Af

15.5K 287 200
                                    

Olayın ardından 1 ay geçmişti. Nisan ayına girdik ve hayatımın dönüm noktasına dahil olmuş olduk. Hayatım düzene girmişti. Bir yandan sınava çalışıyor, bir yandan işe gidiyordum. Evet beni çok zorluyordu bu ama yapacak başka bir şeyim yoktu.

Birgün işten gelip hemen derse oturduğumda odama Volkan geldi. Hayatımı mahveden piç.
-Ne var? Niye geldin?

-Merak etme meraklı değilim senin o boktan suratına. Barış abi aradı. Bu akşam misafirliğe geleceklermiş. Evlilik meselesini konuşmak için. Annem hemen bir şeyler hazırlasın dedi.

Derin bir iç çektim. Volkan kapıyı çarpıp giderken önümdeki tyt ve ayt kitaplarına baktım. Yerimden kalkıp mutfağa ilerledim. Minik aperatif şeyler yaptım. Bunlar hızlı ve kolaydı. Çay da demleyip beklemeye başladım.

Yaklaşık 10 dakika sonra kapı çaldı. İlerleyip açtım. Ateş amca, arkasında Bahar teyze vardı. Barış yoktu. Yalan söyleyemem merak etmiştim. Acaba neredeydi?

Salona geçtiklerinde hemen servis yaptım. Önlerine zigon sehpaları koydum. Herkese tabak hazırladım. Masalarına götürdüm. Tam çay doldurmak için mutfağa geçecektim ki kapı çaldı. Kalbim deliler gibi hızlandı o anda. Heyecanlandım. Yavaş adımlarla kapıya ilerledim, açtım.

Karşımda Barışı görünce irkildim. Beni umursamadan, tek bir kelime bile etmeden salona geçti. Her ne olursa olsun çok yakışıklıydı.

-Park edecek bir yer bulamadım. Ondan geç kaldım. Kusura bakmayın.

Haklıydı. Küçük bir mahalle olduğu için parkedecek bir yer bulmak zordu. Kapıdan çaylara baktım. Hepsi duruyordu.

-Gel kızım otur. Sende dinle, dedi Ateş amca. Kapının önündeki sandalyeye oturup kafamı eğdim. Ateş amca konuşmaya devam etti.

-Bu konunun uzadığını düşünüyorum. Alesya kızım bu sene sınavın var. O yüzden hemen halledelim sana da yük olmasın diye düşündük.

Kafamı kaldırdığımda Barış ile göz göze geldik. Mahçup olmuş gibi ama daha çok sinirli bir yüz ifadesi takınmıştı. 1 ay önceki olaylardan dolayı olduğunu düşünmüştüm. Hemen bakışlarımı kaçırdım. Ateş amcaya baktım. O sırada babam lafa girdi.

-Çok mantıklı konuştun Ateş. Hatta direk nikah yapalım. Düğüne falan da gerek yok.

Konuşma devam etti. Çaylar boşaldı, doldurdum. Bazen susuldu. Bazen gülündü. Saat ilerleyince kalkacaklarını anladım. Birden Barış lafa atladı.

-Biz yarın Alesya ile ev bakmaya gideriz o zaman. İşin bir ucundan da biz tutalım.

Aklıma olay geldi. Korkak gözlerle baktım ve yutkundum. Ağzımı açamadım.

-Harika olur oğlum. Hatta sabahtan gidin beraber zaman da geçirmiş ve tanışmış olursunuz.

Ah Ateş amca, şu çocuğun asıl yüzünü bir görsen...

-Tamam. Sabah 10da gelirim almaya seni. Kahvaltı falan da yaparız.

Sadece başımla onayladım. Kalktıklarında odama geçip ders çalışmaya devam ettim. Saat 5 olunca kitapları kaldırdım ve hemen yatağa geçtim. Zaten kafamı koyduğum gibi uyumuşum.

Sabah 9da alarmın sesiyle uyandım. Yatağımı toplayıp hazırlandım. Bildirim geldi o sırada.

Barış:
-ben geldim.

Heyecanım arttı. Çantamı alıp ayakkabılarımı giyip hemen indim. Arabadan indi benim geldiğimi görünce. Sarıldı. Ani refleksle ittim. Korku dolu gözlerle baktım maviliklerine. Yüzü düştü. Hemen kapıyı açıp arabaya bindim. Ardımdan kapıyı kapattı. Derin bir nefes aldım. O da arabaya binince çalıştırdı ve ilerledik.

Araba boyunca ikimiz de sessizliğimizi koruduk. Yaklaşık yirmi dakika sonra çok şık bir yere geldik. Arabadan indim, yanıma geldi. Elini belime atınca korktum. İrkildim. Kulağıma eğildi. "Sakin ol."

Derin bir iç çekip mekana ilerledim. Cam kenarında bir masaya oturduk. Garson hemen yanımıza geldi.

-Hoş geldiniz Barış bey. Yine aynı mı?

-Evet. Her zamankinden.

O sırada kafamı kaldırdım menüden. Barış'a baktım sorar gibi.

-Tek kişilik kahvaltı tercihimdir. Her gelişimde yerim. İstersen sende söyle ondan. Tabi keyfin nasıl isterse.

Kafamla onayladım.

-Tamam o halde. Aynısından olsun.

Barış tekrar konuşmaya başladı.

-Aslında seninle konuşmak istediğim şey farklı. Geçen günkü olay. Alesya nasıl kendimi affettiririm bilmiyorum ama çok özür dilerim. Biliyorsun elimde değil. Resmen bir sosyofobik aptalın tekiyim. Kadınlar ilişki dışında ilgimi asla çekmiyor. O anda hastalığımın tetiklediği bir zamana denk geldi. Peşinden koşma sebebim seni tutup altıma almak değildi. Farkındayım böyle bir algı yarattım, bunun için senden çok özür diliyorum. Ama inan elimde değildi o an. 1 ay boyunca bunu düşündüm. Ve en mantıklısının özür dilemek olduğu kanısına vardım. Özür dilerim Alesya. Beni affedebilecek misin?

Gözleri aşırı dolmuş bir şekilde bu konuşmayı yaptı bana. Gözlerimi bir an bile harelerinden çekmedim. Düşündüm iyice. Aslında haklıydı. Hastaydı ve bunca zaman -tedavi gördüğünden beri- yapmadan durması mucizeydi.

-Barış, haklısın evet ama bir de kendini benim yerime koysana. O an elin kolun bağlı, üstünde kocaman bir cüsse var ve hareket edemiyorsun. -sesimi alçalttım- Tecavüze uğramış gibi hissettim kendimi.

O anda gözümden bir damla yaş düştü. Ama gözlerine bakmaya devam ettim. Elini uzatıp yanağımı sildi.

-Benim yanımda ağlamanı istemiyorum. Dünyanın en aptal insanıyım ben. Seni ağlatmam tam bir gavatlık. Alesya çok özür dilerim.

-Özür dileme. Bilemezdin böyle bir şey olacağını. Geçti bitti. Artık kendine daha çok hakim olmaya çalışırsın olur biter.

Yüzüne kocaman bir gülümseme takındı. Elimi tuttu. O sırada kahvaltılarımız geldi. Dediği gibi çok güzel gözüküyordu. Yedik ve kalktık. Telefonunda bir site açıp bana uzattı.

-Beğendiğin eve bak. Adrese göre gidelim.

Telefonu elinden alıp sayfada dolaşmaya başladım. Bulunduğumuz konuma yakın olan müstakil bir ev buldum. Villa gibiydi ama değildi. Telefonu Barış'a uzattım tekrar.

-Burası hoşuma gitti. Bence bakmalıyız.

Barış göz gezdirdi. Daha sonra konumu açtı ve ilerledik.

Ev cidden çok güzeldi. Tek sıkıntısı gürültülü bir yerdeydi. İkimiz de bu özelliği sevmedik ve devam ettik bakmaya.

3-4 saat daha gezdikten sonra bir villanın bahçesine girdik. Tam hayallerimdeki gibi bir evdi. Büyük bir havuzu ve kocaman bir bahçesi vardı. Birbirimize baktık Barışla. Sanki gözlerime bakarak zihnimi okudu.

-Biz burayı alıyoruz o halde.

Bu cümle yüreğime oturdu. Gözlerim kocaman açıldı. Hayallerimdeki eve sonunda sahip olacaktım.

Evin sahibiyle konuştuk, bir iki sözleşme imzaladık.

Beraber yemek yedik ve evime bıraktı. Yatağıma uzanıp bugünü düşündüm sadece. "Acaba çok mu erken affettim onu?"



Selam bebikleeeer!! Sözümü tuttum ve yeni bölümü boş zamanlarımda hemen yazdım. Peki sorumuza gelecek olursak, sizce de çok mu erken affetti kızımız? Çok mu yumuşak davrandı 🧐 Cevaplarınızı bekliyorum. Bir sonraki bölümü en kısa zamanda yazacağım. Öptüm hepinizi kocaman, seviliyorsunuz ❤️❤️❤️❤️

HastalıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin