•Seungmin•
Mutfakta tezgahın üzerinde kahvaltı hazırlarken Minho hyung'un sesiyle irkildim.
"Günaydın..."
Bıkkınlıkla masaya oturdu. Yaklaşık beş dakika ne yaptığımı izledi. Yoruluyor olduğumu düşündüğünden ayağa kalkıp yardım etmek için yanıma geldi.
"Yardım edeyim mi?" dedi şefkatli sesiyle.
"Junghoon'a bakarsan bana daha çok yardım etmiş olursun." dedim göz teması kurarak.
Kafasını olumlu anlamda sallayarak mutfaktan dışarı çıktı. İşlerimi bitirdikten sonra masaya oturup beklemeye başladım. Çok geçmeden Minho hyung geri geldi.
"Geliyor." her zaman ki yerini aldı.
"Nasıl görünüyordu?" dedim endişeli ses tonumla.
"Her sabah nasılsa öyle... Seungmin bilmediğim bir şeyler mi var?"
"Modu çok düşük hyung... Bu yorgunluk gibi görünmüyor." ellerimi masada birleştirdim. "Sen eve gelmeden önce hiç etkinlik yapmak istemedi. O cıvıl cıvıl bir çocuk. Böyle yapması içten içe garip geliyor."
"Okulla ilgili bi' problem mi sence?" pür dikkat beni dinlemeye koyuldu.
"Öyle gibi... Dün kahvaltıda bayağı iyiydi, akşam yemeğinde morali bayağı düşmüştü. Öğretmenleriyle konuşman faydalı olacaktır." sahte bir gülümseme bıraktım.
"Neden kendisiyle konuşmuyoruz? Tanıklar ikinci seçenektir."
"Sence herkes ne yaşadığını hemen söyler mi?"
"Konuşacağım." başını eğdi. "Umarım aksi bir durum yoktur."
"Umarım." omzunu okşadım. "Yemeğini ye, eminim aksi bir durum olmayacaktır. Güzel şeylerden konuşmalıyız!"
"Ah!" Hoon ayaklarını sürüyerek ansızın içeri girdi. "Ne konuşuyordunuz?"
"İşim hakkımda." dedi gülümseyerek. "Bugün davam varda."
Avukatlar yalan konusunda gelişmiş oluyorlar.
"Anladım." masaya oturup usulca yemeğini yemeğe başladı.
"Sana bir haberimiz var!" dedim ona bakarak.
"Nedir?" ağzını göstermemek için eliyle kapattı.
"Eve yeni biri geliyor desem?"
"Kim...?"
"Seungmin hyung'un çok yorulmasın diye, yardımcı?" toparlanmaya başladı.
"Yeni bir hyung ya da noona mı yani?!" heyecanla ellerini çırptı. "Bu mükemmel olurdu!"
Kafamla onayladım. "Evet yeni bir hyung. Evdeki aktiviteler daha keyifli olacaktır." onun heyecanlı halleri beni gülümsetmeyi başarıyordu.
"Çok eğleneceğiz!" duraksadı. "Yani... Umarım!"
"Eminim eğleneceksinizdir." oğlunun yanağından öptü. "Ben gidiyoruz o zaman, akşam görüşürüz!"
"Görüşürüz babacığım~" gülümseyerek, kahvaltısına devam etti.
Kendi kahvaltımı bitirince etrafı toparlamaya başladım. Bu eve yeni birisinin gelmesi garibime gidecekti, illaki. Günlük rutinlerim değişecekti ve çocuklarla daha fazla vakit geçirebilecektim. Bu hepimiz için iyi olacaktı. Ama her şey eskisi gibi olacak mı? Ondan pek emin değilim.
"Bugün parka gidelim mi? Uzun zamandır gidemiyoruz, geçenlerde istemiştin." dedim kahvaltı masasında oturan Junghoon'a.
"Pek emin değilim... Belki ödevlerimi erken bitirirsem gidebiliriz." sandalyesini aralayıp ayağa kalktı. Son kez bana baktı. "Ellerine sağlık hyung."
"Afiyet olsun."
Yukarı çıkıp Heejin ile ilgilenmeye başladım.
***
Minho hyung'un gelmesine nerdeyse yarım saat kalmıştı. Junghoon bütün gün odasındaydı, kapısına gidip hafifçe tıkladım ve içeri girdim.
"Hyung lütfen çıkar mısın!?" kazağını tekrardan hızlıca üstüne geçirmeye çalışıyordu.
Kapıyı panikle kapattım. "Üzgünüm, utanacağını düşünmedim."
"Kapımı tıklatmanı beklerdim!" ses tonu incelmişti.
"Duymadın... Neyse bekliyorum, aşağıda." merdivenlerden aşağı indim.
Salonun ortasında aşağı-yukarı yürümeye başladım. Neden böyle yaptığını asla kafamda oturtamıyordum. Anahtarın sesi ile arkama baktım, bir sorun olduğunu anlamıştı.
Yüzünü astı. "Sorun mu var?"
"O iyi değil, lütfen elinden geldiğince okul idaresi ile görüşmek için acele et." gözlerim doluyordu. "N'olur"
__________________________________:)
Kendinize iyi bakın <333
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Father | MinSung
FanfictionBaba ne demekti? Nasıl hissettirmekti? Baba nasıl olunurdu? Hiç bir şey bilmiyordu. Küfür, argo, zorbalık, ırkçılık içerir. Ana ship: MinSung Yan Ship(ler): SeungIn, ChanChang, HyunLix