Afallamıştım. Sorularımın cevaplarını almaya gelmiştim ancak cevaplanmayı bekleyen çok daha fazla yeni soru misliyle zihnime hücum ediyordu. Tanrım, burada neler oluyordu? Drake'in masada otururkenki tavırları, bana gereğinden fazla yakın davranması, sonrasında olan tuhaf olaylar.. Tanrım, rüyada falan olmalıydım. Evet, evet.. Sanırım hayal görüyorum..
Birkaç kez kolumu çimdikledim ve gözlerimi kapattım. Ardından her şeyin normale dönmesini ve yatağımda uyanmayı bekleyerek kolumu çimdiklemeyi sürdürdüm. Evet, gözlerimi tekrar açtığımda yatağımda yatıyor ola-
Gözlerimi yavaşça açtım. Olamaz.. Hala aynı karanlık odada Drake'le ve o kadınla beraber duruyordum. Değişen tek şey çimdiklemekten kızaran kolum ve önceki bitkin halinden biraz olsun kurtulmuş gibi görünen Drake'ti. Drake şimdi düşünceli düşünceli yere bakıyordu.
"Hey! Bana burada neler olduğunu anlatacak mısın?"
Sesim çatallaşmıştı. Meraklı gözlerle Drake'e bakmayı sürdürdüm.
Drake gözlerini yerden ayırmadan cevap verdi.
"Daniella, ben.. Ben bunu nasıl anlatacağımı bilemiyorum.. Evet, bazı şüphelerim vardı elbette. Ama ihtimal vermiyordum buna. Daha doğrusu inanmak istemiyordum."
Gözlerime baktı ve gülümsemeye başladı.
"Ama artık eminim. Sen O'sun."
Neler oluyordu? Tanrım, beni çıldırtmaya çalışıyor olmalıydı.
"Ben kimim? Drake, demin öp-... Yani demin şey olduğunda mumlar alev alev yandı, enerjim vücudumdan çekiliyor gibi hissettim bir anda. Ve ardından tam tersi bir şekil-"
"Sen beni öperken gözlerini mi açtın?"
Bir an peçeli kadının olduğu yere baktım. Ancak orada değildi, kaşla göz arasında gitmişti.
Drake alaycı bir ifadeyle suratıma bakıyordu. Kendimi patlamaya hazır bir bomba gibi hissediyordum. Olan bunca tuhaflık arasından düşündüğü tek şey bu muydu yani? Şaka yapıyor olmalıydı.
"Sen şaka mı yapıyor-"
"Daniella, dur. Sana her şeyi anlatacağım. Ama önce al bunu."
Yaslandığı masadan doğruldu ve arkasında duran kitabı bana verdi. Kitap çok kalın ve çok ağırdı.
"Nedir bu?"
"Bunu büyükbabamın kütüphanesinden gizlice almıştım. Yani, onu kaybetmeden önce.. Bunun gibi düzinelerce kitap vardı kütüphanesinde. Farklı bir dilde yazıyor, biliyorum belki anlayamayacaksın. Ancak bu kitabı kaybetmemen çok önemli. Çok kadim ve eski bir kitap bu, dünya üzerinde bu kitabın bir eşi daha yok."
Kitabı bir elime alarak diğer elimle sayfaları üstün körü çevirmeye başladım.
"Ama kitabın sayfaları harap olmuş, yazılar ve resimler de silinmeye yüz tutmuş Drake. Bu kitapla ne yapabilirim ki?"
Kitabın açtığım sayfasında değişik semboller ve ne olduğunu anlayamadığım resimler vardı.
"Sen yapmayacaksın. Bu kitabı kahine götüreceksin. O sana sorularının cevabını verecek."
"Az önce 'kahin' mi dedin?"
"Evet, bak.. Çok zamanımız yok Daniella. Bir an önce gitmelisin ve kahini bulmalısın. Benden önce onunla konuşmalısın. Eğer kehaneti doğru çıkarsa, yani O gerçekten sensen.. Uzun lafın kısası, sana söyleyeceğim adrese git ve kitabı ona ver. O sana bilmen gereken her şeyi söyleyecektir. Ama acele etmelisin Daniella, anlıyor musun? Bu çok önemli."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buz Alevi Ruhu (TAMAMLANDI)
FantasyAramızdaki görünmez duvarları hep hissetmiş, ancak onları yıkmak için çaba da sarf etmemiştim. Belki de böylesi işime geliyordu. Belki de onun bilinmezliği sıradan hayatıma bir heyecan katıyor, bu sırrı çözersem her şeyin normalleşeceğinden korkarak...