2

143 17 55
                                    

2.Bölümden herkese merabalar.

Nasılsınız millet? 

İyi okumalar.

********************************************

Gwen sabahtan beri abisine dil döküyordu eve götürebilmek için, ama Finney bir türlü ikna olmuyordu. O lanet bodrumda lanet olası üç gün geçirmişti, banyo yapıp kıyafetlerini değiştirmesi gerekiyordu, ama Finney'in istediği tek şey burada Robin ile kalmaktı. ''Hadi ama Finney, en azından banyo yapıp üstünü değiştir.'' Gwen'in sesine karşılık Finney sadece kafasını çevirdi, belkide haklıydı, burada dursa bile Robin uyanmicaktı.

Zar zor kalkıp Gwen'i hastane koridorunda takip etti, babaları dışarıda bekliyordu. Onlar hastaneden ayrılırken Bayan Allerano görüş açısına girmişti Finney'in, zavallı kadın çökmüş görüntüsüyle ilk eline geleni giyerek gelmişe benziyordu. Aynı Robin'in ki gibi olan teni saç rengi vardı, siyah saçları dağınıktı, ama gözü rahatsız etmiyordu, pembe bir bluz ve altına mavi bir kot pantolon giymişti, göz altları çöküp morarmıştı.  Robin'e benziyordu biraz, annesi olduğunu bu sayede anlamıştı. Yanında aynı kendisi gibi bir adam vardı, bu Robin'in amcası olmalıydı. 

Kafasını önüne çevirip babasını takip etti, Gwen yanında elini tutmuştu. ''O bayan Allerano muydu?'' Gwen abisine fısıldayarak sormuştu bunu, Finney kısaca kafasını salladı, oldukça yorgun hissediyordu. Eve varınca banyo yapıp uyusa iyi olacaktı yoksa bayılacakmış gibi hissediyordu.

Terence evin anahtarını çıkarıp kapıyı açtı, önce iki çocuğun geçmesine izin verdi, daha sonra arkalarından kendisi girip kapıyı kapattı. Finney babasına bakıyordu, her zamanki gibi. Babası oğlunu tekrar kolları arasına aldı, kızını da almayı ihmal etmemişti. ''Söz veriyorum çocuklar, artık daha iyi bir baba olacağım.'' Gwen ve Finney bir anlık tereddütten sonra tek kollarını babalarına sardılar, Finney ilk defa babasıyla birlikte güvende hissetmişti.

Terence çocuklarından ayrılıp boylarına gelmek için eğildi ''Git banyo yap Finney, ve Gwen eğer istersen akşam yemeği için bana yardım edebilirsin.'' Gwen bir anlık tereddüt etti, babasını sinirlendirmekten korkuyordu, ama kabul etti. Finney ikisini yalnız bırakıp dasına giderek kıyafet aldı ve banyoya girdi. Yirmi dakikalık bir duştan sonra ayna karşısına geçti. Kıvırcık saçları suya değdiği için iki katı uzamıştı, yüzü biraz solmuştu, muhtemelen üç gün boyunca doğru dürüst bir şey yemediği içindi.

Üzerindeki beyaz tişört siyah pantolonun başladığı yerde bitiyordu, kendince iyi göründüğüne kanaat getirerek aşağıya indi. Terence Gwen'e bir şeyler anlatıyordu, Gwen onu küçük bir tebessümle izliyordu. Onu ilk fark eden Gwen olmuştu, o da üstünü değiştirmişti. Saçlarını salarak önden iki tutamını arkadan tutturmuştu, ince bir kollu giyerek babasına yardım ediyordu, Terence bundan memnun görünüyordu.

''Oh, hey Finney oğlum tam zamanında geldin. Bizde tam seni çağırıyorduk.'' Finney hafif kafasını sallayarak hep oturduğu yere, babasının önüne oturdu, sofra hazırdı. Gwen Finney'in yanına ve Terence Finney'in önüne geçince herkes tamamdı, sadece annelerinin yeri boş kalmıştı. Herkesin gözü yine oraya kaymıştı, bakışlarında hüzün vardı.

İlk kafasını çeviren Terence olmuştu, karısını özlüyordu, hemde çok fazla. Öksürerek çocuklarının bakışlarını boş sandalyeden çekmelerini sağladı, hafif bir tebessüm takınarak Gwen ve Finney'e yemeğe başlamalarını söyledi. Finney yavaş ve uyuşuk hareketlerle önündeki tavuk ve pilavı alarak kendisi için biraz koydu, daha sonra Gwen'e uzattı. 

Yemeğini bitirmişti Finney, ama babasına bir şey sormak istiyordu, sorun şuydu ki, çekiniyordu. ''Baba...'' Terence bakışlarını oğluna çevirdi''Efendim evlat.'' Finney yutkundu, şimdiden korkuyordu. ''Yarın... Robin'e bakmaya gidebilir miyim?'' Terence ağzına biraz pilav attıktan sonra ''Öğlen gideriz dedi.'' Finney duraksadı, onunla mı gelecekti?

''Ben yalnız giderim, sen işe git.'' Terence kafasını olumsuz anlamda salladı, oğluna daha yeni kavuşmuştu, iş umurunda değildi. ''Biliyorsun Finney, sana yeni kavuştum, anlarsın ya.'' Finney kafasını salladı, babasını anlaya biliyordu. ''İzninle baba, uyumak istiyorum.'' ''Tabi evlat.''

Ertesi gün Finney biraz daha iyi hissediyordu, artık yorgun değildi. Kafasını sağa sola sallayarak boynunu rahatlatmaya çalıştı, o iğrenç yatakta yattıktan sonra olmuştu.  Kendi yatağıda pek konforlu değildi, ama en azından diken üstünde değildi. Yataktan kalkıp banyoya ilerledi, elini yüzünü yıkayarak aşağıya indi. Gwen yanında yoktu, muhtemelen aşağıdaydı.

Tamda beklediği gibiydi.Terence Gwen ile konuşuyordu, daha doğrusu o kahvaltı hazırlıyor, Gwen onu dinliyordu. Masaya yanaşarak her zamanki yerine oturdu, babası neredeyse kalp krizi geçiriyordu. ''Aman!'' Finney! beni korkuttun evlat.'' Gwen hafifçe kıkırdadı, Finney hafifçe tebessüm etti. ''Robin'i görmeye ne zaman gidebiliriz baba?'' Terence sandalyesine otururken ''Kahvaltı bitince gidebiliriz.'' Dedi. 

Finney kafasını sallarken kahvaltı etmeye başladı, biran önce Robin'i görmek istiyordu.  Terence elindeki çatalı kenara bıraktı, iki çocuğunda dikkati ona dönmüştü. ''Finney, artık daha dikkatli ol oğlum, sende Gwen. Annenizden sonra bu aileden kimseyi kaybetmek istemiyorum.'' Anlayışla kafalarını salladılar, babalarını anlıyorlardı. Belki onu affederlerdi, ama ne zaman onlarda bilmiyordu.

Kahvaltı bitince Terence söz verdiği gibi Finney'i Robin'in yanına götürmek için hazırlanmalarını söyledi, Finney büyük bir hızla giderken Gwen ondan sonra gitmişti, aynı odayı paylaşıyorlardı ve sırayla üstlerini değiştiriyorlardı. Önce finney girdi, özenle hazırlanıp odayı Gwen'e bıraktı. Bulduğu ilk aynada kendine baktı. Bu gün hava soğuk olduğu için üstüne beyaz bir tişört ve onun üstüne siyah fermuarlı bir sweatshirt giymişti. Altına mavi kot pantolon ve onun da altına beyaz ayakkabılarını giymişti, gayet hoş duruyordu.

Gwende geldiği zaman hazırlardı, Gwen saçlarını akşamki gibi yaparak toplamıştı, üstünde bir sweatshirt vardı, altına bir kot pantolon giymişti.  Terence iki çocuğu da alarak hastaneye gitti, oğlunun bu çocuğu neden bu kadar önemsediğini anlamış değildi. 

Finney hastaneye vardıkları gibi Robin'in olduğu camlı odaya koştu, Robin'i sadece buradan görebiliyordu. Bayan Allerano ve Robin'in amcası da buradaydı, Finney'i görünce kaşlarını çattılar. ''Sende kimsin evlat?'' Finney arkasını dönüp uzun boylu, esmer tenli adama baktı. ''İsmin Finney efendim,Finney Blake. Robin'in en yakın arkadaşıyım.'' Adam anlamışça kaşlarını kaldırdı, bayan Allerano Finney'e gülümsedi. Dünden daha toplu görünüyordu, bu sefer daha özenli giyerek saçlarını daha güzel toplamıştı, biraz düzelmiş gibiydi. ''Demek bütün eyaletin kahramanı Finney Blake sensin? Tanıştığıma memnun oldum.'' Finney gülümsedi, Robin'in annesi de aynı onun gibi kibar davranıyordu ona.

''Bende memnun oldum bayan Allerano'' Bayan Allerano tekrar gülümseyip önceki yerine geri döndü. Finney arkasını dönüp tekrar Robin'e baktı, teni solmuştu, siyah saçları yastığa ve omuzlarına düşüyordu, solunum cihazıyla nefes alıyordu, Finney nefes alamadığını hissetti. Onu zorbalardan koruyan, ona Gwenden başka kibar davranan kişi, Robin şuan bu haldeydi. Gözleri dolunca onları sildi, Robin onu ağlarken görmekten nefret ederdi. 

Babası ve Gwen de gelmişti şimdi, babası ve bayan Allerano konuşuyordu. Gwen Robin'in amcasıyla konuşuyordu, Gwen yüzüne bakılırsa, amcası Robin'in dediği gibi eğlenceli birisiydi ve şimdide Gwen'i güldürüyordu. Gülümsedi bu duruma, sadece Robin eksikti, o burada olsaydı şimdi Finney'de mutlu olacaktı.

''Lütfen...'' Diye fısıldadı Finney ''Lütfen Tanrım, bırak yaşasın, lütfen...'' Gözünden akan tek damla yaşı sildi Finney, Robin'i özlüyordu. 

Hemde çok fazla....

***************************************

Bölüm sonu 

ne düşünüyorsunuz bakalım?

Sizce Robin uyanacak mı?

Görüşmek üzere.

A real man never leaves his ''Friend'' behind/RinneyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin