altı

249 42 68
                                    

Jeongin ve aptal ısrarları sonrasında oturduğumuz kafeden çıkarken bu işte birinin parmağı olduğunu anlamak zor değildi.

"İstersen Jeongin'i bırakıp dönebilirim."
Hyunjin milyon defa söylediklerini tekrarlarken başımı iki yana salladım. "Biraz oturalım onlarla, sarmazsa kalkarız."

Başını sallayıp önüne baktı. Arkada oturan Jeongin çok hevesli görünüyordu.

"Tenis takımında beni görünce şok olmuştu. Sonra takımdan çık, diye mesajlar attı nazlı yarim."

"Fazla nazlandı. Kara büyü yaparsam görür." Felix yüzünü buruşturup Jeongin'e doğru bakarken Jeongin alt dudağını büzdü.

"O en son planımız. Ters teperse çocuk dinozora dönüşür falan..." Eliyle kulağını çekip sonra arabanın kapısına vurdu hafifçe. "Ay Allah korusun."

Jeongin ve Felix Chan'la olan anılarını bana anlatırken Hyunjin sayamadığım kadar çok kez göz devirmişti. Bunu defalarca kez dinlediğinde emindim.

"Şimdi beni görünce ne tepki verir sizce?"

"Mekanı terk eder." dedi Hyunjin Felix'in konuşmasına fırsat vermeden. Jeongin'in yüzü düştüğünde gülümsedim. "Kesin yine çok şaşırıracak."

"Ayy evet!"

Çığlığı yüzünden yüzümü buruşturup önüme doğru döndüm. "Yüz verme şunlara!" Hyunjin mırıldanarak bana doğru baktığında omzumu silktim. "Ne var, aşık olmuş işte çocuk!"

"Şaşkın yüzü çok tatlı. Böyle gözlerini kocaman açıyor!"

Jeongin Chan'ın taklidini yaparken gülümsemekle yetindim. Felix ise onu onaylayan şeyler söyleyip değişik sesler çıkarmaya devam ediyordu.

Benim aklım daha çok Beomgyu ve Hyunjin arasında olabilecek herhangi bir gerginlikteydi.

Aslında onlarla takılmayı çok planlamıyordum. Bu gece Hyunjin'le ayrılık meselesini konuşmak istemiştim ama o bunu anlamış gibi arkadaşlarını getirmişti.

Jisung bizle gelmeyip evine gitmiş olsa da Felix ve Jeongin hâlâ bizimleydi. Onu bizimkilerin üstüne atıp Hyunjin'le yalnız kalmalı ve bu işi halletmeliydim.

Işıklı tabelası ve kapalı cam balkonundan dışarı yayılan ışıklarıyla gözüme çarpan kafeye baktım. Buraya gelmek kötü bir fikirdi.

Ne Beomgyu'nun dırdırını çekmeye ne de Yeonjun'un yüzünü görmeye tahammülüm vardı. Okulda yaptığı şeyden sonra ciddi anlamda ondan ne kadar uzakta durabileceğimi hesaplamaya başlamıştım.

Hyunjin arabayı park ettiğinde Felix ve Jeongin hızla indiler arabadan. Onlar koşarak kafenin kapısına doğru ilerlerken aralarında konuşuyor, gülüyorlardı.

Bu hallerine şaşkınca gülüp Hyunjin'e döndüm. Ona bakmamı bekler gibi direkt konuşmaya başladı. "Canımı sıkan olursa gerçekten kalmam yanlarında."

Başımı aşağı yukarı salladım. "Bir selam verip azıcık oturalım. Sonra yalnız kalırız, olur mu?"

Gülümseyip başını salladığında derin bir nefes aldım. Onun bana iyi davranmasına katlanamıyordum, vicdan azabı çektiriyordu.

Bu iyi davranışlarının da içeriye, bizimkilerin yanına, gidince biteceğine emindim. Soobin ya da başkası yoktu bugün, o yüzden bu denli iyi erkek arkadaş rolüne kaptırmıştı kendini.

Arabadan indiğimde vücuduma çarpan soğuk hava yüzünden açık kahve kabanımın önlerinden tutup birleştirdim.

Kafeye doğru ilerlerken hızlı olmaya çalıştım. Jeongin ve Felix'in çoktan ortalığı birbirine kattığından emindim.

lemonade ❧ yeonjunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin