BÖLÜM 6: TEKLİF

14K 669 53
                                    


"Ece lütfen bak. Yardımına ihtiyacım var diyorum." Pınar'ın o her zaman bir şey istemeden önce kullandığı tatlı sesini duyduğumda ses çıkarmamaya çalışarak duvara sırtımı verdim ve aralık kapıdan onu izlemeye başladım. Görüntülü konuşuyordu.

Ece benim yanıma taşınmadan önce beraber kaldığı ev arkadaşlarından biriydi. Kız tıp son sınıf öğrencisiydi.

"Sen benden ne istediğinin farkında mısın Pınar? Bu yasadışı!"

"Sorumluluk bende dedim ya. Ay ne çok kastın."

"Pınar neredeyse yedi aylık olacaksın. Çocuk doğdu doğacak senin aklın şimdi mi başına geldi? Karnındaki artık bir insan yahu!"

"İnsan falan değil o! Karnımda olduğu sürece her şeyi yapabilirim."

Öfkeden kıpkırmızı olduğumu hissederken içeri dalmamak için kendimi zor tutuyordum.

"Ya söylemeyeyim söylemeyeyim diyorum ama amma vicdansızmışsın sende Pinar. Hadi iki-üç aylık olsa neyse de doğdu doğacak diyorum hâlâ umrunda değil. Bari kendi canını düşün be kızım. Masada kalır ölürsün Allah korusun." Pınar'ın sahte ifadesi çatlamaya başlamıştı artık. Bunu hızlanan nefeslerinden bile anlıyordum.

"Ya sanane kızım sanane! Bu can da benim karnımdaki de. Benim vicdanımı sorgulamak sana mı kaldı? Hem sen kimsin ya? Daha düne kadar eve girmek için yalvarıp köpek gibi yalakalık yaptığın günleri çabuk unutmuşsun bakıyorum. Akıl verdiği yetmiyor bir de sorgulamaya başlamış köylü kızımız."

Afalladım. Onun bu yüzüyle ilk defa karşılaşıyordum. O ana kadar içimde hâlâ bazı şeyleri kızgınlıktan yaptığı düşüncesi vardı. Ama şimdi bu sesindeki alay, küçümseme... Benim daha önce hiç görmediğim gerçek yüzüydü.

"Sen... sen tanıdığım en kötü insansın Pınar. Sırf hamilesin ve nişanlın zor günlerden geçiyor diye iyi davranmak istemiştim ama gerçekten değmezmiş. Oğuz'a acıyorum. Keşke gerçek yüzünü daha önce farketseydi. Hah! Bir de yaptığın onca şeyden sonra yardım istiyorsun. Senin için ne zorluklarla okuduğum mesleğimi yakacağımı sanıyorsan çok yanılmışsın! Bundan sonra beni arama. Eve de geri dönmeye kalkma sakın. Yerin çoktan doldu."

Telefonun kapandığını belli eden ses geldiğinde kısa bir an sessizlik oluştu ama hemen ardından binayı yıkacak bir çığlıkla telefonu duvara fırlattı Pınar. Karnına aldırmadan yorganı parçalayacakmış gibi bir o yana bir bu yana çekiştirip dururken ağır adımlarla odaya girdim. Yerde paramparça olmuş telefonun parçalarını kabaca toplayıp masanın üstüne koydum. Pınar hâlâ beni umursamadan kendi kendine krizlere girmeye devam ediyordu. Yalnızca kızım için endişeleniyordum.

Endişelenmekte haklıydım da. Gerizekalı Pınar manyak gibi hırsından kudururken aniden karnını tuttuğunda kızıma bir şey olacak korkusuyla hemen yanına gittim. Acılı iniltileri arasından elimi tuttuğunda bir an gözlerinin kaydığına şahit oldum. Gittikçe korkum tavan yaparken "neyin var?" Diye sordum.

"Bilmiyorum. Allah kahretsin canım çok yanıyor!" Acıdan bayılacak gibiydi.

"Tamam gel. Kucağıma gel hastaneye gidiyoruz."

•••


Geldiğimiz hastane son iki gündür gecelediğim, babamın kaldığı hastaneydi. Şimdi onun boşalttığı yerde Pınar'ın yatması kaderin benimle alay etme şekliydi herhalde.

"Oğuzhan? Bakıyorum bugün de buradasın. Bu gidişle benden daha çok mesai yapacaksın ona göre." Yorgun bir gülümsemeyle baktım Hamdi amcaya. Babamın arkadaşı, Pınar'ın da doktoruydu kendisi. Alanının en iyilerindendi.

Geceye Karışan Günahlar (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin