Zecr

68 24 52
                                    

Delici bakışları yüzümün birkaç santim uzağında duruyordu. Ara sıra dudaklarıma kayan bu iç gıdıklayan bakışlarda bir yandan aç bir aslanın vahşiliği bir yandan da korkan bir yavru kedinin ürkekliği vardı. Ne ara bu kadar yakınlaşmıştık anlayamıyordum. Yüzümüz birbirine bir nefes kadar yakındı. Öpmek mi istiyordu? Ben ne istiyordum? Göğüs kafesimi zorlayan kalbime bakılırsa cevabım evetti. Daha birkaç saat önce tanıdığım adam için bu kadar hızlı atması kalbimin bana ihaneti değil de neydi? Usulca yaklaşıyordu. Gözlerinde o alaycılığı aradım zira benimle oynuyor bile olabilirdi. Hayır yoktu. Bir santim ya vardı ya yoktu aramızda, konuşsam bile değebilirdi dudaklarım dudaklarına. Gözlerimi kapattığım anda bir inleme sesi geldi.

Gözlerimi açmadım.

Beklediğim öpücük gerçekleşmedi.

Tekrar bir inleme sesiyle gözlerimi açtım. Karanlık bir yerdeydim, sandalyedeyim ve boynum felaket derecede acıyor, tutulmuştu.

Bu bilmediğim evde, tanımadığım bir yabancının yanında uyuyakaldığıma inanamadım. Az önce yaşadıklarım rüya mıydı gerçekten? Evet. Bir anda oturduğum sandalyede doğruldum, hala uyku sersemi halimle pus çöken kafamı toplamaya çalıştım.

"O ne biçim bir rüya Cihan, iyice devreleri yaktın." diye mırıldandım. Bilinçaltımın bana bir oyunu olmalıydı gördüğüm bu rüya. Çok yorgundum, hem çok da korkmuştum ve saçmalamam doğaldı şu an. Evet evet öyle. Saçma sapan bir rüya işte, popom açıkta kalmış.

Tekrar bir inleme duyduğumda hala iç çatışmamı bitirememiştim ki nerede olduğumu ve ne için burada olduğumu hatırlayabildim. Karşımdaki koltukta uzanan adam kısık kısık inliyordu, alnında boncuk boncuk ter birikmişti. Açıkcası pek iyi görünmüyordu. Bir komplikasyon mu gelişmişti? Hemen ateşine baktım ama hayır ateşi yoktu. Rüya görüyor olabilir diye düşündüm. Hatta her ne görüyorsa baya sıkıntıda olduğu bir gerçekti. Çok kısık sesle sayıklıyordu ve ne dediğini anlayamıyordum. 'An', 'git' gibi birkaç hece seçilebiliyordu sadece.

Uyandırmak için omzunu hafifçe sıktım ve yaralı olmasını fırsat bilerek sert çıkıştım.

"Hey, hey sorun yok iyiysin, uyan." diye seslendim. İlk önce kirpikleri kıpırdadı ve ardından yavaşça gözleri açıldı. Bana odaklanması biraz zaman aldı ama odaklandığında da boş bakışlarına çatık kaşları eşlik etti.

"Benim ben, taksici kız. Hani şu arabasına neredeyse zorla bindiğin, seni buraya mükemmel bir şekilde getiren ve ücretin 10 katını vereceğin taksici." diye kendimi hatırlatmaya çalıştım kaşlarımı kaldırıp sevimli gözükmeye çalışarak. Alttan alta kendini belli eden korkumu meydan okuyarak geri plana atmaya çalışıyordum. Duygularım söz konusu olduğunda iplerin elimde olmasına alışkındım, bu gece yeterince kukla rolünü üstlenmiştim.

Suratıma öyle bir ifadeyle baktı ki eminim şu an gözlerini devirmeye hali olsa yapardı. Ne yapayım yani ücreti hatırlatıyorsam, ödeseydi. Tabii tehdit savurmaktan fırsatı olmadı.

İnleyerek bacağını tuttu ve kalkmaya çalıştı. Heh, kurşun çıkarılır çıkarılmaz yürümeye çalış. Aferin.

Hemen engelledim ve en net tavrımla ekledim;

"Kalkamazsın. Demir pansuman ve ilaç görevlerini bana verdi. Hasta bakıcınım bu gecelik. Hem malum ölmemen ve bana paramı ödemen lazım." Demir ile kafede görüştüğümde beni bu tehditler savuran tehlikeli yabancıyla baş başa bıraktığı için ayrı bir hesabım olacaktı, unutmamıştım.

Dümdüz baktı sadece. Duvara konuşsam daha çok işe yarardı ama en azından tekrar yatmıştı. Pansuman yapmak için Demir'in bıraktığı malzemeleri masanın üzerine koyup koltuğun yanına iliştim. Kılıç Bey kalkmak için hamle yaptığında dikişlerini zorlamış ve hafifçe kanatmıştı. Kaşlarımı çatıp yavaşça yaraya doğru eğildim. Bakışlarımı yaralı bacağından çekip ceketimi sıyırmak adına bileklerime odakladığımda bileğimdeki kurumuş kan lekesini görünce yüzümü buruşturdum. Hayatımda ilk defa pansuman yapacaktım. Bandajı açarken ellerimin titremesini önleyememiştim. Tüm dikkatimi vererek Demir'in bana anlattığı şekilde yaranın kenarlarını temizlemeye başladım. Dikişler gerçekten muazzam duruyordu. Demir iyi iş çıkarmıştı, tabi işinde iyi olduğunu biliyordum da böyle bir adamla ne işi olur onu çözemiyordum.

SÜVEYDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin