on dört

17.3K 273 58
                                    

"Do iki üç dört.

Re iki üç dört.

Si iki üç dört.

Do iki üç dört.

Mi iki üç dört.

Re iki üç dört.

La iki üç dört."

Erdeniz'in gösterdiği çalışmayı eksiksiz yapmanın verdiği gurur ile parmaklarını piyanonun tuşlarından çekip duruşumu düzelterek omuzlarımı havaya kaldırdım. Çenem bir piyanist edasıyla havaya kalkmış, küçümseyici bakışlarla Erdeniz'e bakıyordum. Yapamayacağımı düşünmüştü fakat her zamanki gibi yanılmıştı.

Bu gidişle çok yanılacaktı.

Dudaklarına alay edermişçesine bir gülümseme yerleştirdi.

"Çalışmayı eksiksiz çalman seni mükemmel yapmıyor Talia, duruşun yanlış. Tuşlara uzanırken gövden hareket edebilir ama sen hareket edemezsin. Parmaklarının beşi de tuşların üzerinde durmalı, senin baş parmağın tuşa bile değmiyor."saydığı eksiklerimle dudaklarımın arasından bıkkın bir nefes verdim. Bu adam gün geçtikçe daha da sinirlerimi bozmaya başlıyordu. Yüzünü görmediğim zamanlar evde istediğim kadar sinir krizi geçirip, çığlık atabiliyordum fakat burada, karşısındayken bu mümkün olmuyordu.

Kendini tut.

Kendini tut.

Kendini tut.

Kendime bu şekilde telkinlerde bulunup onun oyunlarına kanmamaya çalışıyordum. Her şeyin ucu sabretmekten geçiyordu.

İstiyordum.

Erdeniz'i onu görünce deli gibi çarpan kalbim istiyordu. Onun tek bir cümlesiyle ıslanan kadınlığım tüm hücreleriyle ona sahip olmak istiyordu ve olacaktı. Sabretmemin sebebi de buydu işte. Bana söylediği onca lafı bu yüzden halı altına süpürüyor, şu anlık önemsememeye çalışıyordum. Ona kırılmanın yeri bu an değildi, onunda zamanı gelecekti. Her şeyin bir zamanı vardı zihnimde ve o zamanı deli gibi iple çekiyordum.

Erdeniz'in kalbini ayaklarımın dibine bıraktığı an, işte o an eşsiz bir an olacaktı.

Sadece sabır.

Sabır, Talia.

"Bir dahaki çalışmada dikkat ederim."diyerek ayaklanacağım sırada kolumu tutup beni durdurdu. Kaşlarımı çatıp kısık gözlerle onun yüzüne baktım. Başını iki yana sallayarak sırıttı.

"Bir dahaki çalışmada dikkat etmen için bu çalışmayı öğrettiğim gibi yapacaksın."ona anlamsız bakışlar atarken çenesiyle piyanoyu işaret etti ve kollarını göğsünde birbirine bağlayarak beklemeye başladı. İçimden ona küfürler savururken önüme döndüm ve parmaklarımı piyanoya gösterdiği gibi yerleştirerek çalmaya başladım.

"Do iki üç dört.

Si iki üç-"

"Re."diye mırıldandı. Mavilerimi ona çevirdim, yüzünde bu durumdan eğlenir gibi bir ifade vardı."Araya girme, dikkatimi dağıtıyorsun."

"Yanlış notaya basıyorsun."dedi sinir bozucu bir şekilde. Oflayarak önüme döndüm ve baştan çalmaya başladım. Notaları eksiksiz bir şekilde üç kez tekrarlarken Erdeniz sürekli araya giriyor, saçma sapan bahanelerle beni durdurup dikkatimi dağıtıyordu.

"Bilerek yapıyorsun, değil mi?"diye sordum en sonunda dayanamayarak. Sırıttı. Piyanonun ayak ucuna bıraktığı viski bardağını ellerinin arasına alıp bir yudum aldı. Bilerek yapıyordu. Aklı sıra bu şekilde benden kurtulacağını düşünüyordu fakat ben onun basit oyunlarına kanacak bir kadın değildim. Ben Talia Soylu'ydum. Ben isterdim, o olurdu. Bunu Erdeniz'in o güzel kafasının içerisine yerleştirmem gerekiyordu.

Hedonist +18| texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin