Magnus ve Alec'in birbirlerine itirafının üstünden neredeyse iki ay geçmişti ve araları günden güne daha iyi hale geliyordu.
Başta saçma sapan olaylar yüzünden birbirlerinden uzak kaldıkları anların tadını sürekli dip dibe gezerek telafi etmeye çalışıyorlardı.
Bugün için de birlikte -daha doğrusu Raphael ve Jace'in de sonradan dahil olduğu- bir tatile çıkmışlardı. Hava değişikliği yapmak hepsine iyi gelecekti.
Prova, defile derken hepsi fazlaca yorulmuştu çünkü.
"Jace ve Raphael bize arada derede nasıl dahil oldular ya?"
"Aslında bence gelmeleri iyi oldu. En azından beraber bir şeyler yapma şansımız oldu." Demişti Alec gülerek.
"Sen de balayına çıkmış gibi hissediyor musun? Nedense ben öyle hissediyorum. Bence bu tatil dördümüze de iyi gelecek. Ayrıca buranın gece partileri de güzel oluyor. Katılırız değil mi?"
Alec biraz düşünür gibi durmuştu. Partileri fazla sevmezdi ama buna katlanabilirdi. Sonuçta sevdiği insanlar ile vakit geçirecekti.
"Katılırız bence."
"Güzel, o zaman rezervasyon yaptırırım ben."
İlişkilerinde geçen 2 ayda neredeyse hiç sorun yaşamamışlardı. Asmodeus ve Maryse'in kurdukları iş ortaklığı da iyi bir şekilde yürüyordu ve Alec'in ailesinin durumu şu an daha iyiydi.
Ayrıca ikisi birlikte yaşamaya da başlamışlardı. Sürekli deliler gibi sevişmenin yanında her şeyi beraber yapıyorlardı.
Bazen basın onları rahatsız ediyor olsa da Alec buna da alışmaya başlamıştı. Magnus ile olmak her şeye alışmak demekti bir yerde.
Onunla ilişkide olduğu sürece Magnus'u daha yakından tanıma şansını da elde etmişti Alec. Gerçekten Magnus tanıdığı ilk anlardaki kibirli ve sert Magnus değildi. Zamanla yumuşamış ve tam bir aşk adamı olmuştu.
Alec bunun sebebinin Magnus'un hiçbir zaman düzgün bir şekilde sevilmemesi olduğunu anlamıştı o an.
Alec onu sevecekti, hem de tüm kalbiyle sevecekti. Çünkü Magnus kesinlikle bunu hak ediyordu.
....
Gün bir anda akıp geçmiş ve akşam olmuştu çoktan.
Magnus'un dördü için ayarladığı rezervasyona gitmek için hazırlanmaya başlamıştı Alec ve Magnus.
Burası 5 yıldızlı ve oldukça kaliteli bir oteldi. Alec buralara küçükken ailesi ile gelirdi. Böyle yerler oyuncu, futbolcu gibi bir çok ünlünün geldiği ve basının kolay kolay giremediği yerlerdi. Elbette böyle olunca geceliği de oldukça tuzlu oluyordu.
Alec parayı dert etmiyordu. Kendisi de mankenlik alanında gelişmeye ve iyi paralar kazanmaya başlamıştı çünkü bu süreçte. Her ne kadar Magnus gibi bir geliri olmasa da iyi bir gelir elde etmişti.
Magnus ile sevgili olmak cidden bir şekilde insanların önünü açıyordu. Alec diğer kişilerin Magnus'u böyle basamak olarak kullanmasına cidden sinirlenmişti. Kendisi böyle bir şey istemiyordu aslında ama gelen teklifleri kabul etmesi için Magnus onu ikna etmişti.
Sonuçta buradalardı. Magnus gösterişli kıyafetler seçmişti, her zamanki gibi şahane gözüküyordu. Makyajı, saçı tam bir uyum içindeydi.
Kendisi yine siyaha yönelmişti. Magnus ile olan bu zıtlıklarını seviyordu Alec.
"Çok da güzel olma, kıskanırım yoksa seni." Deyip arkadan Magnus'a yaklaşmıştı Alec. "Parlayıp insanların gözlerini kör edeceksin."
"Benim gözüm senden başkasını görmüyor ama, biliyorsun." Deyip Alec'in yanağından öpmüştü Magnus. "Ay, ruj bulaştı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Glitter And Gold
Short StoryMagnus dünyaca ünlü bir moda tasarımcısı. Yaklaşan yeni defilesi için model seçmeleri yaparken hayatının nasıl değişeceğini nereden bilebilirdi ki?