on dokuz

18.9K 342 36
                                    

erdeniz: bugün derse gelmeyeceğini ne zaman söylemeyi düşünüyordun?

talia: söylemeye vaktim yoktu

erdeniz: talia

erdeniz: seni bilmiyormuşum gibi konuşma benimle

erdeniz: yine ne dönüyor o kafanın içinde?

talia: erdeniz, şu an cidden sana ayırabilecek vaktim yok

erdeniz: devam et oyunlarına

erdeniz: bu sefer sana eşlik etmeyeceğim anladın mı?

talia: sikik oyunlardan birini oynamıyorum anlamıyor musun?

talia: yetişmem gereken bir yer var ve stresliyim

talia: başka bir gün tamam mı?

talia: bugün değil

talia: cidden değil

erdeniz yazıyor...

erdeniz çevrimiçi

erdeniz yazıyor...

erdeniz: neredesin sen?

talia: arabadayım

erdeniz: yetişmen gereken yer neresi?

talia: kliniğe gitmem gerek

talia: ama lanet olası trafik kilit olmuş durumda

talia: sinirden delirmek üzereyim

erdeniz: konum at

erdeniz: trafiğin kilit olmadığı bir yer bakacağım

talia: şöförüm bakıyor

talia: her yer kilit

erdeniz: atsana

erdeniz: bir de ben bakayım

talia: *konum*

talia: bulabileceğini sanmıyorum köprüde tıkandık zaten

görüldü

-

Telefonu bacaklarımın üzerine bırakarak gerginlikle saçlarımı geriye doğru ittim. Annem arayıp babannemin rahatsızlandığını ve doktorun babannemi tekrar kliniğe yatırdığını öğrenince deliye dönmüştüm. Babannem klinikle mahvolmuştu, orası ona göre bir yer değildi. Babannem bizimle mutluydu, bizimle kalmalıydı. Bir an önce ona yetişip doktoruyla konuşmam gerekiyordu. Her ne kadar babam ve annem konuştuklarını söyleseler de ben bizzat görüşmeden kimsenin sözüne bakmayacaktım.

Babannemi o klinikte bırakmayacaktım.

Bakışlarımı ön tarafa çevirip önümüzdeki arabalara baktım. Saatlerdir on metre bile ilerleyememiştik, olduğumuz yerde sayıyorduk. Öfkeyle alt dudağımı kemirmeye başladım.

Kalbimde büyük bir korku vardı. Babannemi o klinikte kaybetme korkusu. Onun oradaki üzgün, bitkin hallerini düşündükçe ona orada bir şey olacakmış gibi hissediyordum. Bizim yanımızda çok mutluydu, eğleniyordu, gülüyordu, bizimle sohbet ediyordu. Bir anda kötüleşmiş olması normal değildi. Dedem gibi onu da kaybetmek istemiyordum.

"Hasan bey, kornaya basar mısınız?"diye konuştum. Başını sallayarak kornaya birkaç kez bastı fakat trafik kilit olduğu için hâlâ bir ilerleme yoktu. Dudaklarımın arasından büyükçe bir nefes verdim. Az önce dizlerimin üzerine bıraktığım telefonu ellerimin arasına alarak kontrol etme ihtiyacı duydum. Erdeniz bakacağını söylemişti fakat ondan ne bir mesaj, ne de bir arama vardı.

Hedonist +18| texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin