[5]*Kaybolmak*

9.2K 346 184
                                    

Çok mutluydum! Çünkü bugün kampa gidecektik!. İlk defa böyle okul gezisine gidiyordum. Ve eğlenceli olucağından emindim. Alisanın dediğine göre her yıl okul gezileri, balo ve ya bir etkinlik oluyormuş. Galiba bir daha sevdim bu okulu. Çağan hariç!.

Altıma bol paça Jean pantolon, üzerimede bol siyah tişört giydim. Ardından küçük çantamı aldım. İki günlüğüne gidiyorduk. Kapıdan çıkmazdan önce anneme sarılıp yanaklarından öptüm. Ardından kapıya irelledim. Ve beyaz spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim.

Hızlıca apartmandan çıktım. 10 dakika sonra otobüs kalkıcaktı. Hızla koşmaya başladım.

8 dakikanın sonunda gözüm alanıma giren otobüsle tebessüm ettim. Hızla otobüse irelledim. Hocaya selam verip otobüse bindim.

Bindiğim an ilk ortalıkta oturan Alisa takıldı gözüme. Beni gördüğünde elini kaldırıp salladı. Yanı boştu. Bende hemen yanına irelledim. Ve oturdum.

Çok geçmeden hocada geldi. Ve şoför yerine geçti. Ve sürmeye başladı. Açıkçası böyle uzun yol gitmekten hoşlanmazdım. O yüzden gözlerimi kapattım.

3 saatten sonra çok şükür İllallah gelmiştik!. Yoksa kendimi İstanbul'un köprüsünden atıcaktım(!).

Herkes otobüsten indi. Ve çadır kurmaya başladı. Ben Alisa ile birlikte kalacaktım. Ve açıkçası ikimizde mutluyduk. Çadır kurmaya başladık.

Herkes işini bitirdikten sonra hoca bütün sınıfı başına topladı. Herkese görevler vermeye başladı.

Bana ve sınıftaki bir çocuğa aynı görev verilmişti. Odun toplamak! Şahane. Hemde iyilerinden. Çünkü her odun iyi olmaya bilirmiş. Aynı Çağan gibi!

Herkes görevinin başına geçti. Bende odun toplamak için biraz irellemiştim. Ama hiç biryerde doğru düzgün odun yoktu! Hepsi Çağana benziyordu. Gereksiz! Böylece oramanın daha derinliklerinde gitmeye başladım.

Ve Süprise! Kayboldum!.

Çağandan
Bana verilen görevi yaptıktan sonra kamp alanına döndüm. Etrafa bakınmaya başladım. Kaşlarımın çattım. Herkes buradaydı. Amanbir kişi yok! Tuana naz ortalıkta yok!. Hızla diğerlerini yanına irelledim. Aralarında birşeyler konuşuyorlardı.

"Ne konuşuyorsunuz?" Dedim ciddiyetle.

"Tuana naz ortalıkta yok." Duyduğum şeyle kaşlarım iyice çatıldı. Ferhata döndüm.

"Seninle odun toplamaya gitmedi mi Ferhat?"

"Evet odun toplarken ikimizde ayrıldık. Ben odunları toplamıştım. Ama Tuana ortalıkta görünmüyordu" dediğinde herkes hocaya döndü.

"Hocam şimdi nolucak!? Tuanayı bulmalıyız! Ya başına birşey gelirse!?" Dedi bir kişi. Bu kişi Tuananın yakın arkadaşı Alisaydı. Gözleri dolmuştu ve telaşlıydı.

"Tamam herkes dağılsın ve Tuanayı arayalım. Bulmasanız kamp alanına geri dönün!" Hoca dediğinde herkes dağıldı. Şuan Herkes Tuanayı arıyordu.

Lanet olsun! Bu kız nerde!?. Neden bir yerinde rahat durmuyor ki!. Tanrım! Çıldırıcam!.

Ormanın derinliklerine baktım sonra hiç düşünmeden o tarafa koşmaya başladım. Onu bulmazsam en fazla beni deli hastanesine yatırırlardı.

Kamp alanından iyice uzaklaşmıştım. Çok kötü ki hava kararmaya başladı. Ve Tuana naz hiç bir yerde yok! Sikeyim böyle işi.

Son çare durdum. Koşarak bir yere varmıyordum.

"TUANA! TUANA!" diye bağırdım. Ses gelince bir umut o tarafa koştum.

Tuanadan
Artık tamamen kaybolmuştum. Hava iyice kararmıştı. Salak kafam! Neden uzaklaşmıştım ki?. Cevabı tabikide dengesizliğim ve salaklığım!.

"TUANA! TUANA!" diye bağırma sesi duyduğumda heycanla sesin geldiği tarafa döndüm.

"BURDAYIM!" diye bağırdım. Ardından addım sesleri gelmeye başladı. O tarafa döndüğümde şok bir ifadeyle olduğum yerde kalakaldım. Çağan mı?

Beni gördüğünde hemen yanıma geldi. Bembayaz olmuştu. Korkmuş gibiydi. Yaklaşıp iki eliyle beni omuzlarımda tuttu.

"Nerdesin sen ha!? Milleti ayağa kaldırdın! Bir yerinde rahat duramazmısın!?.." diye tısladı hem sinirli hemde telaşlı sesiyle.

"Ya bir dururmusun?" Dedim en sonunda. Ellerini geri çekti gözlerini kapattı ve nefesini dışarı verdi.

"Nerdesin sen!?" Diyip gözlerini açtı.

"Düzgün odun arıyordum. Ama yoktu. Bende geze geze kendimi burda buldum"

"İyi halt ettin! Şimdi gidiyoruz!" Dedi ve beni kolumdan tutup sürüklemeye başladı. Şuan durup ona "neden bana yardım ediyorsun!" Demek isterdim ama. Şuan burda suçlu bendim. Bu yüzden ona ayak uydurdum.

Gittiğimiz anda Çağan aniden durdu ve bende arkadan ona çarptım. Elimi alnıma götürüp acıyla inledim. Çağan etrafına bakındı sonra bana döndü.

"Hava karardı.."

"Görüyorum."

"Kalacak bir yer bulmalıyız!"

"İyide burda nerde kalıcaz?"

"Beni takip et" dediğinde yürümeye başladı. Bende onun arkasında. Biraz yürüdükten sonra yine durdu. Ve ben ona yine çarptım.

"Bu iki old-"

"Şu külübede kalalım" dedi . Önüne geçip kulübeye baktım. Eski küçük bir kulübeydi. Önümden geçip kulübüye girdi. Bende peşinden.

Çok küçüktü. İçeride birtane tekli koltuk vardı. Ben Çağana, Çağan bana bakmaya başladık. Sonunda göz temasını kestim. Kulübenin diğer yanına çoktüm. Ve gözlerimi kapattım.

"Orda yatma"

"Burası daha rahat"

"Neresi rahat?"

"Lütfen.." dediğimde nefesini dışarıya vermişti. İrelleyip koltuğa oturdu.

Aradan bir hayli zaman geçmişti. Hava soğumuştu. Ve üstümdede sadece tişört vardı. Kollarımla kendimi sardım. Ovalamaya başladım. Ama nafile üşüyordum.

Gözüm kapalıydı ve titriyordum. Aniden havalandığımda şaşırmıştım. Çağan beni kucağına almıştı. Sonra yerimeye başladı. Gözün kapalıydı. Birşey belli etmemeye çalışıyordum.

Koltuğa oturdu ve beni kucağına yerleştirdirdi. Tanrım! Ne yapıyordu bu çocuk!?.

Hafif gözümü aralayıp çaktırmadan baktım. Üzerindeki siyah hırkasını çıkarmıştı. Sessizce yutkundum.

Sonra bir anda siyah hırkayı bana giyindirdi. Üşümüyordum! Aksine sıcaklamıştım ve uykum geliyordu. Üzerinde sadece tişört kalmıştı. Aniden beni kollarıyla sardı. Kafam göğüsüne denk geliyordu.

Kokusunu hissediyordum. Çok hoş kokuyordu!. Çağan burnunu saçlarıma daldırdı. Ve derin nefesler almaya başladı. Kokluyordu.

Göğüsündeyken mayışmaya başlamıştım. Gözüm kapanıyordu. En son direnmeyi bıraktım ve kendimi uykunun kollarına bıraktım..

30 oyda yeni bölüm gelir. Kalın sağlıcakla.

Takıntılı ZorbamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin