Çok fazla ateşli malec yazdım da buradaki niye daha fazla ateşliymiş gibi hissediyorum snsnmsms
"Gerçekten ayrıldınız mı şimdi sevgilinle?" Dedi Alec Jace'e bakarak. Jace sabahtan beri bir sürü abur cubur yemişti ve hiç durmuyordu.
"Tamamen bitti." Deyip cipsin dibinde kalan parçaları da paketi ağzına dikerek yemişti. "Bu da bitti. Bana birkaç paket daha cips bulabilir misin?"
"Elimden geleni yaparım ama sabahtan beri üç paket cips yedin Jace."
"Ne yapayım? Burada içki içmek yasak. Yoksa şu an bira içiyor olurdum."
"Tamam tamam, gidip bakayım mutfakta bir şeyler var mı diye."
Alec ayaklanıp odadan çıktı ve mutfağa yöneldi. Mutfağın dolapların bir süre karıştırmış olsa da bir şeyler bulamamıştı.
"Ne arıyorsun?"
Duyduğu sesle yerinde sıçradı. Arkasında ona sorgu dolu bakışlar atan bir Raphael vardı.
"Abur cubur bir şeyler arıyorum."
"Şu sarışın arkadaşın sabahtan beri bir ton şey aldı zaten."
"Şey evet... sevgilisinden ayrıldı da. Biraz morali bozuk."
"Bu benim sorunum değil. Ayrıca burada fazla abur cubur olmaz."
"Gidip marketten alabilir miyim?"
"Magnus'tan izin almalısın." Deyip yürümeye başladı Raphael. "Gel benimle."
Alec onun peşinden giderken Raphael onu Magnus'un yanına götürmüştü.
"Magnus, bu uzun senden bir konuda izin isteyecekmiş. Arkadaşı sevgilisinden ayrılmış da, marketten bir şeyler almak istiyor."
Magnus dönüp Alec'i süzdü ve sonrasında gülmeye başladı.
"Onunla ben ilgilenirim Raphael. Sen işine dönebilirsin."
Raphael Alec'e son kez bakıp sonrasında ikilinin yanından ayrılmıştı.
"Demek Jace sevgilisinden ayrıldı."
"Sabahtan beri depresyonda."
"İçki filan mı alacaksın?"
"Hayır, cips filan alacaktım aslında."
"Pekala, benimle gel hadi." Deyip gülümsedi Magnus ve Alec'in yanında geçip yürümeye başladı. Birlikte Magnus'a ait olan mutfağa gelmişlerdi.
Magnus orada bir dolabı açtı ve içindekileri Alec'e gösterdi.
"İstediğin kadar al, ben pek yemem zaten."
"Teşekkür ederim." Deyip içinden birkaç şey aldı Alec. Sonrasında durup aldıklarını tezgaha koydu. "Dün hakkında bir şeyler konuşmadık."
"Oldu işte bir şeyler; konuşmaya değmez." Deyip elini tezgaha yasladı Magnus ve diğer elini de Alec'in beline yerleştirdi. "Devamını istiyor musun?"
"İstemiyorum diyemem."
"Ben de istiyorum." Deyip yanda duran çikolata kavanozunu eline aldı Magnus. "Çikolata sever misin?"
"Pek yediğim söylenemez."
"Ben çok severim." Deyip çikolatanın kapağını açtı Magnus ve kapağı yana bıraktı. "Ve çok pis yiyen bir insanım."
Birkaç parmağını kavanoza sokup parmaklarını çikolataya bulamıştı. Sonrasında parmaklarını dudakları arasına ilerletti ve Alec'in bakışlarına aldırmadan parmaklarındaki çikolatayı yaladı.
"Denemek ister misin?"
"Ben... şey..."
Magnus bir parmağını tekrar çikolataya batırdı ve Alec'i diğer eliyle kendi önüne çekti.
"Böylesi daha lezzetli oluyor inan bana."
Parmağını hafifçe Alec'in dudağı üstünde gezdirdiği zaman Alec farkında olmadan dudaklarını aralamıştı. Magnus kıkırdayıp elini geriye çekti ve sonrasında uzanıp Alec'i öpmeye başladı.
Bu şekilde flörtöz olmaya bayılıyordu, belki biraz fazla abartıydı ama kendisine engel olamıyordu. Karşısındaki insanı etkilemeyi severdi her zaman.
"Benim odama dönmem lazım." Deyip hafifçe geriye çekildi Alec. Dönmek istediğini pek sanmıyordu ama Jace'i yalnız bırakamazdı.
"Dönersin, acelen ne? Jace birkaç dakika daha cips yemeden durabilir bence."
Magnus tezgaha oturduktan sonra Alec'i bacakları ile kendine çekti ve ellerini Alec'in omzuna koydu.
"Birileri görürse..."
"Alec! Bu kadar endişelenme lütfen."
Alec'in yüzünü kendine çekip dudaklarının birleşmesini sağladı. Alec daha fazla direnemeyeceğini biliyordu o yüzden ellerini Magnus'un iki yanına yerleştirip ona karşılık vermeye başlamıştı.
Geçen bir dakikanın ardından Magnus ellerini Alec'in elleri üstüne indirdi ve Alec'in ellerini kendi kalçasına doğru ilerletti. Sonrasında tekrar ellerini Alec'in ensesine çıkarmıştı.
Alec o an hafifçe geriye çekildi ve derin bir nefes aldı.
"Gerçekten bu kadar zorlayıcı olmak zorunda mısın?" Dediğinde Magnus kıkırdamıştı.
"Elimde değil, kendime asla hakim olamıyorum."
Bunu dedikten sonra bir elini Alec'in çenesine yerleştirdi ve yüzünü hafifçe sağa çevirip Alec'in boynuna yüzünü gömdü. Bunu yaparken kokusunu da içine çekmişti. Güzel ve oldukça erkeksi bir kokusu vardı. Magnus'un şekerleme tadındaki kokusunun yanında fazla erkeksiydi.
"Kokunu beğendim." Deyip dudağını hafifçe Alec'in boynuna sürttü Magnus. "Kokular insanı çekici yapan en önemli unsurlardandır."
Alec'in boynunu hafif hareketler ile emerken Alec farkında olmadan Magnus'un kalçalarını sıkmıştı.
"Buna devam edersek gerçekten kendime engel olamayacağım." Dedi Alec derin bir nefes alarak.
"Pekala, öyle olsun. Ayrıca sanırım bunu sevdim, ara ara böyle küçük küçük yakınlaşmalar olayı daha heyecanlı hale getiriyor. Bence böyle devam edebiliriz."
Bunu derken elini nazikçe Alec'in yüzünden dolaştırdı.
"Ne dersin?"
"Beynim şu an itiraz edecek bir konumda değil."
"Güzel, almak istediğim cevap tam olarak buydu. Şimdi gidip arkadaşına destek olabilirsin."
Eğilip son kez Alec'in dudaklarına bir öpücük bırakmıştı. Sonrasında Alec ondan uzaklaşıp tezgahtaki paketler ile mutfaktan ayrıldı.
Magnus bir süre daha tezgahta oturmuş, yanda duran çikolata kavanozunu da eline alıp çikolatayı yemeye devam etmişti. Bu genç aklını ciddi anlamda başından alıyordu.
....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Glitter And Gold
Historia CortaMagnus dünyaca ünlü bir moda tasarımcısı. Yaklaşan yeni defilesi için model seçmeleri yaparken hayatının nasıl değişeceğini nereden bilebilirdi ki?