Barış ile aramız çok iyi olmuştu artık. Her çift gibi dışarı çıkıyor, eğleniyor, mutlu şekilde geziyorduk. Sevişiyor, kurnazlıklar yapıyorduk.
Asıl bombayı söylemedim. Ailem ile aram düzeldi. Geçen hafta Volkan'ın doğum günü vesile oldu buna. Normalde gitmeyecektim ama Barış'ın uzun ısrarları sonucu bir hediye ile gittim. Onlar da beklemiyorlardı.
19 Şubat günü;
Sabah garip baş ağrıları ile uyandığımda aniden çarptığım şeyin Barış'ın sert göğsü olduğunu farkettim. Ufakça başımı kaldırıp çenesine sayısız öpücükler bıraktım.Gökyüzü harelerini aralayıp benimkilerle buluşturdu. "Günaydın güzelim." Sımsıkı sarıldı sonrasında. Dışarının eski bilmem kaç derecesine inat barışın sıcaklığı tüm bedenimi sarıyordu.
İkimiz de doğrulduk aynı anda. Barış banyoya ilerlerken çarşafta göz gezdirdim. Dün gece yine kirletmiştik. Hemen lastiklerinden çekip yataktan kurtardım. Bir köşeye fırlatıp yenisini geçirdim. Bitince zafer bakışı atıp başımı salladım. O sırada Barış geldi. Çıplak bedenini bedenime bastırıp sardı beni. Bu adamın en çok sırtımdan sarılmalarını seviyordum. Sanki sırtımı dayayacak tek taşım oymuş gibi.
Beni kendine çevirip alnıma bir öpücük kondurdu. Daha sonra benden ayrılıp üzerine şortunu geçirdi. Her ne kadar kar yağıyor olsa da evimiz sıcacıktı.
Barış aşağı inince bende sabahlığımı geçirip peşinden gittim. Mutfağa geçip güzel bir kahvaltı hazırladım ikimize. Kokuyu duyunca hemen mutfağa geldi. Demek ki neymiş, erkeğin kalbine giden yolun midesinden geçtiğini unutmuyormuşuz.
Hemen sırnaştı bir kedi gibi. O hali beni güldürdü. "Hey hey, tamam sakin ol. Geç masaya." Doğrudan ilerledi ve oturdu. Her şeyi ikimize de servis edip çaylarımızı doldurdum.
O sırada telefonuma bildirim geldi. Ekrana baktığımda gözlerimle yazıyı okudum. "Bugün arkadaşınız Volkan Ünal'ın doğum günü. Ona iyi dileklerinizi iletin." Göz devirip önüme döndüm. Barış, "neymiş?" diye sordu. "Şey bugün Volkan'ın doğum günü de, facebook kutlamamı istiyor." Tek kaşı kalkık bana baktı.
"E o halde kutlayalım. Size gidelim, hediye pasta falan alırız. Hatta be..." sözünü kestim. "Barış hayır. Şerefsizin yüzünü görmek istemiyorum."Yanlış bir şey söylemişim gibi suratı düştü. Bıraktı elindeki çatalı. "Alesya, farkında mısın bilmiyorum ama Volkanın sayesinde biz bu kadar mutluyuz. Onun sayesinde tanışıp evlendik."
Haklıydı. Belki de Volkan olmasaydı aşık olduğum adamı bulamayacaktım. "Planın ne peki?" Yüzünde gülümseme oluştu. "Bir pasta alalım, bir de hediye. Yeterli diye düşünüyorum." Başımla onayladım. "Adam olana çok bile."
Kahvaltımızı yapıp o günü Barış ile pasta ve hediye aramakla geçirdik. Akşama doğru Volkan'ın hasta olduğu ve uzun zamandır istediğini bildiğim saati alıp ailemin evine gittik. Derin nefesler ile merdivenleri tırmanıp sonunda evin katına vardık.
"Sakin ol." Başımla onaylayıp Barış'ın kolunun altına sığındım. Annem açtı kapıyı. Bizi görmediyle şok olmuştu. "Buyrun geçin."
İçeri geçtik. Biraz ortam ısınınca volkan gelmeden hazırlıkları yaptık. Gelince de kutlayıp hediyelerini verdik. Artık aramız tamamen düzelmişti. Hava almak için balkona çıktığımda Volkan peşimden geldi.
"Abla, çok özür dilerim senden. Senin hayatını mahveden kişi benim. Lütfen affet."
Uzunca boyu ile beni kolları arasına aldı. Sanki kardeşim değil de abim, babam gibiydi.
Sonunda ailem ile aramdaki bağlar düzelmiş, buzlar erimişti.
Mart, şu an
Barış akşam yemeği için bizi isteme günü gittiğimiz balıkçıya götürüyordu. Her şey orada başlamıştı zaten.Yarım saatlik yolun ardından vardığımızda inip mini iskemlelere oturduk. Deniz, balık, kızartma kokusu birleşince aniden midem bulandı. Arabaya koşup öndeki poşetlerden birini alıp istifra ettim. Suratım sapsarı olmuştu. Barış benim yüzümü yıkayarak biraz su içirdi.
"İyi misin?" Başımı 'evet' anlamında sallayıp arabaya yaslandım. Biraz iyi olunca yemeğimizi yiyip kalktık. Eve gittiğimizde telefonumdan takvimi açıp baktığımda regl dönemimi yaşamadığımı farkettim. Elim istemsizce karnıma gitti. Olabilir miydi ki?
Sabah bir test yapmaya karar verip başımı koydum yastığıma.
Sabah olunca Barış uyanmadan yakınlardaki bir eczaneden test alıp eve koştum. Aşırı heyecanlı bir şekilde test yaptım. Büyük banyoda bir ileri bir geri gidip duruyordum.
5 dakika geçmişti. Teste dönüp baktığımda şok olmuştum. POZİTİF! Ağlamaya başladım. Duygusal bir toptum resmen. Evet çok erkendi ama minicik bir yavru taşıyordum. Barış isteyecek miydi?
Barışın gelmesine yakın jartiyerlerimi giydim. Romantik bir ortam hazırladım. Kapının çalması ile aynaya son kez bakıp kapıyı açtım. Beni görmesi ile gözlerinin kocaman açılması bir oldu. Hemen ellerini belime atıp okşadı. Boynuma gömüldü. Kucaklayıp salona götürdü.
"Her şey hazırlanmış."
Ateşli bir sevişmenin ardından nefesimi düzene sokarak Barış'a döndüm. Benimle aynı durumdaydı o da. İyice sokulup bir şey ister gibi baktım gözlerine. "Bir şey mi oldu?" Başımla onayladım. Koltuğun arkasına sakladığım ufak kutuyu Barış'a uzattım. Açtı ve testi eline aldı. Kaşları çatıldı. Sorarcasına bana döndü.
"Hamileyim sevgilim. Baba oluyorsun."
•
•
Selamlar. Nasılsınız? Ne düşünüyorsunuz bu bölüm hakkında? Bundan sonra bölümler kısa ama sık gelecek. Seviyorum hepinizi, çokça ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hastalık
Teen Fictioniki genç,zoraki bir evlilik,hasta bir damat... zevk, şehvet ve acı hastası bir insana aşık olmak mümkün müdür? kim bilir...