BÖLÜM: 12

74 55 7
                                        

İstemsizce bağırdım "Baha" hızla yerimden kalktım ve abime doğru koşmaya başladım. Daniş'de hemen yanımdaydı. Abimin yanına gider gitmez kolunu tutum "Yaşıyor mu? -bana cevap vermedi- Abi yaşıyor mu?" dedim. Tabi ben abimle koşarken Daniş önden gitmişti. Abim sertçe bana baktı ve bağırarak "Bilmiyorum." dedi ve Daniş'in ardından koştu.

Nefesim kesildi olduğum yerde kaldım. Sonrasında derin bir nefes alıp koştum. Ejderlerin savaştırıldığı odanın tam önüne geldim içeri girerken adımlarım oldukça yavaşlamıştı. Daniş yerde yatan Baha ile ilgileniyordu ağlayarak "Çok ilaç lazım her yerinde ufaklı büyüklü yaralar var nefes almakta zorlanıyor. Ardil hızlı ol çabuk! " dedi.

bakamazdım olduğum yerde arkamaönüp yere çöktüm ve ağlamaya başladım. Karşıma baktığımda bana doğru koşan ekbi gördüm. Önde ablam vardı. Ablama baktım ve "Yaşayacak değil mi? " dedim. Ablam arkaya baktı gözleri doluydu ama başıyla beni onayladı. Yanıma oturdu ve bana sarıldı sonrada öylece durdu bende öylece duruyordum.

Tek bir sesle dünyam başıma yıkıldı. Daniş "Hayır, hayır olmaz olmaz daha bebek bir ejdersin sen kızım. Bahaaaa -öyle bir bağırmıştı yer ve gök titremişti- " ne demek ya o. öyle cümlemi olur Baha ölmez ki. Yok yok imkansız. Ben bunu kaldıramazdım. Ayağa kalktım ; yavaş, korkak, titrek adımlarda yürüdüm. Baha'nın yanına ilerledim. Elimle başını sevdim hiç hareket etmedi ağlayarak baktım.

İnsan ne kalbi olmadan nasıl yaşardı ki ya da yaşar mıydı? Ben nasıl yaşayacaktım, yaşasam ne manası kalacaktı; yolunu, yoldaşını kaybetmiş bir yolcu ne yapardı ki. canım yanıyordu sadece canım yanıyordu kalbim titriyordu mesela keşke bu haberi duymasaydım, bende onla ölseydim. Benim ani davranışlarım yüzünden başına bunlar gelmişti. Ben safi zarardım. Özür dileyerek Bahanın tam gövdesine kafamı koydum. Ağlayarak özür dilemeye devam ettim. Ne kadar ağlarsam ağlayayım bir manası yoktu ama ben yine de ağlamaya devam ediyordum.

Omzuma dokunulması ile o tarafa doğru döndüm, Daniş yumuşak bir tavırla bana bakıyordu " Lütfen, kalk dinlen elimizden geleni yaptık." laflarına devam etmesine yüreğim razı gelmedi bağırarak " Burada bulunmak istemiyorsan, gidebilirsin. Sen ve hepiniz." dedim. İstemsizce ayağa kalktım. Şaşırmış tavırla baktıklarını fark edince "Çıkın dışarı. Çık! " dedim.

Kendimi tam geri çekerken, Daniş sakin bir tavırla "Tamam, hepiniz çıkın dışarı biz geleceğiz." dedi. Ablam ve diğerleri dışarı yöneldi ama abim Daniş'e sert bir tavırla baktı ve Daniş'te anlayışlı ve bir yandan da istemeyen bir tavırla dışarı çıktı. Bu seferde aynı sakinlikle içeri ablam girdi.

Bende olduğum yere çöktüm Baha'nın boynuna sarılıp ağlamaya devam ettim. Ablam yanıma oturdu ve saçımı okşamaya başladı bir yandan da "Mayda biliyorum zor, insan kendini nereye koysa bilemiyor ama insan kabul etmeli, yaşamaya devam etmeli. Hadi kalk ayağa içeri gidelim. Biraz dinlemek iyi gelir." dedi.

İçimde yanan bir ateş vardı ve ablam halen bana gereksiz gereksiz laflar söylüyordu. Üzüntüm ile öfkem yarışıyordu, ve şaşırılmaz sonuç öfkem kazandı. Ayağa kalktım sakin adımlarla ablamın yanına ilerledim. Tam konuşuyordum ki abim kolumdan tuttu " Canım yorgunsun, yorgunuz. Daha fazla böyle durma Baha'ya veda et gidelim." dedi. Başımı hayır manasında salladım ama abimde halen aynı net duruş vardı. Galiba veda vakti gelmişti.

Yere eğildim, Bahanın tam kalbine doğru kafamı koydum. Titreyen bir ses tonu ile " Sen ateşlerin ejderisin, şimdi beni ateşlere bırakmak hak mı? (nefesimi istemsizce tutum bir ses duyuyordum ya deliriyordum ya da Daniş'in işe yaramayacağını bile bile yaptığı iğne işe yarıyordu.) Bahaaaaa." dedim.

Olabildiğince sakin oldum ve biraz daha dikkatli dinlemeye başladım. Doğru duymuştum, kalbi atıyordu. En yüksek ne kadar sesim çıkıyorsa o sesle "Daniş !!! koş" dedim. Abim bana baktı ve "Mayda ben buradayım, saki ol ne oldu?" dedi. Tahminimce benim üzüntüden saçmaladığımı düşünüyordu.

Ejder YoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin