11.Bölüm

78 10 24
                                    

Lidan

Ah kahretsin! Bu ağrı da neydi böyle? Başımda hissettiğim ağrıyla bilincim yavas yavaş gelmeye başladı. Gözümü açmadım fakat aldığım kokudan dolayı bir hastane odasında olduğumu fark etmiştim. Evet, en son bir üsteğmen tarafından bayıltılmıştım. Aptal adam bir türlü konuşmama izin vermedi. Eğer beni dinleme tenezzülünde bulunsaydı, of!

"Aç gözlerini aç" dalga dolu sesi duyunca bir an da gözlerimi açtım. Bu kızı öldürecektim ben. Tüm bu yaşananların temelinde olan pislik, Azra!

"Seni öldüreceğim" bana üstten bir bakış atıp kahkahayı bastı.

"Ya Lidan inan bana uzun süredir bu denli eğlenmemiştim." Hâlâ gülüyordu. Kahkahalarından fırsat buldukça da konuşmaya devam etti.

"Düşünsene görevden yeni dönüyorsun inanılmaz bir yorgunluk var üzerinde sonra postan geliyor evinize hırsız girmeye çalışmış fakat hırsızı Görkem üsteğmenim yakalamış bayıltmış.Hırsız uzun süre kendine gelmediği için hastaneye getirmişler diyor hastaneye geliyorum bir bakıyorum iki seksen yatakta yatıyorsun ağzından salyalar akıyor ellerin kelepçeli."

Bir insan nasıl bu kadar pisliiiik, acımasıııız olabiliyordu. Bir saniye bir saniye kelepçe mi dedi o?. Yatakta doğrulmaya çalıştım fakat her iki kolumda kelepçeli olduğu için kalkamadım.

"Çabuk şunları çıkart Azra! Hem ne bu kahkaha ben gülünecek bir şey bulamıyorum niyeyse. Ayrıca tüm bunların sorumlusu sensin biliyorsun değil mi? Niye yanlış anahtarı veriyorsun bana?"
Yakında gözlerimden ateş çıkacaktı ve o ateşle de Azrayı yakacaktım.

"Ben sana yanlış anahtarı vermedim Ankara dönüşünde kapımın kilidini tekrar değiştirdim nereden bilebilirdim senin dan diye geleceğini. Hadi kapıyı açamadın niye Süleyman Amcayı aramıyorsun?" bu acıdan bakılınca da o haklı gözüküyordu. Hayır kesinlikle ben haklıydım.

Allahım düşünemiyorum eğer şu an özel bir hastanede değilsem ,ki öyle olmadığını biliyorum, çalışacağım hastaneye baygın ve hırsız şüphelisi olarak getirildim. Gözlerimi kapatıp kafamı yastığa iyiden gömdüm şu an halimi düşünmek istemiyordum gözlerimi tekrar açınca burada olmamayı diliyordum fakat telefondan gelen flaş sesiyle gözlerimi açtım. Hayır hayır hayır!

"Sakın düşündüğüm şeyi yapmış olma!"

"Bu eğlenceden kimsenin mahrum kalmasını istemedim." Gülerek hem benimle konuşuyor hem de telefondan yazışıyordu kiminle veya kimlerle konuştuğunu tahmin etmek hiçte zor değil. Artık yazılanlar ne kadar komikse âdeta kahkahaları kulaklarımı sağır etti.

Ah üsteğmen, Ah! Benim adımda Lidan ise bu yaptığın karşılıksız kalmayacak emin ol.

Sinirimi yatıştırmak için derin derin nefesler alıp verdim. İşe yaradı mı? Tabiki de hayır! Çünkü en yakın arkadaşım bulunduğum iğrenç durum karşısında kahkahalarını sunmaktan hiç çekinmiyordu. Dişlerimin arasında tıslayarak "Azra çıkart şu kelepçeleri!" dedim.

"Ay Lidan çatlayacağım gülmekten kızım!" konuşarak kapıya doğru ilerledi. "Mert!" diye hafif sert bir tonda seslendi. Sanırım bu Mert postasıydı.

"Mert Sezer; Aydın. Emret Komutanım!" diye tekmil verdi.

"Rahat asker! Kelepçelerin anahtarlarını ver." Sağ elini uzatarak anahtarları istedi.

Mert bana dönüp kısa bir bakış attı daha sonra tekrar Azraya bakarak

"Şey komutanım emin misiniz? Sizi yiyecek gibi bakıyor. Kelepçeleri çözmek pek iyi bir fikir değil sanki." dedi posta.

KAOS 'Lidan'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin