•Seungmin•
Saat dokuz olmuştu bile, kahvaltıyı hazırlamış salonda oturuyordum. Televizyon kanallarında gezinirken, Minho'nun alarmının çalmadığını fark ettim. Tam ayağa kalkacakken Junghoon uykulu gözlerini ovuşturarak yanıma geldi.
"Günaydın hyung~"
"Günaydın bebeğim, kahvaltı hazır." yanağına küçük bir öpücük bıraktım. "Babanı uyandıralım hep beraber yeriz."
Birden gözleri açıldı. "Ben uyandırırım!" koşarak yukarıya çıktı.
Gülümsedim.
Mutfağa yönelip masaya oturdum ve beklemeye başladım. Çok geçmeden Minho Hoon'u kucağına alıp gelmişti.
"Günaydın Seungmin."
"Günaydın hyung."
Yan yana oturdular. Tabaklarına odaklandılar.
"Okul nasıl?" dedim konu açmak için.
"İyi sayılır." yüzü kısmen düşmüştü.
"Yolunda gitmeyen bir şeyler mi var canım?" Minho birden Junghoon'a odaklandı.
"Hayır, gayet iyi. Artık matematik sorularının bazılarını yapabiliyorum!" gülümseyerek ağzına bir lokma attı.
"Ne kadar güzel değil mi?" dedim, saçını okşadım.
"Evet mükemmel."
"Teneffüste resim çiziyorum, çok eğlenceli." ağzına zeytin attı.
"Çizimlerini uzun zamandır göstermiyorsun." dedi Minho, yalandan surat astı.
"Bu akşam gösteririm, hem bugün bir kaç tane daha çizmiş olurum!" ellerini birbirine vurdu. "Seungmin hyung babam gelmeden resimlerimizi boyaya bilir miyiz?"
"Olur~" önündeki tabağı gösterdim. "Eğer yemeğini bitirmezsen okulda resimlerini çizemezsin, çünkü geç kalırız."
"Tamam~" hızla ağzına bir lokma daha attı.
Minho ayağa kalktı. "Ben hazırlanıyorum biraz acele etseniz iyi edersiniz."
"Yavaş ye yemeğini bebeğim önümüzde üç saat var." bıyıklı altından sırıttım.
"Kahkaha tufanı." mutfaktan ayrıldı.
"Tufan ne demek?"
"Çok fazla gibi bir anlamı var." tabakları toplamaya başladım.
"Ellerine sağlık~"
"Afiyet olsun~"
Koşarak odasına çıktı. Mutfağı biraz olsada toparladıktan sonra tekrar salona döndüm. Minho hyung yavaşça merdivenlerden iniyordu.
"Gayet hızlı hazırlanıyorum."
"Evet, öyle." sehpahanın üzerindeki su şişeleri aldım. "Davan yok mu?"
Olumsuz anlamda kafasını salladı. "Bir şey soracağım. Zorlanıyor musun? Hem çocuklara bakıp hem yemek yapmaya."
"İşin doğrusu biraz zorlanıyorum, ama yapabiliyorum hyung." dedim kaşlarım biraz olsada çatılmıştı.
"Peki yemek yapmak için birisi olsaydı?"
"Öyle birisine ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum, sonuçta yapıyorum." şaşırmıştım. "Ne bu sorgu sual?"
Ellerini teslim olur gibi havaya kaldırdı. "Sadece sordum."
"Sizin için yaptığım şeyler yorgunluk vermiyor, bunu biliyorsun sen benim öz abim sayılırsın, Jung-hoon ve Hee-jin öz çocuklarım gibi. Lütfen bunu benim için zorluk gibi düşünme. Ne istiyorsan yapmakta özgürsün." omzuna pat patladım.
"Akşam konuşalım o zaman."
"Kabul."
"Ben hazırım!" gülerek geldi. "Bu arada uyanmış."
"Ağlıyor mu?" kaşlarımı çattım.
"Biraz olabilir."
"O zaman size görüşürüz, iyi günler." merdivenlere doğru yöneldim.
"Görüşürüz hyung."
"Görüşürüz Seungmin."
__________________________:)
İlk bölüm.
Kendinize iyi bakın <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Father | MinSung
FanfictionBaba ne demekti? Nasıl hissettirmekti? Baba nasıl olunurdu? Hiç bir şey bilmiyordu. Küfür, argo, zorbalık, ırkçılık içerir. Ana ship: MinSung Yan Ship(ler): SeungIn, ChanChang, HyunLix