Bölüm hakkındaki düşünceleriniz neler? Yankı?
***Alesya'nın bebeğini kaybedişinin 10.haftasıydı. Yaz gelmiş, etraf neşelenmiş, çiçekler açmış, ağaçlar meyve vermiş ve en önemlisi de güneş pırıl pırıldı. Ama Alesya için durum tam tersiydi. Yas havasından bir türlü kurtulamamış, kendini affedemiyordu. Suçun kendisinde olmadığını bildiği halde aklına o çığlığı geldiği an elini karnına sarıp ağlamaya başlıyordu içli içli.
Barış, üzüntüsü ve öfkesini bir nebze olsun yenebilmişti. Hala içinde derin bir nefret vardı Yankı'ya karşı. Bebeği üzerine yemin etmişti intikam alacağına dair.
Araları o günden sonra eskisi gibi olmadı. Yan yana uyumadılar. Doğru düzgün diyaloglar geçmiyordu. Eve sürekli birileri gelip gidiyordu. Gelen misafirlerin hepsiyle Barış ilgileniyordu. Alesya okulunu dondurup evlerinin en üst katındaki küçük, çocuk odası yapma planları kurduğu odadaydı hep. Lila yapmıştı duvarları. Sallanan sandalye, bembeyaz bir beşik, bir raf ve bir sürü oyuncak almıştı daha doğmadan. Onlara bakıp iç çeker, sessiz sessiz ağlar, bazen de hiçbir şey yapmadan öylece otururdu.
Açılan kapı ile Alesya gözlerini o yöne çevirdi. Nil'i gördü. Minik ayaklarıyla paytak paytak geliyordu ona doğru. Ve Barış. Alesya'nın o tebessümünü görmesiyle içi sıcacık olmuştu. Nil koşarak halasına sarılmış, onu çokça mutlu etmişti. Alesya öpüp kokladı doya doya. Cennet kokuyordu.
"Hadi haya aşayıya ineyim. Beyabey oyuy oynayıj." Bu tatlı konuşması o kadar mutlu etmişti ki onu...
Barış ile göz göze geldiler. Özlediğini fark etti. Sımsıkı sarıldı kocasının boynuna. Barış'ın içindeki o duyguyu kimse tarif edemezdi. Özlemişti karısını. Aylardır yatağın bir yanı boştu. Onun sıcaklığından yoksun bir vaziyette yatıyordu. İşten geliyor, yemek yiyor ve direkt uyuyordu. Karısını geniş kolları arasına aldı. Özlediği kokusunu ciğerlerine doldurdu. "Özledim seni. Lütfen. Eskisi gibi olalım. Yanımda yat, saçlarını okşayayım, güzel yüzünle kalkayım her sabaha..."
Barış'ın bu sözleri Alesya'nın gözlerini doldurmaya yetmişti bile. Bedenleri ayrılınca zümrüt yeşili harelere masmavi okyanuslar aktı bir anda. O an aralarındaki bağı dünya yansa koparacak hiçbir güç yoktu. Sonunda bir ilk yaşanıyor aralarında aşk filizleri birbirine cevaplar veriyordu. Büyüyor, çiçek açmaya hazırlanıyordu.
Toparlandılar hep beraber. Aşağıdaki misafirleri karşıladılar güzelce. Alesya uzun zaman sonra mutluydu. Kimsenin buna engel olmasına izin vermeyecekti Barış. Ne pahasına olursa olsun.
Nil Alesya ve Barış'ın arasından ayrılmadı. Alesya ve Barış sanki kendi çocukları gibi sevdiler onu. Sonunda Alesya eski neşesine kavuşmuştu. Gülüyor, sohbet ediyordu. Bir çocuk değiştirmişti tüm ruh halini.
Barış, Fatih ile kaş göz hareketleriyle konuştu. Ayaklanıp mutfağa geçtiler. "Abi, burada kalsanız olur mu? En azından birkaç günlüğüne. Alesya mutluluğunu kaybetsin istemiyorum. Nil ile çok mutlu. Eski mutluluğuna tamamen dönene kadar. Ben onu bir daha o halde görmek istemiyorum. Yüreğim dayanacak halde değil. Gerçekten..." Fatih elini sakallarına götürdü. Düşündü birkaç saniye. Başıyla onayladı. "Merak etme Barış. Alesya benim kardeşim gibidir. Onun mutluluğu benim mutluluğumdur. Nur ile konuşacağım." Elini omzuna atıp dudaklarını kıvırdı.
Barış mutluydu. Siniri, öfkesi, hiçbir şeyi kalmamıştı. Hepsi bir duman gibi uçup gitmişti. Bulut olmuş, gökyüzüne karışmıştı. Beraber salona geçtiklerine Fatih lafa girdi. "Nur ya baksana Nil Alesya ile çok mutlu. Bu mutluluğu bozmamak gerek. Acaba böyle birkaç günlüğüne kaçamak yapıp burada mı kalsak?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hastalık
Teen Fictioniki genç,zoraki bir evlilik,hasta bir damat... zevk, şehvet ve acı hastası bir insana aşık olmak mümkün müdür? kim bilir...