Bölüm: 11

86 60 19
                                        

-Mayda-

Yaklaşık olarak aradan  50 günden fazla geçmişti, artık ne gücüm nede takatim kalmıştı. Benden ve Baha'dan bu kadar çabuk vazgeçmiş olmaları çok canımı sıkıyordu. Baha ne haldeydi ondanda haberdar değildim. Artık bir şekilde buradan çıkmalıydım.

Buradan kurtulmak için  elimde bir çok sebep vardı, canımın acısını tamamen geçmiştim, fiziksel yaralar kabuk bağlardı ama şuan Baha'dan ve Dikenyum'dan uzak kalmak beni daha çok ruhsal olarak yaralıyordu. 

Belki de artık tamamen beni unutmuşlardı. Kafam oldukça karışıktı, buradan kurtulmam artık git gitgide imkansızlaşıyordu. Baha ne haldeydi acaba onunda benim gibi olması canımı daha çok yakıyordu.

-Daniş-

Sabahın erken saatlerinde kalktım hızlıca üzerime kıyafetlerimi hızlıca giyip dışarı çıktım, kahvaltı yapmak için yemek odasına doğru ilerledim. Odaya gittiğimde bana hazırlanmış sofraya oturdum, güzelce yemek yedikten sonra Dikenyum'a doğru yola çıkmak için işlerimi hızlandırdım. Benle birlikte Ayındıra'dan da Temur gelecekti. Bu gün büyük savaşın günüydü. Mayda'ya kalkan eli kırmaya, sıkılan kurşunu alıp onlara sıkacaktım. 

Bu iki ay boyunca çok az Dikenyum'a gitmiştim, sadece savaş hazırlığı toplantılarına katılıyordum bu toplantılara Temur'da geliyordu. Zaten oraya nasıl gidebilirdim ki koridorda yürürken onun sesini duyuyor insan, dışarı çıkıyorsun hava almak için dışarısı narin çiçek kokuyor tıpkı onun gibi. Orada deliriyorum ben aklımı kaybediyorum.

Bir anda düşüncelerimden koptum. Hızlıca yemeğimi  yiyip Cudi'nin yanına gittim.  Benim şuan yönettiğim krallıkta herkes bilgin, şifacı ve ya savaşçı bu sebepten dolayı da diğer yerlerde olduğu kadar sorun çıkmıyor. Bende rahat rahat işlerime bakı kafa dağıtabiliyorum. 

Aklım aynı zamanda Baha'daydı o neredeydi, her hafta Ejderyum'a gidip, oraya Baha'yı bulmak için görevlendirdiğim askerle konuşuyordum ama kimseden ses soluk gelmiyordu. Onunda öldürülmüş olması çok olasıydı. Keşke en azından Baha'yı bulabilseydim yada kurtarabilseydim. Mayda' nın emaneti olurdu bana.

Dikenyum sarayının önüne gelince durdum bir nefes aldım inanılmazdı, ruhum Mayda'yı hissetmiştim, gözümden bir damla yaş aktı hızlıca silip devam ettim. Saraya son gelişim Vera ve Barlas'ın düğünü için olmuştu. Benden, Ardil' den, Akel'den izin almadan yapmadılar. 

Düğün büyük ve ihtişamlı olmamıştı, sade ve sadece 10 kişinin katıldığı yemek odasında yapılan bir düğün olmuştu ne yalan söyleyeyim. Barlas'a deli gibi ısrar ettim büyük bir düğün yapın, soyunuza ve işinize yaraşır olsun. Ama beni dinlemedi hep aynı şeyi söyledi "Biz sadece tamamen bütünleşmek için evleniyoruz. Mayda'nın yanı minik kız kardeşimin olmadığı bir yerde onun sevdiği tarzda büyük bir düğün yapacak değilim." 

Ben bunları düşüne düşüne yürürken toplantı odasına varmıştım. İçeri girdim, herkes oturmuş biraz sonra yapacağımız büyük savaşın detaylarını konuşuyorlardı. Bende boş olan sandalye 'ye oturup konuşmalara katıldım. Fazla büyük bir plan yapılmıştı, bir sonraki planımız ise Zahirasya'yı topraklara katmaktı. Çünkü onlar bu savaşta Ejderyum'u destekliyordu. Son hazırlıkları yapıp savaşçılarımızın yanına doğru ilerlemeye koyulduk.

Kolumu sıkıca biri tuttu, bir baktım ki tutan kişi Temur du yavaşça "Mayda başarısız olursa diye onla yaptığımız anlaşmayı merak etmiyor musun?" dedi. Doğru birde öyle bir mevzu vardı elbette merak ediyordum. Aynı sakinlikle cevapladım "Elbette merak ediyorum." dedim

Hafifçe tebessüm etti ve hemen sonrasında elime bir mektup tutuşturup hızlıcı yoluna devam etti. Mektubu açtım ve okumaya başladım;

Merhaba sevgili Temur,

Ejder YoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin