Dediklerini yapmışlardı Kris'in 'hain' olarak tanımladığı arkadaşları Daehyun ve Jimin.
Kris'in tek istediği onun bu kararına saygı duymalarıydı fakat onun 'arkadaş' dediği kişiler bunun tam tersini yaparak onun güvenini kaybetmişlerdi.
Kris, o gece evden çıktığında üzgündü. Kızgındı da. Elleri titriyordu. Yürürken sanki bacakları birbiriyle yarış içindeydi.
Gözleri hafif karardığında yanındaki direğe tutundu Kris.
Gidebileceği birini düşündü. Malum artık Yixing gibi bir melek yoktu hayatında. Onu zorla elde edecekti. Bundan emindi.
Düşünmeye devam etti.
Her zamanki gibi Chaerin'in yanına mı gitmeliydi?
Ne diyecekti peki ona? Sevdiğim erkek tarafından evden atıldım beni kabul eder misin mi?
Buna yüzü yoktu.
Sehun olabilir miydi?
Şuan Sehun'un evde boş boş oturduğundan emindi ve o iyi biriydi. Hyung'unu geri çevirecek kadar aşağılık değildi.
Sehun'un yaşadığı yer pek uzakta değildi. Yürüyerek ulaşabilirdi. Belki de giderken içki alırdı.
---
Luhan, o gece Sehun'a gelmişti. Sarhoştu. Ne yaptığını bilmiyordu. Sadece söylediği şey eski sevgilisini hala seviyor olduğuydu.
Minik bedene gülerek baktı Sehun.
Onu böyle görmeyeli uzun süre olmuştu. Sarhoş beden kollarını sevgilisine doladı ve onu uzun bir süre öptü.
Sehun ona izin veriyordu her zaman ki gibi. Onu sevdiğini inkar edemezdi.
Sadece saçma bir nedenden ayrılmalarını hala aklı almıyordu ve Luhan'ın şu an yanında olması onun için bir fırsattı.
Luhan'ı kucağına aldı ve odasına götürdü.
Küçük beden kollarını hala serbest bırakmamıştı. Sehun Luhan'ın bal rengi gözlerine bakmayı sürdürürken bir yandan bedeni yatağa bırakıyordu.
Küçük beden kıpırdanmaya devam ederken Sehun gömleğini çıkarttı Luhan'ın. Ardından onu yorganın altına itti. Uyuması daha doğruydu.
Sehun da yanına uzandı. Beyaz tende gezdirdi parmaklarını bir süre. Kokusunu özlemişti onun. Gözlerine bakmasını özlemişti. Onu öpmesini özlemişti.
---
Kris, aramalarına cevap bulamadı ama Sehun'un onu geri çevireceğine olasılık vermiyordu. Gece geç saatlerdi.
Kris hala bedenini sürüklemeye devam ediyordu. İçinden sadece sarhoş olmak geçiyordu.
Sehun, kapının sesini duyduğunda onu saran kolları bırakmak zorunda kaldı. Genelde gece hiç bir yere çıkmazdı. Kim çıkıp gelmiş olabilirdi?
Sehun, merakla kapıyı açtı. Kris karşısında duruyordu. Uzun boylu genç adam cidden kötü görünüyordu.
Sehun Hyung'unu bu halde görmeyeli uzun zaman olmuştu.
''Hyung! Neyin var? Gel içeriye.''
Kris gülümsedi. Sehun'un bu davranışı o kadar hoşuna gidiyordu ki.
''Teşekkürler Sehun. Sen diğerleri gibi değilsin.'' dedi koltuğa otururken.
''Ne dediğini anlamıyorum hyung. Lütfen ne olduğunu açıklar mısın?''
''Açıklarım ama sende içmekte bana eşlik edeceksin.''
''Bırak şimdi içmeyi hyung.''
''Pekala. Yixing gitmemi istedi. B-ben ise ona onu sevdiğimi söyledim Sehun-ah. Ben yanlış bir şey yapmadım ki. Evet. Ona yalan söyledim. Ama o yalan bile sayılmazdı ki. Jimin ve Daehyun onu babam istediği için dövdüler. Bu kadarını kaldıramazdım Sehun-ah. Yapamazdım. Şimdi ise bir planım var fakat o güne kadar burada kalabilir miyim? Senden başka güvenebileceğim kimse kalmadı.''
Kris , ilk kez kendini bu kadar mahçup hissediyordu.
''Tabiki kalabilirsin hyung. Şu odada kalabilirsin. İnan onlara yapmamalarını söyledim. Fakat değişen bir şey olmadı hyung. Olamadı. Üzgünüm.''
Sehun, üzgün yüz ifadesiyle karşısındakine bakıyordu.
Luhan, beyaz gömleğini tekrar giydi. Yanında Sehun'u göremedi ve odadan çıktı. Karşısında Kris'i ve Sehun'u otururken gördüğünde şaşırdı.
''Sehun?'' fısıldadı.
Kris, yarım ağız gülümsedi. Tekrar beraber olduklarını bilmiyordu.
''Meleğin seni çağırıyor Sehun-ah. Gitmeyecek misin?''
''Hyung, n-ne diyorsun?''
''Arkana bak anlarsın.''
Luhan, gözlerini ovuşturuyordu. Sehun onu gördüğünde.
''Hyung, o buraya geldiğinde sarhoştu ki hala da öyle. Benimle barışmak istiyormuş. Bende onu odama götürdüm. Şimdi uyursa sabah olduğunda sağlam kafayla düşünebilir diye düşündüm.''
''Bence şimdi onu kucağına al ve odana götür sende yanında git. Ona sıkıca sarıl ve bırakma. O sana gelmişse onu buraya getiren şey eminim ki aşkıdır Sehun-ah.''