3

321 19 60
                                    

"Hydra'mı? Benimle ne işleri var?"

Bileğimden tutup arkasında sürükleyerek dışarıya çıkarttı ve omuzlarımdan tutup karşısına aldı. İlk defa böyle görüyordum. Günde 2 sefer gelirdi pek sohbetimiz olmazdı ama az çok tanışmıştık.

"Y/n.." kafasını eğip derin bir nefes aldı.
"Beni tekrar istiyorlar. O yüzden koz arıyorlar şimdiki kozları da sensin."

"Seni neden istiyorlar? Seninle işleri ne?"

"Benim hakkımda bilmediğin şeyler var y/n.
Sana anlatacağım ama ilk önce benimle gelmen gerek."

4 günlük insana mı güveneceğim yani? Hydra kim? bucky'nin gerçekliği ne? Hiç bir şey bilmiyordum. Canımı sıkmaya yeterdi bile. Ne kadar güvenmek istemesemde gözlerindeki 'bana güven' bakışları güvenmemi söylüyordu.

Kalbimle haraket edip gidecektim.
"Peki. Geliyorum ama nereye gideceğiz?"

Rahatlamış ifadesi ile karşısında duran arabaya gidip ön kapıyı açtı binmemi işaret etti binecekken aklıma cafe geldi. Onu böyle bırakamazdım?

"Hey! 1dk ben cafe'yi böyle bırakamam."
Derin bir nefes alıp bana döndü.

"Seni 2-3 günde bir getiririm. Telefonla hep irtibat içerisinde olursun."

Fikir güzeldi fakat bensiz idare edemeyebilirlerdi. Son bir kez daha bucky'nin maviliklerine baktım.

"Lütfen y/n.."

Derin bir nefes alıp onu arkamda bırakıp cafe'ye geri girdim.
Masanın üzerindeki çantam ile telefonumu alıp tekrar bucky'nin yanına gidip arabaya bindim.

Oda arabaya binip çalıştırdı ortamda rahatsız edici bir sessizlik vardı
Sessizliği ben bozdum.
"Nereye gidiyoruz?"

"Buradan oldukça uzağa."

"İyi ama nereye? Adı yok mu bu yerin?"

"Avengers kulesine gidiyoruz. Güvende olacağın tek yer orası."

Avengers kulesi mi? Hadi canım imkansız. Şaka yapıyor. Evet şaka. Hadi şaka de. Ciddi mi bu. Dona kalmış vaziyette etraftaki araba ışıklarına baktım. Gözlerim bulanıyordu galiba. Işıklar kalp şekilde yansıyordu gözlerime.

"Ne kadar yolumuz kaldı?"

"Bir buçuk saat."

...

"Ne kadar yolumuz kaldı?"

"Y/n daha 2 dk önce aynı soruyu sordun"

"Sıkıldım ve uykum geldi."

Mızmızlanmaya başladım bile. Başımı pencereye yaslayıp dışarıya baktım. Uyumamam gerekiyordu.

Uykuya yenik düşüp uyumuştum bile. Kahretsin. Gözlerim hafif hafif açılırken uyanmak istemiyordum

"5 dk daha lütfen anne"

...

Yavaşca gözlerimi açtım ve esnemeye çalıştım. Yatak çok rahattı gözlerimi hala açmakta zorlanıyordum. Yabancı yerdeyim.
Oda çok genişti benim odamın 4 katı resmen. Kapının hafif açılma sesine tekrar gözlerimi kapattım. Anneme yaptığım uyuma taklitleri beni geliştirmişti resmen.

Adım sesleri bana doğru yaklaştı ve yatağa oturdu. Ağır birine benziyordu. Yatak tam anlamıyla onun yüzünden yere eğilmişti ve tabi bende.

Hala gözlerimi açmadan öylece yatıyormuş gibi yapıyordum.
Adamın elleri yavaşca saçlarıma girince hızlı bir refleks ile tuttum ellerini. Bu bucky'di.

Opia // Bucky Barnes. -Askıda-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin