Alec, Jace ile odada otururken Jace de telefonundan sevgilisi ile mesajlaşıyordu.
"Şimdiden sevgilimi özledim, ki daha buradaki ilk gecemiz. Ayrıca sen de mahkeme suratlı herifin tekisin."
Alec bu tepkiye istemsizce gülmüştü. Jace ile seçmeler sırasında tanışıp iyi anlaşmaya başlamışlardı ve onun bu hallerine alışıktı.
"Jace sana bir şey soracağım, eğer gidip Magnus ile yatacak olsaydım bu çok mu tuhaf olurdu?"
"Niye tuhaf olsun ki? Ayrıca Magnus çalıştığı çoğu kişiyle yatıyor. Bazıları ile sevgili bile oluyor. Ne o yoksa seni mi beğenmiş?"
"Bilmem, bugün odaya gelip yardıma ihtiyacın olursa odama gelebilirsin tarzı şeyler söyledi. Açıkçası ondan etkilenmemek elde değil."
"Çok takılma bence etikliğe. Ayrıca bir yerlere gelmek için o adamın altına giren insanlar da var ama sen ondan etkilendiğin için bunu istiyorsun. Çoğu kişi moda tasarımcılarını ya da yapımcıları basamak olarak kullanırlar."
"Öyle bir amacım yok." Dedi Alec derin bir nefes alarak. "Sadece... adam çok dikkatimi çekiyor."
"O zaman sorun etme bence, kimse seni o adamla seviştin diye suçlamaz. Buradaki çoğu kişinin hayali da bu yöndedir inan bana."
"Teşekkürler, en azından şu an daha rahatım."
....
Bugün tekrar provalar olmuştu ama Magnus değil de onun yardımcısı Raphael ilgilenmişti modeller ile.
"Acemiler ile çalışmaktan nefret ediyorum." Dedi Raphael hepsini kinli bakışlar ile süzerek. "Magnus neden sizi istedi anlam veremiyorum."
"Bu adam niye bu kadar sinirli?" Dedi Alec Jace'e doğru eğilip.
"O adam hep sinirli. Nedenini ben de bilmiyorum. Dün su içmek için mutfağa gittim, bana bakıp bu mutfağı kullanmanız yasak, burası Magnus'un özel mutfağı dedi. Ben de o zaman sen niye buradasın dedim. Bana soğuk soğuk bakıp sen kimsin de sana hesap vereceğim diyerek beni resmen mutfaktan kovdu. Bilgin olsun diye söylüyorum, bizim bölümdeki mutfağı kullan."
"Onu kullanıyorum zaten."
"Siz ikiniz, niye konuşuyorsunuz?"
"Biz mi?" Dedi Alec Raphael'e bakarak.
"Konuşan başka birisi var mı? Bir bak istersen etrafına."
Alec etrafa bakıp sonrasında tekrar Raphael'e döndü.
"Cidden yokmuş."
"Sen benimle dalga mı geçiyorsun?"
"Raphael yeter." Diyen bir sesle herkes sahne kapısına bakmaya başladı. Magnus elinde bir viski bardağı ile yanlarına gelmişti. "Sen biraz içeride dinlen, ben devam ederim ilgilenmeye."
Raphael başını tamam dercesine sallayıp oradan ayrılırken Magnus bir eliyle başını ovdu.
"O çok agresif öyle değil mi?" Deyip içkisinden bir yudum aldı. "Son kez yürüyün, sonra odalarınıza gidebilirsiniz."
"Bay Bane, iyi misiniz?" Dedi Alec biraz endişeli bir sesle.
"Sabahtan beri başım çatlıyor da. Önemli bir durum değil." Deyip yerine oturdu Magnus. "Yürümeye başlayın."
Magnus onları bir süre izleyip defterine birkaç not almıştı.
"Bu kadarı yeterli. Aferin size, gelişme var. Odalarınıza gidebilirsiniz."
Herkes çıkışları yönetirken Alec Jace'e gitmesini söyleyip sonrasında Magnus'un yanına dönmüştü.
"Bay Bane, isterseniz başınıza masaj yapabilirim."
"Alec birincisi, bana ismimle hitap edebilirsin. Tabii baş başa olduğumuz zamanlar. İkincisi teklifin için teşekkürler ama iyi geleceğini sanmıyorum."
"O zaman size... sey yani sana odana kadar eşlik edeyim."
"Bu olabilir işte." Deyip bardaktaki içkiyi sonuna kadar yudumladı Magnus. Alec onun yanına geldiğinde Magnus Alec'in koluna girmişti.
"Kaslıymışsın." Deyip bir eliyle Alec'in kolunu sıktı. "Severim."
"Teşekkürler."
"Çok tatlısın sen." Dedi Magnus onunla birlikte yürürken. "Biraz da saf bir şeysin. Şu oda arkadaşın olan sarışın daha bir çakal gibime geldi."
"Yani... kendimi pek saf olarak tanımlamazdım." Dedi Alec ve Magnus'un odasına gelince onun kolundan çıktı. "Geldik."
"Odama gelip birazcık odamda takılmak ister misin Alec? Birazcık sohbet ederdik."
"Odama dönsem daha iyi olur."
"Bu beni üzdü işte." Deyip Alec'in yakasını kavradı Magnus ve onu kendisine çekti. "Dudaklarını çok beğendim."
Alec derin bir iç çekerken Magnus gülmeye başlamıştı.
"Beni öpmek için izin mi bekliyorsun cidden Alec?"
"Ben sizi öpmeyi düşünmemiştim ki."
Magnus aldığı cevapla Alec'in yakasını bıraktı.
"O zaman niye odama kadar bana eşlik ettin?"
"Kötü görünüyordunuz."
Magnus arkasında duran kapıya yaslanıp Alec'i süzmüştü. Sonrasında bir elini onun kemerine atıp Alec'i tekrar kendine çekti.
"Beni öpsene hadi." Deyip öne doğru uzandı Magnus. Dudakları Alec'in dudakları üstünde gezindi.
Alec bunu yapmayı istiyordu ama Magnus şu an hem sarhoştu hem de rahatsızdı. Ona bunu yapması doğru olmazdı.
"Magnus şu an kafan güzel." Deyip yüzünü geriye çekti Alec.
"Güzelse ne olmuş, bu benim sorunum. Ne yani, benimle olmayı istemiyor musun?"
Bunu derken eliyle Alec'in yüzünü okşadı.
"Beni herkes ister."
"Açık konuşayım, beni etkiliyorsunuz ama siz böyle bir durumdayken bunu istemem. Şimdi sizi odanıza sokacağım ve siz de dinleneceksiniz."
"Ahh... sevimli ve aynı zamanda çok onurlu bir adamsın. Hoşuma gitti. Böyle adamları bu zamanda bulmak kolay olmuyor."
Magnus sonunda hafifçe ondan uzaklaştı. Alec de kapıyı açarak Magnus'u içeriye sokmuştu.
Onu yatağına götürüp yatırdı ve üstüne bir örtü örttü. Zaten Magnus birkaç dakika içinde uyuyakalmıştı.
Alec de odanın ışıklarını söndürüp odadan çıktı. Gerçekten hayatında böyle garip bir gece yaşadığını hatırlamıyordu.
...
Aferin Alec aynen böyle devam♥♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Glitter And Gold
Short StoryMagnus dünyaca ünlü bir moda tasarımcısı. Yaklaşan yeni defilesi için model seçmeleri yaparken hayatının nasıl değişeceğini nereden bilebilirdi ki?