplanmaya karar vermişlerdi. Herkes işten çıkıp geleceği ev, aralıklı olarak dolmaya başlayacaktı. Soner bahçede tek başına oturuyordu Ateş geldiğinde. Birbirlerine bakıp gülümsediler. O günden sonra ne Ateş, Lale'yi sormuştu ne de Soner anlatmıştı. Merak ediyordu haliyle ama en çok da arkadaşının ruh halini öğrenmek istiyordu. Soner'in yanına oturup sessizce bekledi. Soner kişisel kararlarının sorgulanmasından hoşlanmıyordu. Anında aksi birine dönüşüyordu. Ateş de bu huyunu bildiğinden bekledi. Soner cebinden çıkarttığı iki kol düğmesinin birini Ateş'e verdi. Düğmelerin hala onda olması Ateş'in biraz canını sıktı. Elinde çevirerek doğru cümleleri aklından kurmaya çalıştı. Ancak o cümlelerle boğuşurken Soner kolunu kaldırıp elindeki düğmeyi atabileceği en uzak yere attı. Ateş elindekini havaya kaldırıp gülümseyerek "Bunu ne yapacağım?" dedi.

"Sende atacaksın"

Ateş oyuncu çocuklar gibi "Senden daha uzağa atarım" dedi. Burada bile oyun oynamayı seçmişti. Soner'den daha çok gerinip tüm gücüyle fırlattı içte kalan kötü düğümleri. Sorgulama kısmından vazgeçip direk sonuca varan bir soru sormayı tercih etti.

"Ee sende şimdi Zeki eniştemin kaderini mi yaşayacaksın?"

"Bakacağız"

İki arkadaş gülerek birbirlerine omuz attılar. Soner'in gözlerindeki parlama yeter de artardı. Kapıdan Lale girince Soner hemen ayağa kalktı. Ateş "Ben benekli sevgilimle ilgileneyim" diyerek içeri girdi. Lale bahçe taşlarının üzerinde topuklarını çimlere batırmadan yavaşça ilerledi. Soner'in karşısına geldiği an dudakları esir alındı. Yumuşak fakat içten yanmalı bir hoş geldindi.

Lale'nin ardından Caner geldi. Onu Cemre, Savaş, Burcu, Umut Can ve Dilem takip etti. Ateş sevgilisini görünce herkesin içinde kucaklayıp etrafında çevirdikten sonra öpücüklere boğdu. Yerlerine yerleştiklerinde çalan kapıyı Ateş açtı. Nihat ve Defne aynı anda gelmişlerdi. Karşısında duran çifte gözlerini kısarak şüpheci bakışlar attı.

"Siz beraber miydiniz?"

Nihat gülerek Defne'nin beline sarıldı ve gözlerinin içine bakarak "Biz hep beraberiz" dedi. Ateş'in bakışları şaşkınlıkla ikisi arasında gidip geldi. Sonra gülerek Caner'e döndü.

"Oğlum bir sap sen kaldın"

"Ya ne oldu bir anda hepinize? Ben anlamadım ki. Ateş hep senin bok yemen birader. Ben ne yapacağım şimdi tek başıma?"

Bunu söylerken de gözleri Dilem'i bulmuştu. Dilem burnunu havaya dikti, gözlerini kaydırarak başını çevirdi. Damarına basmamış olsaydı belki söylerdi ne yapacağını ama işi çok zordu.

**

Savaş bilgisayarın başında kaşlarını çatmış dikkatle ekrana bakıyordu. Ilgın ise ellerini önünde birleştirmiş, alt dudağı sarkık yanında oturuyordu.

"Çok mu yanlışım var?"

"Yok da... Açıklamalar biraz uzun olmuş"

"Daha iyi anlaşılsın istedim"

"Her zamanki gibi" diyen Savaş kıza bakıp gülümsedi. Ilgın kısa cümleler kuramıyordu. Anlatmak istediğini en derin kuyulardan çıkartarak sunuyordu. Savaş alışmıştı fakat çevresi ona ayak uyduramıyordu. Son şirket toplantısında da pek çok defa sözü kesilip cümlesi yarım bırakılınca üzülmüştü Ilgın. O günden beri kendini frenlemeye çalışıyordu fakat bir arpa yol kat edememişti.

"Öğrettiğim her şeyi çok iyi anlamışsın ve hata yapmıyorsun Ilgın. Bu harika... Tek sorun cümlelerin bitmemesi. Bu benim için sorun değil, yanlış anlama"

ATEŞ PARÇASI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin