BÖLÜM 35: DOMINANT-KÖLE

16.6K 601 81
                                    

Kırmızı ışıkla aydınlatılan basık bodrum katı ağzımdan gergin bir soluğun kaçmasına neden olurken elimi tutan elin kavrayışı güçlendi. Çırılçıplak bedenlerden bakışlarımı ayırıp diz çökmüş adama baktım. Üşümüyordum fakat çenem durmadan titriyordu. Dişlerimin takırtısını duyuyor muydu bilmiyorum, maskenin altındaki kara gözler beklentiyle doluydu. Hayır, farkında değildi. Alt dudağımı ağzımın içine yuvarladım ve sertçe ısırdım titrememi durdurabilecekmiş gibi.

''Efendim, hükmet kölene.'' Kölem...

Bak bana. Gözlerime bak. Ben oradakiler gibi değilim Arslan. Ben senin kölen değilim. Hayatım senin. Ben seninim. Ama şunu anla. Ben bunlardan zevk alamam. Bu dünyaya ait değilim. Alışırım ama hoşuma gitmesini bekleme. Benim gözümde bunlar siktiğimin sapkınlıklarından fazlası değil. Yaz bunu kafana.

Şimdi bu yerde dururken geçmişte ettiğim laflar beynimde yankılandı. Kölem mi? Kim kimin kölesiydi? Ona senin kölen olmayacağım derken, aslında tam da öyle olduğumu farkediyorum.

Arslan Velioğlu senin kölenim derken bile benim sahibimdi.

Arslan Velioğlu karşımda diz çökerken bile beni eziyordu.

Elimi yavaşça elinden ayırdım.

''Orada dur.'' Dedim diğer itaatkârlardan biraz uzağı gösterirken. Ve yüzüne bakmadan duvardaki aletlerin olduğu tarafa yürüdüm hızla. Işık kırmızıya bürünmüştü ve rahatsız ediyordu. Duvarda bir sürü tanıdık alet vardı. Üstünkörü hepsine göz gezdirdim. Ne alacağımı bile bilmiyordum. Aklım durmuştu sanki.

''Yeni misin?" Diye bir ses duyduğumda üstüme alınmadım. Fakat yanımdaki adam siyah deri bir kırbaç uzattığında öylesine bir döndüm ve bizim taktığımız maskelerden daha farklı bir maskeyle karşılaştım. Maskenin sahibi siyah, dar bir takımın içinde uzun bir adamdı. Sanki yüzünü saklamak için değil de zevk için takılmış gibi duran şahin maskesine, bir de uzattığı kırbaca baktım. Kaşlarım çatılırken adama yaklaştım.

''Diken mi o uçlarındaki?" Diye sorarken yavaşça dokundum uçlarındaki sivri dikenlere. Bu, on kırbaçla deriyi söker alırdı.

''Öyle, üstümde deneyip görmek ister misin?" Bir an başımı kaldırıp baktığımda adamın dudaklarını yalayan diline kaydı bakışlarım ve tiksintiyle geri çekildim. Dalgınlıkla ne kadar yakınlaştığımızı farkedememiştim.

''Sik-" küfür edecekken durdum. Bir yerde okumuştum, bazıları kendine hakaret edilmesinden zevk alıyordu. Ya bu yavşak da küfürden de zevk alıyorsa? Ürperip önümdeki boşverdim, arkamı döndüm. Tüylerim ürpermişti.

Geldiğim gibi hızla arkamı dönüp gittiğimde Arslan tam da söylediğim yerde maskenin altından sert bakışlarla izliyordu beni. Az önce olanları da gördüğünü anladım ama umursamıyormuş gibi yapmayı seçtim. Beni böyle bir ortama sokuyorsa birkaç yavşağa da susmasını bilecekti.

''Başını eğ.'' Dedim. ''Gözlerini dikip bakman yasak.'' Çünkü aşık olduğum gözlere bakıp da canını yakmak istemiyordum...

Sözümü dinledi. Gözlerini yumup başını aşağı eğdi. Omuzları düşük duruyordu ve üstünü çıkarmıştı. Güzelim esmer teni kırmızı ışığın altında parlıyordu. Onu görünce sesler kayboldu. Çıplak bedenler silindi. Bir o bir de ben kaldım. Bu beni kısa süreliğine rahatlattı. Elimi kemerime atıp sertçe düşmesinden koparıp çekip aldım. İkiye katlayıp sertçe sırtına geçirdiğimde yutkundum. Kemerin sesi diğer seslerin arasında kaybolup gitmişti. Bunu burada yapmak bütün mahremiyetime ters geliyordu. Sikeyim, bunu burada yapmak istemiyordum...

''Say.'' Dedim duygusuzca. Saymaya başladı.

Bir...

İki...

Geceye Karışan Günahlar (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin