Merhabalar.
Nasılsınız bakalım?
Keyifli okumalar.
***************************************
Robin önündeki tostan çok Finney'i düşünüyordu. Daha okula gitmemişti, pek iştahı olmadığı için sadece tost yiyecekti, ama aklı yemekten çok onu düşünüyordu. Sarımsı kahve rengi saçları, meleksi yüzü, masum parlak bakışlı gözleri, gülümsediği zaman ortaya çıkan büyük tavşan dişleri bir türlü aklından çıkaramıyordu. Gerçi pek şikayetçi olduğu söylenemezdi.
"Hadi evlat, geç kalacaksın." Robin annesinin oturma odasından gelen sesiyle kafasını kaldırdı, annesi yakın bir arkadaşıyla telefonda konuşuyordu, o yüzden kendi dillerinde seslenmemişti. "Si Mama." Robin tostunu eline alarak bir ısırık aldı, annesi görmeden tüyse iyi olurdu. Çantasını yasladığı duvar kenarından alıp koşarak evden çıktı. Okula doğru yola çıktı genç çocuk, şimdiden onu görme düşüncesi bile içini bir hoş ediyordu.
Kafası önüne eğik bir şekilde okula doğru yürüyordu Robin, etrafına bakmaya gerek yoktu. "Robin!" Robin duyduğu sesle kafasını kaldırdı, neredeyse okula varmıştı. Bu sefer arkasını dönüp sesin sahibine baktı, Finney. Finney yüzündeki büyük gülümsemeyle ona doğru hızlı adımlarla yaklaşıyordu. Robin gülümseyerek onu beklemeye başladı, yine her zamanki gibi giymişti Finney, kollu bir tişört ve altına bir pantolon.
"Hey Finn." Finney Robin'in yanına ulaşınca yürümeye devam ettiler. " Nasılsın Finn?" Finn dudaklarını bir birine bastırdı "Eskisinden çok iyi, babam çok değişti. Bize bir oda bile ayarladı Robin!" Robin gülümsedi "Buna sevindim." Robin samimi bir sesle konuşup çantasını biraz daha omzuna çekti. Okul dış kapısına yaklaşırken Robin Moose ve yandaşlarını fark etti, sert ve tehditkar bir şekilde onlara bakıyorlardı.
Güldü Robin, anlaşılan daha akıllanmamışlardı. "Hey Finn, sen ve Donna ne alemdesiniz?" Robin aklında olan soruyu aniden sormaya karar vermişti, sonuçta onun en yakın arkadaşıydı ve sormaya hakkı vardı. Finney kafasını tekrar Robin'e çevirdi "Ondan artık hoşlanmadığımı fark ettim Robin." Robin çok sevinmişti "Öyle mi? Neden peki?" ne kadar sevinse de, bunu belli edemezdi.
"Bilmem, artık onun hakkında önceden düşündüğüm gibi düşünemiyorum." Robin kafasını salladı, Finney pek üzülmüş gibi değildi. " Neden sormuştun?" Robin kafasını iki yana salladı "Merak ettim sadece." "Anladım." "Sanırım derse gitme vakti." Robin çalan zile bakıp konuştuğu zaman Finney ona el sallayarak kendi sınıfına doğru yola çıktı.
Öğlen arası sırasında Robin kendisi için yemek almış masa arıyordu. Gözleri etrafta dolanırken Finney'i ücra bir köşede oturmuş yemek yerken fark etti, ne kadar ucraya giderse gitsin yine kızların radarına takılmayı başarıyordu. Elindeki tepsiyle yanına gitti Robin "Otura bilir miyim?" Finney tanıdık sesle kafasını kaldırdı, yüzünde hemen tatlı bir tebessüm belirmişti "Sormana bile gerek yok." Robin tepsisini masaya bırakıp oturdu, karışık tostundan bir ısırık alıp etrafına baktı. "Çok fazla dikkat çekiyorsun Finn." Finney etrafına baktıktan sonra sırıtarak "Bana diyene bak." dedi.
Robin kaşlarını çattı "Ne demek istiyorsun Finn?" Finney gülümseyerek ona döndü "Sanırım her tenefüs seni gözleriyle bitiren kız sürülerinden habersizsin." Robin kaşlarını kaldırdı "Öyle mi?" Kafasını arkasında çevirip baktığı zaman kızların kendilerinden geçmiş gibi ona baktığını fark etti, demek bu yüzden hep izleniyormuş gibi hissediyordu. "Yüce Tanrım." Finney Robin'in homurtusyla kıkırdadı, gerçekten komikti.
"Derslerin nasıl gidiyor Robin?" Robin içeceğini açarken "Her zamanki gibi, matematikte berbatım." Finney bir süre düşündü "Yardım ister misin?" Robin içeceğinden bir yudum alıp "Güzel olurdu." dedi. Finney önüne dönüp yemeğinden bir ısırık aldı, gerçekten lezzetliydi. Robin onu izlemeye dalmıştı tekrar, oturduğu andan beri hızla kalbini belli etmemek için her şeyi yapmıştı.
"Ne zaman müsaitsin?" Robin Finney'in sesiyle kendine gelip "Cumartesi, veya pazar boşum." Finney kafasını salladı "O zaman cumartesi ve pazar çalışıyoruz?" Robin kafasını evet anlamında salladı " Sende müsaitsen tabi." "Müsaitim merak etme." Robin gülümsedi, Finney çok tatlı yemek yiyordu. Önüne döndü Robin, biraz daha bakarsa büyüsüne kapılırdı.
Finney Blake'de bu kadar özel ne vardı? Neden Robin gibi sert bir çocuğu bu kadar kolay etkisi altına almıştı? Peki,en tuhafı, Robin neden bundan memnundu?
Kim bilir..?
**************************************
Bölüm sonu
ne düşünüyorsunuz bakalım?
Adios
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A real man never leaves his ''Friend'' behind/Rinney
Fanfiction''Yaşıyor!'' Diye bağırdı adam binanın kapısında. ''Robin Allerano hala hayatta!'' -Rinney Wattpad'da sadece bir tane Rinney fici vardı, bende neden kendim yazmıyorum dedim. Finney x Robin sevmeyenler okumasın.