Storm and Coast

500 34 3
                                    

Rüzgâr sinirle her yeri yıkıp geçerken iki adam sessizce sahilde duruyordu.

Bu fırtınada hangi ahmak sahile gelirdi ki...

Osamu Dazai ve Chuuya Nakahara tabii ki.

Koyu saçlı adam uzaklara bakıyordu. Neler düşündüğünü pek anlayamazdınız, Chuuya da onu anlayamazdı zaten. Duyguları yüzüne yansımazdı Osamu'nun. Ama gözleri yok mu, ah o gözler! Yeri geldiğinde öylesine korkunç oluyorlardı ki... Düşünmek bile istemeyiz.

Şimdi sahildeydi Osamu. Chuuya da sahildeydi, ama Osamu onu pek umursuyor gibi durmuyordu. Zihnini bulandıran bir şeyler var gibiydi. Peki neydi bu şeyler? Bilmiyordu... Cevabı arasa bile bulamıyordu.

Bu korkunç sessizliği Chuuya bölmek, bozmak istedi.

"Artık eve gidelim." Yanıt istedi, bekledi. Ancak hiçbir tepki alamadı uzun adamdan.

"Dinliyor musun beni?" Boşunaydı soruları, biliyordu. Yine de konuşmaya devam etti çünkü sessizlik onu korkuturdu hep.

"Hasta olacağız Dazai!" Olmuyor, Osamu onu duymuyordu, duysa bile cevaplamıyordu. Sinirlendi alev saçlı adam. Kızmak, bağırmak istedi her zamanki gibi. Fakat şu an hiç sırası değildi. Osamu her an Chuuya'ya herhangi bir ters tepki verebilirdi. Chuuya bunu istemezdi, bu korkutucuydu... Birinin kendisine sinirlenmesi, kızması Chuuya'yı hep ürkütürdü. Bu yüzden "anlayışlı" davranmaya çalıştı. Sadece önündeki adamı seyretti.

Kumlar etrafta uçuşmaya devam etti. Çevredeki tek ses rüzgarın sesiydi. Chuuya konuşmaya çalıştı ama dudaklarını aralar aralamaz kendisini durdurdu. Sonuçta Osamu onu dinlemeyecekti, inatlaşmaya gerek yoktu.

Osamu ufka baktı, baktı ve baktı. Aslında baktığı yer ufuk falan değildi, daha da uzaktaki bir yerdi. Pür dikkat kesilmişti.
Arkasında onu bekleyen Chuuya'yı unutalı uzun zaman olmuştu. Her yer griydi şu an onun için... Kimse yoktu dünyada, sadece kendisi vardı. Yanlış anlamayınız, bencillik bakımından değildir Osamu'nun sadece kendisini görmesi. Şu an tek hissettiği somut varlık kendisiydi, bahsetmek istediğim budur. Gerçi bu da pek açıklayıcı değil ya.

Chuuya ellerini ceplerine soktu, hava iyice soğumuştu. Fırtına ise yavaş yavaş azalıyordu.

Ve ansızın Osamu bir şey gördü.

Ufukta bir yerde, beyaz bir leke...
Hatta bir melek. Osamu arkasına döndü hızla. Chuuya oradaydı. Dalgın gözlerle birkaç saniye onu izledi. Yüzünü belli belirsiz bir sırıtış sardı. Kurumuş dudakları usulca aralandı...

"Eve dönelim."

Chuuya Osamu'ya boş gözlerle baktı. Bekledi, biraz daha bekledi. Cevap oldukça basitti aslında...

"Dönelim, Dazai."

Elleri birleşti ve yorgun adımlarla eve yürüdüler.

-------------------------
Yeni bir sey yazdim, ilham nereden geliyor hicbir fikrim yok. Diger kitaplarimi silmek istiyorum, silebilirim cunku cok kotulerr (bu cok mukemmelmis gibi) 😭

An Unknown Town [Soukoku] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin