5.Bölüm

203 17 5
                                    

Kahverengi gözlerindeki şaşkınlık görülmeye değerken, kalbimde garip bir heyecan ortaya çıkmıştı.

“Özür dilerim, timdeki askerler dışarıda olduğu için buranın boş olduğunu düşünmüştüm" diyerek, benim konuşmama dahi müsaade etmeden hızla kapıyı kapatarak çıktı. Ben ise hâlâ eğilmiş bir vaziyette postallarımın ipini sıkıca tutarken, saçlarımın arasından giden adamın ardından öylece bakakalmıştım..

Bu hissettiğim şeyde neyin nesiydi !..
Ah Lidan hemen toparlan !..

Kafamı hızla sağa sola sallayarak kendime geldiğimde, bu defa derin bir nefes alarak hızla işime odaklandım. Önce  postallarımın ipini sıkıca bağlamış hemen ardından da saçlarımı ensemde toplayarak hızla yanımdaki çantaya doğru uzandım. Çantanın içinden küçük bir ayna ve boyaları çıkartarak yüzüme dikkatli bir şekilde savaş boyalarını sürmeye başladım. Görevdeyken her ne kadar yüzümüzdeki maskeyi çıkarmıyor olsak da ne olur ne olmaz diye, kimliklerimizi riske atmamak adına yüzümüzü boyalarla tanınmaz bir hâle getiriyorduk.

Yüzümü hallettikten sonra bu defa oturduğum yerden kalktım. Önce kulaklıklarımı takmış, silahımı belime hançerimi ise postalımın içine doğru güzelce saklamıştım. En son olarak kar maskemi de taktığımda artık hazırdım. Spor çantamıda yanıma alarak odadan hızla çıktım. Koridordaki yönlendirme işaretlerini takip ederek sert adımlarla toplantı odasına doğru hızlı adımlarla ilerledim. 

Görev esnasında hedefime sessizce yaklaştığım için timdekiler ve düşmanlarım  genelde bana; ‘hayalet’ derdi. Oysa günlük hayatımda attığım adımların çıkardığı sesler, yürüdüğüm yolda insanların dönüp bana bir daha bakmalarını sağlardı. Attığım bu güçlü adımlar Ahmet amcama göre ise; 'güçlü kadın’ mesajını veriyordu..

Koridorda hızla ilerlerken beni birden  durduran şey, yanımdaki pencereden gördüğüm bedendi. Dışarıdaki bahçede sırtı pencereye dönük, yanına indirdiği elinde ise sigarası vardı. Kaşlarımı merakla çatıp onu izlerken o ise
sigarasından bir nefes daha alıp dumanını dışarıya doğru üfledi. Ardından yanındaki çöp kutusunun küllüğüne sigarayı bastırarak söndürürken, sanki izlenildiğini hissetmiş gibi hemen arkasına dönmüş ve bakışları anında beni bulmuştu.

Gözleri..Gözleri sanki aramızdaki o kadar mesafeye rağmen şaşkınlık ve öfkeyle harmanlanmış bir duyguyla bana bakıyordu.

Daha fazla orada oyalanmak istemedim ve adımlarımı hızlı bir şekilde toplantı odasına doğru çevirdim. Odanın önüne geldiğimde ise derin bir nefes alıp kapıyı hızla tıklatarak içeriye doğru girdim.

Girmemle birlikte Ataman da hemen söze girdi. “Dora’da geldiğine göre toplantıya geçebilirizdedi. Ben hızla spor çantamı kenara bırakıp bana ayrılan yere geçip otururken, dikkatimi çeken şey odada bir yabancının oluşuydu.

Süleyman amcaya sorgu dolu bakışlarımı çevirdiğimde ise neyi merak ettiğimi anlamış gibi hemen konuşmaya başladı. “Tanıştırayım Dora, Binbaşı Tuğrul. Kendisi daha önceki dönemlerde Kaos timine oldukça fazla yardımlarda bulunmuştu şimdi ise sizlere yardım etmek için burada.” Dediğinde hemen selam verdim.

"Merhaba komutanım ben Dora. Kaos timinin operasyon yöneticisi ve lideriyim..”

Karşımda oturan adam da aynı içtenlikle karşılık verdi. “Merhaba Dora. Adını çok duydum herkes senden ‘hayalet’ diye bahsediyor. Sonunda büyük başarılarla kendisinden bahsettiren Dora ile tanışmak bana da nasip oldu.” Dediğinde, hafif bir tebessümle karşılık verdim.

KAOS 'Lidan'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin