yirmi bir

93 8 1
                                    

*Taeyeon-Why* ile yazıldı.

---

Uçaktan indiklerinde seyahat boyunca baygın olan Yixing'i kucağına aldı.

Bir erkeği sevmek bu kadar zor olmamalıydı.

.

Tekrar farklı bir araca yerleştirildi küçük beden.

Kalacakları otele ulaşmak için bindirilmişti.

Başı şiddetli şekilde ağrıyordu. Kendinde değildi. Gözleri çok az bir mesafeden Kris'i görüyordu.

Neredelerdi?

Gerçekten Roma'da mı?

Kris, ulaştıklarında Yixing'i tekrar kucakladı ve odalarına götürdü.

Üzerindekileri değiştirdi Yixing'in fakat aralarında herhangi bir konuşma geçmemişti.

Yixing uyanık bile değildi. Halsiz bedeni yatakla buluşur buluşmaz uyuyakalmıştı.

Kris, odada bulunan küçük dolabı açtı ve eline geçen herhangi bir içkiyi içti.

Yatakta yatan kişiye baktı.

İncitmekten korktuğu kişi şu anda oldukça incinmişti ve bunun sebebi kendisiydi.

"Kahretsin! Lanet bir aptalım! Ne yapıyorum ona? Ne yapıyorum? Kendim de miyim? Lanet olsun!" diye bağırıyordu boş odanın içinde.

Sabah olduğunda , ilk uyanan Yixing olmuştu ve üzerinde bulunan ince beyaz renkteki kazağı nasıl giydiğini, buranın neresi olduğunu düşünüyordu.

Odanın içinde ilerledi. Koridordan geçtikten sonra karşısına çıkan bordo renk deri koltuğun üzerinde Kris'in uyuduğunu gördü.

Kris ile birlikte zorla getirildiğini hatırladı.

Kolundaki morluğun üzerinde gezdirdi elini. Canı acıyordu.

"K-kris!" fısıldadı yorgun ve çatallı çıkan sesiyle.

Bir adım attı. Attığı adım sağlam değildi ve sendeledi.

Düşmemek için koltuktan destek aldı.

"K-kris!"

Kris duyduğu sesle kıpırdandığında bulanık gören gözleri Yixing'i farketti.
"Yi-yixing!"

Aniden kalktı ve halsiz bedeni kollarından sıkıca kavradı.

"Bir şeyler yemelisin. Odamıza kahvaltı servisi isteyeceğim."

Yixing kaşlarını çatmıştı. Oldukça kızgındı.

"Zorla buradayım. Neden bunu yapmak zorundasın?"

Kris sert mizacını bozmamak adına sert bakışlar sergilemeye devam etsede kalbinde bir yerler burkuluyordu adeta.

"Önemli mi? Zorla da olsa Roma'dayız. İkimiz."

Başını kaldırıp Yixing'e baktı. Göz altları mordu ve yüzünde renk yoktu. Fakat o haliyle bile o kadar güzel görünüyordu ki Kris'in gözüne.

Çok geçmeden ikisi de giyindi ve kendilerini kahvaltı masasında buldular.

Yixing midesini zorlayarak bir şeyler yemeğe çalışıyor, sıcak kahvesinden yudumlar alıyorken vücudu titriyordu.

Korkuyordu.

Huzurlu olamıyordu.

Kris'in ne yapacağını kestiremediğinden olabilirdi bu tedirgin ve korkar halleri.

Basit bir whatsapp konuşmasının bu noktaya geleceğini nerden bilebilirdi?
Gözleri doluyordu. Onu koruyacak buradan çekip çıkaracak bir ailesi yoktu.

Tersine onların ölmesine sebebiyet veren kişiyi tanıyan insanla aynı masadaydı.

Onu sevmesine rağmen git demek zorunda kaldığı kişi...

Mesaj yazmaya çekindiği...

Göz göze geldiklerinde ağlamaklı yüzünü göstermemek adına başını eğdi Yixing.

Kris , Yixing'in eline dokundu. Ona bakmasını sağladı.

"İyi misin?" diye sordu.

Yixing tam bu zamanda küfür ediliyor diye düşündü.

"Seni istemiyorum, Kris. Hayatımda istemiyorum. S-seni sevmek o kadar kötüymüş ki. A-ailemi kaybettim. Kendimi kaybettim. Seni de kaybederim diye düşündüm. Fakat sen, neden yanımda oldun? Zorla da olsa neden buradayız Kris? Seni kaybetmek istiyorum. Ö-ölmek istiyorum Kris. "

Sözleri öylesine keskindi ki Kris ilk kez onun bu kadar sert ve ciddi konuştuğuna şahit olmuştu.

"Ben sana yanında olacağım dediğimde seninle alay etmiyordum. Senin dışında hiç bir şey umrumda değil! Lanet olsun! Buraya getirirken seni, tam bir psikopat gibiydim. Kahretsin ki bana başka çare bırakmadılar Yixing. Yediremedim anlıyor musun? Seni koruyamamış olmayı, o gün orada seni o vaziyette benim yüzümden bulmuş olmayı kendime yediremedim. Sen hayatımda gördüğüm en hassas insansın. En nazik, en kırılgan ve en güzelsin. Yaptıklarım için pişmanım. Lütfen ölmek istemekten bahsetme. Ben seninle yaşıyorum Yixing. "

Kalbini gösterdi ardından devam etti. "Buranın sahibi sensin. Benim istediğim bu hayalini kurduğum yerde seninle olmak. Seninle uyanmak. Seninle varolmak. Bu zorla bile olsa bunu başarmak istiyorum. "

Yixing sırıttı. Söylediklerine inanmıyordu.

İlk günler gibiydi. Onu takmıyordu. Kendiydi hep önemli olan.

"Bencilin tekisin Kris. "Dedi ve masadan kalktı.

Yavaş adımlarla balkona çıktı ve eşsiz manzaraya baktı.

Tıpkı Kris'in düşlediği gibi.

Yixing bedenine baktı. Kolları morluk içindeydi. Bacakları da farksızdı.

İçi kan ağlıyordu adeta.

Düşüncelerinden kendini sıyırıp banyoya doğru yürüdü.

Kris ise ellerini başının arasına almış , düşünüyordu.

"Bu kadar yakınken uzak olmamalıyız. Bu olamaz. Ben hayatım boyunca her şeyi elde etmiş ben! Yixing'i elde edemiyorum. Lanet olsun!" kendi kendine mırıldandı.

- FLOPPY LIPS 2 -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin