BÖLÜM 13: ASLAN'IN MEKÂN'IN BİLİNMEYENLERİ

16.8K 621 87
                                    


Soğuk havaya karışan nefeslerim yanımdaki çocuğun sigara dumanlarına karışırken telefonda durmadan konuşan annemi ilgiyle dinliyor, arada görüyormuş gibi ağır ağır başımı sallıyordum. İflâsımızın ardından o da az buçuk kafayı bozmuştu. Kolay değildi tabi. Yine de buna şükrediyordum. Babam kadar delirmemişti en azından.

"Pınar nasıl? Canını sıkıyor mu?" Sıkıntılı iç çekişini duyduğumda az çok ne diyeceğimi tahmin ettim. "Sana demiştim demeyeceğim annem ama... ah be oğlum! Yani arasan bunun kadar yılanını bulamazsın."

"Çok mu sıkıntı çıkarıyor?"

"Ne diyeyim, hamilelik hormonları deyip alttan alıyoruz ama deden ne kadar tahammül eder bilmiyorum oğlum. Mecbur idare edeceğiz artık."

"Anne size de yük oluyorum ama-"

"Yük ne demek Oğuz? Bakma sen bana. Benim kızgınlığım torunumu annesiz bırakacak olmasına. Yoksa ömür boyu da katlanmasını bilirdim de, neyse."

Sustuğunda aramızda kısa bir sessizlik oldu. Annemle ne zaman böyle garip bir durumun içinde olsak hep içimden ağlamak gelirdi. Şimdi olduğu gibi.

Dolan gözlerimi ovalarken "Anne kapatmam lazım." Dedim.

"Ta-tamam ama sık sık ara olur mu? Aklım sende kalıyor sonra."

"Ararım. Görüşürüz." Aynı şekilde karşılık verdi. Hep olduğu gibi ben kapatmadan kapatamayacağını bildiğim için aceleyle telefonu kapatıp gökyüzüne doğru derin bir oflama bıraktım. Annemle her konuşmamızı ikimizden biri ağlamadan bitirdiğim için rahatlamıştım. Fakirlikten zenginliğe geçmek nasıl bir şeydi bilmiyorum ama zenginlikten fakirliğe geçmek bok gibi bir şeydi. Annemin her şeye rağmen güçlü durmaya çalışmasına hayrandım. Ama biliyordum, o da iyi değildi. Sonunda birine patlayacaktı ama kime Allah bilir. İnşallah abime patlardı da kaf dağındaki götünü dünyaya indirmeyi başarabilirdik.

"Anlatacak mısın artık?" Diyen ses düşüncelerimden çekip aldığında sigarasının sonuna gelen Ekin son bir firt çekip umursamazca yere attı. Dikkatli bakışları üstümdeydi. Haklı olarak bir açıklama istiyordu. Omuz silktim.

"Anlatacak bir şey yok."

"Bok yok! Ulan kaç gündür üstüne gitmeyeyim diyorum. sabret Ekin döker içini diyorum diyorum da boşa diyorum herhalde!"

"Ekin-" dememe kalmadan hızla sözümü kesti.

"Oğuz bir bak etrafına. Oğlum Fırat gitti, Barış gitti, Toprak gitti. Takıldığımız üç beş kişi de paran olmayınca gerçek yüzünü gösterdi. Bir biz kaldık lan. Herkese yap ama bana yapma." Onun böyle içli konuşmasıyla bakışlarımı kaçırdım. Boğazını yalandan temizlemeyip arkasını dönünce gözlerimi sıkıca yumdum. Ağzımdan titrek bir soluk çıktı. Omuzlarım düşmüştü pes edercesine.

"Ne anlatacağımı bilmiyorum Ekin." Dedim. "Ailem paramparça oldu lan. Babam kendini öldürmek istedi. Zor kurtardım oğlum. Pınar... öyle bir değişti ki feleğim şaştı. Sanki bunca zaman birlikte olduğum kadın hayaldi. Ne bileyim rüyaydı sanki. Sonra uyandım... feci uyandım ama. Birden kızımdan kurtulmaya çalıştı. Fakir bir adamı da çocuğunu da istemiyormuş."

Bankın tahta köşelerini avuçlarım içinde öyle bir sıkıyordum ki kolumdan tutmasaydı bankın tahtasını söküp atabilirdim o güçle. Sonra aniden minik bir kahkaha fırladı ağzımdan.

"Ekin abim lan! Babam hastanelik olmuş adam karısının bir aramasıyla bırakıp gitti. Oondan sonra bir kere! Bir kere bile aramadı beni. Tamam anlaşamıyoruz da... abi insan kardeşini bir kere bile aramaz mı amına koyayım?"

Geceye Karışan Günahlar (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin