BÖLÜM 40: MUTLULUK

12.5K 652 167
                                    

''Kucağıma alabilir miyim baba?" Melek'in minik eldivenli patilerini okşayan Ömer hipnotize olmuş gibi kızımı izlerken birden ışıldayan gözlerini kaldırıp bize baktı. Öyle tatlıydı ki kucağımda Melek olmasa yanaklarını ısırırdım. Arslan da konuşmadan önce benimle aynı şeyi düşünmüş gibi saçlarını karıştırdı güzel bir gülümsemeyle. Fakar daha konuşamadan Zeynep ciddiyetle ''Olmaz Ömer.'' Dedi. ''Baksana çok küçük. Ya bir yerine zarar verirsen?"

''Vermem ki. Babam yanımdayken hiçbir şey olmaz bir kere. Dimi baba.'' Ömercik sağlayamadığı tereddütle Arslan'a döndüğünde Arslan ağır ağır başını salladı.

''Ablan haklı. Bana değil kendine güvenmeye başladığında kucağına veririz.'' Üzüleceğini düşünmüştüm ama ondan beklemeyeceğim bir olgunlukla kabul etti Ömercik. Demek ki gerçekten gözü korkmuştu.

''Öpebilir miyim Oğuz abi?" Zeynep babasından aldığı simsiyah gözlerini bana diktiğinde onu nasıl reddedebilirdim ki.

''Öpebilirsin güzelim.'' Dedim şefkatle. Zeynep'in yanakları kızarırken utangaç bir tebessümle eğildi, Melek'in alnına dudaklarını değirdiğinde onun fısıltısını bir tek ben duyabildim.

''Merhaba kardeşim.''

''Ben de! Ben de öpeceğ-" Arslan bağıran oğlunun ağzını kapatsa da çok geçti. Kızımın yüzü önce buruştu, ardından öyle güçlü bir bağırışla ağlamaya başladı ki ne yapacağımı şaşırdım. Benimle birlikte iki ufaklık daha dehşet içinde kalmışlardı.

''Arslan.'' Dedim yardım istercesine.

''Şşh.'' Diye yatıştırıcı bir sesle Melek'i kucağımdan aldı. Sırtını yumuşak hareketlerle okşarken ''Bir şey yok, bir şey yok.'' Diye fısıldıyordu ama Melek susmuyordu.

''Oğuz bakıcıya söyle sütünü hazırlasınlar. Melek hanım acıkmışa benziyor.'' Dedi. Hemen başımla kanıtladım ve aceleyle mutfağa koştum. Bu saatte evin içinde çalışan çalışanlar mutfakta olurdu. Melek'in ağlayışları koridorda bile duyulurken mutfağa daldım.

''Süt.'' Dedim, yutkundum. ''Melek acıkmış.'' üç çift şaşkın göz hâlâ bakmayı sürdürdüğünde ''Arslan dedi.'' Dedim ne diyeceğimi bilemeyerek.

Aralarından en yaşlı olan öne çıktı. ''Hazırlıyorum hemen.''

Bu kadın aynı zamanda Melek'in bakıcısı olan kadındı. İstemsizce kadını izlemeye başladım. Ne yaptığını bilen birine benziyordu. Pratikti de aynı zamanda. Kırıklarının sonunda duruyordu ama içimden bir ses daha yaşlı olduğunu fısıldıyordu. Kadın bana döndüğünde başımı eğdim.

''Buyrun.'' Demişti. Bir teşekkür mırıldanarak salona geri döndüm. Kızım ağlamayı bırakmıştı. Süte artık gerek olmadığını düşünerek daha sessiz yanına gitmeye başladım ama Arslan beni görür görmez eliyle yanına çağırdı beni.

''Ver şunu çabuk.'' Dedi. Kızımın minik ağzına biberonu verir vermez iştahla emmeye başladı.

''Sütünü içer içmez uykusu gelir. Yarın seversiniz sizde.''

''Ama baba-" diye itiraz edecekti ki Arslan'ın itiraz istemeyen sert bakışlarıyla susmuştu Ömer.

''İyi geceler baba, iyi geceler Oğuz abi.'' Zeynep el sallayarak kardeşini itti. O ikisi merdivenlerden çıkarken arkalarından izledim bir süre.

''Neye gülüyorsun öyle.''

'Seninkileri.'' Dedim omuz silkerek. ''Sürekli didişip duruyorlar.''

''İki dakika anlaşsalar şaşarım zaten. Allahtan Zeyno'm akıllı.''

Geceye Karışan Günahlar (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin