Y/N: İkinci kitaba başlıyoruz. Umarım bu serüveni de merakla takip edersiniz. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. İyi okumalar...
Üç gün.
Üç yıl gibi üç gün.
Yixing'in nefes alamadığı üç gün.
Kris ne yaparsa yapsın fayda etmiyordu. Yixing'i dışarı çıkarmak için ve Yixing'in ailesinin işlemleri için uğraşıyordu üç gündür.
Yixing kendini odasına kapatmıştı.
Sayıkladığını duyuyordu Kris.
Fakat ne kapıyı açabiliyordu ne de bağırabiliyordu.
Ölüden farksızdılar.
"Nasıl beni bırakıp gidersiniz? Nasıl yapabildiniz? Hep benim büyüdüğümü görmek isteyen siz neden şimdi yoksunuz? Terk ettiniz beni! Yapayalnız kaldım. Küçük değil miyim bu kadar acı çekmek için? Konuşsa birisi! Aksini iddia etse! Nefes alamıyorum siz yokken. Geri gelinmeyecek bir yola nasıl girdiniz? Aklım almıyor ve ne yapacağımı bilmiyorum. "
---
Baekkie kişisinden mesaj.
Baekkie: Seni merak ediyorum Yixing. Burada bu yüzden mutsuz hissediyorum. Nolur o odadan çık. Kris'le konuş. Bana iyi hissettiğini söyle demiyorum. Sadece kendini hayattan soyutlama Xingie. Lütfen. Lütfen telefonunu aç bana mesaj at. Lütfen Yixing. Sen güçlü birisin. √√
Yixing üç gün sonra açtığı telefonunda bir sürü mesajla karşı karşıya kalmıştı.
D.O : Yixing büyükannen ve büyükbabanın ölümüne çok çok üzüldüm. Güçlü olmaya çalışmalısın. Kendine iyi bak. √√
Xiumin Hyung : Yixing. Kris'i aradım ve odadan çıkmadığını öğrendim. Neden gidip ailenin katilini bulmuyorsun? Kris'e bu konuda yardım et. √√
---
Kris her gün yaptığı gibi Yixing'in kendini hapsettiği odanın kapısının önünde duruyordu.
İlk kez Yixing sessizdi.
Uyuyor muydu?
Bayılmış olamazdı değil mi?
Kris bir çilingir çağırmayı ancak akıl etmiş ve kapıyı açmıştı.
Kapı açıldığında Yixing yatağın üstündeydi, uyuyordu. Elindeki telefon düşmek üzereydi.
Göz altları mosmor olmuştu yüzü ise oldukça solgundu.
Kris onun yanına uzandı.
Çok geçmemişti ki Yixing göz kapaklarını araladı.
"Yixing? "
"Kris s-sen nasıl k-kapıyı açtın...?"
"Sen ,iyi değilsin. Kalk hastaneye gideceğiz.Ölmeyi düşünmedin değil mi?"
Yixing tekrar ağlamaya başladığında düşmek üzereyken Kris tutmuştu.
"Ölmeliyim. Onlar gibi."
"Saçmalama gidiyoruz diyorum."
---
"Uykusuz kalmış. O nedenle sakinleşmesine yardım edecek ve uyumasını sağlayacak ilaçlar veriyorum. Serum bittiğinde çıkabilirsiniz."
"Teşekkürler."
Kris, Yixing'in solgun yüzüne dokunuyordu. Böylesi bir güzellik ağlamamalıydı. Üzülmemeliydi.
---
"Şimdi nasılsın?"
"En azından....sağlıklıyım. "
"Geçecek tamam mı? Üzülmeyeceksin."
"Ha-hayır! *hıck* geri gelmeyecekler!"
"Biliyorum bitanem ama onların katilinin en fazla cezayı alması için uğraşıyorum."
"B-beni bırakamaz mısın? Sonuçta ben *hıck* ailesi olmayan biriyim. K-kimsesi olmayan biri *hıck* senin a-ailene göre değil. Bu yüzden benim yanımda olman senin için iyi değil. Sonuçta *hıck* sen Kris Wu'sun."
Kris hafifçe gülmüştü , zorlukla yürüyen çelimsiz bedeni arabaya yerleştirmek için kollarına almıştı.
"Beni gözünde ne kadar büyütüyorsun böyle Yixing? Ben kabul ediyorum ulaşılmaz gibi görünen ve normalde senle bile ilgilenmeyen biriyim. Aptalım ben sarkık dudak. Bu zamana kadar seni göremediğim için bulamadığım için. Aptalım."