•Minho•
Kadının şüpheli davranışları beni daha da meraklandırmıştı. Okula erken gidip bay Hwang'la biraz olsa da konuşmak, okulda neler olup bittiğini öğrenirsem içim biraz rahat edecekti. Derince iç çektim. Kapıyı duyulacak şekilde tıklattım.
"Girin!" içimden şükrettim, okulda olduğu için.
Kapıyı açtım ve dikilmeye başladım.
Nezaketen ayağa kalktı. "Hoş geldiniz, oturun lütfen." eliyle koltuklardan birini gösterdi.
İçeri geçtim, oturdum ve boğazımı temizledim. "Junghoon hakkında konuşmak için geldim. O uzun zamandır garip davranıyor. Okulda ki durumunu merak ediyorum."
"Bay Lee emin olun yalandan elimden geldiğince kaçınırım... Bunun ucu işimi etkileyecek olsa bile dürüstlük en büyük erdemdir, ayrıca bundan daha küçücük bir çocuk etkileniyorsa... Bay Lee oğlunuz büyük bir zorbalığın ana karakteri..."
Başım aniden ağrımaya başladı. O her zaman naif davranırdı. Junghoon böyle şeyler yapacak bir çocuk olmamıştı, asla olmazdı.
"Bu iğrenç davranışı görmek... Emin olun onu fazlasıyla etkiliyor, maddî manevî her şekilde..."
Kaynar sular dökülmeye başladı. "Bay Hwang siz ne dediğinizin farkında mısınız?!"
"Sakin olun lütfen..."
"Bay Hwang bu durumda benim nasıl sakin kalmamı bekleyebilirsiniz!" ayağa kalktım. "Müdür beyle görüşmek istiyorum, hem de şuan! Burada bir rezillik çıkarmamı istemiyorsanız arzularımı yerine getirirsiniz!"
Hemen ardımdan ayağa kalktı. "Empati kurmaya çalışıyorum, bay Lee sadece biraz sakin olursanız her şey daha iyi olacaktır."
"Oğlumun zorbalık gördüğünü ima ediyorsunuz, bu ne rezillik! Burası bir okul bir ahır değil! Teker teker o çocukların isimlerini istiyorum, ayrıca okulu da dava edeceğim."
"Başlıca anlatmama izin verin, böylece bazı şeyleri kavrayabilirsiniz." eliyle tekrar kalktığım koltuğu gösterdi. Kendisi oturdu, bende oturdum.
"Junghoon çok özel bir çocuk, onun bazı yetenekleri beni hayrete düşürüyor, onun kötülüğünü asla istemeyeceğimi bilmenizi isterim. Biliyorsunuz ki Junghoon'un annesi Alman, bu durumda kendisi de Alman oluyor. Yani... Nasıl denilir bilmiyorum ama, çocuklar bu yüzden onu sevmiyor. Özellikle annesiyle ayrı olmanız, zorbaların eline daha çok şey veriyor." o kadar sakin anlatıyordu ki konuşma tarzı biraz benide yatıştırmıştı.
Sözünü kesmeden dinlemeye devam ettim.
"Okul yönetiminin size haber vermemesinin sebebi, buranın özel okul adı altında olması, yani... Tahmin ediyorsunuzdur. Ben size şunu söyleyeyim, oğlunuzu biraz olsun seviyorsanız onu buradan alın ve rahat edebileceği başka bir okula verin. Şimdi istediğiniz gibi bağırıp çağırabilirsiniz. Çünkü bu sizin en doğal hakkınız."
Gözlerimin dolmaya başladığını fark ediyordum. Şu an elimden hiç bir şeyin gelmeyeceğini düşünmek, aciz olduğumu bilmek berbat hissettiriyordu. Yavaşça ayağa kalktım.
"Görüşmek üzere..." titrek sesim duygulandığımı fazlasıyla belli ediyordu.
"Bay Lee! Size yardım etmek isterim."
"Teşekkürler." odanın içinden hızlıca çıktım.
Başımın ağrısı tüm bedenime yayılıyordu, oturup düşünmek dışında başka bir şey yapmak istemesemde, olabildiğince hızlı olarak sınıfa yürümeye başladım.
Elinden geldiğince sakin olmaya çalışıyordum. Kapıyı tıkladım, ses gelmeden kafamı gösterdim.
Kadın bana bıkkınlıkla baktı. "Buyrun bay Lee."
"Junghoon'u almak için geldim."
"Umarım bir sorun-"
"Yok." gülümsedim. "Babacığım toparlan hadi."
Uykulu gözlerle bana baktı. Eşyalarını çantasına yerleştirmeye başladı. Koluna taktı çantasını ceketini alıp yanıma geldi. Saçına bir öpücük kondurdum.
"İyi dersler." dedim göz ucuyla bakarak.
"Sağolun."
_______________________:)
Kendinize iyi bakın <333
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Father | MinSung
FanfictionBaba ne demekti? Nasıl hissettirmekti? Baba nasıl olunurdu? Hiç bir şey bilmiyordu. Küfür, argo, zorbalık, ırkçılık içerir. Ana ship: MinSung Yan Ship(ler): SeungIn, ChanChang, HyunLix