4. Bölüm:: Hoş

71 9 11
                                    

•Seungmin•

Saat sekiz buçuğa geliyordu. Kalkıp mutfağa yöneldim. Buzdolabından, malzemeleri çıkarırken kapı çok ses çıkarmayacak kadar yavaş çaldı.

Muhtemelen 'malûm' çocuk gelmişti. Çok bekletmemek için hızlı adımlarla kapıyı açtım.

Ben birkaç santim kısa, siyah saçlarını anlına doğru taramış, çekik gözleri ve gülümsemesiyle tam bir tilkiye benziyordu. Bende gülümsedim onu elimle içeri davet ettim.

Montunu çıkarıp bana baktı. "Nereye asayım?"

Elimi uzattım. "Bana ver."

Montunu asarken etrafını inceleyip beni süzüyordu. "Ben Jeongin. Kısaca I.N diyebilirsin."

"Seungmin, uzun gelecekse... İstediğin şekilde kısalt. Geç otur." beraber salona yürüdük.

"Kaç yaşındasın?" hâlâ etrafı inceliyordu.

"28" bacak bacak üstüne attım.

"Benden büyüksün! Hyung?" kaşları istemeden çatıldı.

Enerjisi bana Junghoon'u hatırlatmıştı. Sanki yıllar sonra oda böyle olacakmış gibi geldi. Suratıma sakin bir gülümseme yayıldı.

"Ne oldu?" dedi meraklıca.

"Önemli bir şey değil..." ayağa kalktım. "Aç mısın?"

"Sana yardım edeceksem evet açım." arkamdan oda ayağa kalktı.

"Gel."

Mutfağa gidip tezgahın üzerindeki malzemeleri kahvaltı hazırlamaya başladık. İkide bir suratıma bakıp gülümsüyordu. Sıcak bir çocuktu, gittiği her yere çabuk alışan tiplerden de. Sorun şuydu ki ister istemez rahatsız oluyordum.

"Jeong!" dedi kollarını açarak içeri girdi.

"Hyung!" sıkıca sarıldılar. "Uyurken rahatsız etmedim umarım... Fazla bağırdım, sanırım."

"Günaydın Seung." aklına bende gelmiş olmalıyım. Omzumu okşadı.

"Günaydın hyung."

Oturdu. "Beğendin mi evimizi?"

"Mükemmel!" bir yandan da bana yardım ediyordu.

Masayı hep beraber kurmaya başladık. Bu sırada I. N ve Minho hyung sohbete dalmışlardı bile. Arada sırada benimde burada olduğumu hatırlayıp banada laf atıyorlardı.

"Elinize sağlık."

"Afiyet olsun." diye yanıtladım. "Hoon?"

"İner şimdi... Bu kadar endişelenme." kahvaltısını ediyordu.

"Mümkün mü sence?" her zaman ki yerime oturdum. Jeongin anlamsız gözlerle bana bakıyordu.

"Bir sorun mu var?" dedi mırıltıyla.

"Çok önemli değil." diye geçiştirdi.

O böyle yaptıkça ben daha çok deliriyordum. Gözlerini ovuşturarak girdi içeri.

"Güna-" şaşkınlıkla duraksadı. "Yeni hyung!"

Jeongin kıkırdadı. "Merhaba!"

Hızlıca yerine oturdu. "Adın ne?"

"Jeongin." o kadar büyük gülümsüyordu ki çekik gözleri nerdeyse görünmüyordu.

Hoş.

"Jung-hoon. Çok iyi anlaşacağız." hızlı hızlı kahvaltısını etmeye koyuldu. "Seungmin hyung..."

Father | MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin