•Jeongin•
Saat neredeyse gece on-bir buçuğa geliyordu. Eve gitmeden önce biraz daha arka bahçede oturmak kulağa fazlasıyla güzel gelmişti. Temiz hava ciğerlerime doldukça günün yorgunluğu kendini yavaş yavaş hissettirmeyi kesiyordu. Hava hafif rüzgarlı, yıldızlar hiç durmadan parlıyorlardı. Arkama biraz daha yaslandım ve bu güzel atmosfere kendimi bıraktım.
Ama düşüncelerimi bırakmayan bir adam girmişti hayatıma. Ondan başka hiç bir şey düşünemez oldum. Belki de hiç aşık olmamam gereken birine aşık olmuştum. Eğer bu yaşadıklarım gerçekten aşksa...
Birisinin sürekli yanında olmak istemişseniz, ona sarılmayı, öpmeyi düşündüyseniz. Tek bir tebessümü sizin kahkahalar atmanıza sahip olan biriyle tanıştıysanız tebrikler aşık olmuşsunuz!
Aşkla ilgili okuduğun onlarca makaleden sadece bir tanesi aklıma bu kadar takıldı.
Aşk makalelerden öğrenilen bir duygu muydu?
Gerçekten yaşadığım şeylere aşk diyebilecek kadar cesaretim var mıydı?
Ya da aşk denilen şey gerçekten var mıydı?
Derin bir nefes verdim. Artık düşünmek bile eskisinden daha fazla yoruyordu. Gözüme gelen saç tutamlarını ittim.
"Seni bu kadar fazla sıkan şey ne Jeongin?"
Arkama dönmeden bile sesinin o güzel tınısını duyduğum anda o olduğunu anladım. Kalbim eskisinden daha hızlı çarpmaya başladı.
"Önemsiz." diye yanıtladım. Aslında hiçte önemsiz değildi. Seninle ilgili olan hiç bir şey önemsiz olmaz.
"Canını bu kadar sıktıysa fazlasıyla önemlidir. İstediğin zaman anlatabilirsin. Yardımcı olmaya çalışacağım." elindeki kahve kupalarından birini bana uzattı. Ve hemen yanımdaki kamp sandalyesine oturdu. "Bana ne sormak istersin?"
İçimden ne kadar Yongbok hyung'u sormak gelse de bunu yapamazdım. "Minho hyung dün neden surat asıyordu?"
Boğazını temizledi ve bana odaklandı. Eğer böyle bakmaya devam ederse bayılacağımdan şüphe yoktu. "Jung-hoon, okuldaki çocuklardan zorbalık görüyormuş, uzun bir süredir." gözleri doldu. "Kendi suçu olduğunu düşünüyor."
"Yaralanmış mı?"
"Bilmiyorum, söylemiyor, göstermiyor..."
"Bir uzman gerekebilir, yaşadığı şeyler fazlasıyla ağır."
Kafasını olumlu anlamda salladı. "Konuşacak..." dedi titrek sesiyle. Bir kaç damla yaş süzüldü narin yanaklarından. Nereden geldiğini bilemediğim bir cesaretle parmaklarımı kızarmış yanaklarına götürdüm. Göz yaşlarını sildim. "O iyi olacak..."
Başını öne eğdi. Önceden kızaran yanakları şimdi biraz daha kızarmıştı. Eskisinden daha şirin görünüyordu. Bir kaç dakika konuşmadık. Duygularını kontrol almaya çalıştı. Elini ensesine götürdü, ve burnunu çekti. "Başka ne sormak istersin?"
"Seni çalışmaya zorlayan hayat sana neler yaptı?" gözlerinin içine bakmaya çalıştım.
"Annem bizi terk etti, babamın aldığı anti depresanlar işe yaramadı... İntihar etti..." gözlerini sıkıca kapattı. Bu soruyu sormak en büyük aptallıktı.
"Üzgünüm." diyebildim.
"Önemli değil, bilmiyordun." en içten gülümsemesini yerleştirdi yüzüne. "Sonra Felix'le tanıştık. Buraya geldim, 'önemli olan geçmiş değil gelecek, geçmişi hatırlayarak anca kendini üzersin. En kötü anılarınızı bile gülerek anlatın' derdi lisedeki İngilizce hocam. Belki de haklı. Hayata pozitif bakmak gerek."
"Yongbok hyung'la güzel bir ilişkiniz var." dedim gülümseyerek.
"Minho hyung ve Felix benim için çok şey yaptı. Onlar benim kardeşlerim." kahvesinden bir yudum aldı. Artık için eskisine göre daha rahattı. Bunu duymak bana iyi hissettirdi.
"Minho hyung'la nerede tanıştınız?" dedi bir anda.
"Annemin avukatıydı, bürosunda tanıştık." basit cevap vermeye çalıştım.
"Anladım..." derin bir nefes aldı. "Saat geç oldu. İstersen annene söyleyip burada kalabilirsin. Bir misafir odamız var." dudakları yukarı kıvrıldı. O kadar kibar ve güzel görünüyordu ki duygular daha da yoğunlaşıyordu.
"Bilmem."
"Teklif var ısrar yok." ayağa kalktı ve boş bardağımı almak için elini uzattı. Bardağı ona verdim.
"Kıyafet problemim var, olmasa kalırdım."
"Verebilirim." içeri doğru ilerledi. Onu takip ettim.
"Israr ettin. Kalayım madem." deyiverdim.
__________________:)
Kendinize iyi bakın <33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Father | MinSung
Fiksi PenggemarBaba ne demekti? Nasıl hissettirmekti? Baba nasıl olunurdu? Hiç bir şey bilmiyordu. Küfür, argo, zorbalık, ırkçılık içerir. Ana ship: MinSung Yan Ship(ler): SeungIn, ChanChang, HyunLix