aykiricicek: biliyorum sana yazmamam gerekiyordu
12:43demranside: biliyor musun bana iyi geldiğini öğrendim
12:43aykiricicek: daha yazacaklarımı yazamadan senin cevap vermene şaşırdım
12:43aykiricicek: bana bak
12:43aykiricicek: mesaj kutumda mesaj atıyım diye mi duruyorsun yoksa
12:43demranside: ne biliyorsun mesaj kutunda beklediğimi
12:43aykiricicek: ah deme ya
12:44demranside: sen yazmadan ben yazacaktım sana aslında
12:44aykiricicek: ooo beyimiz cesareti toplamış üzerine
12:44demranside: bana bak
12:44aykiricicek: he baktım ne oldu
12:44demranside: sen harbi delisin ya
12:44aykiricicek: herkes öyle der
12:44aykiricicek: bir gün bu yüzden hastaneye yatarsam beni bekleme
12:44demranside: seni kaçırırım hastaneden bir şey olmaz
12:44aykiricicek: ah ne romantik
12:45demranside: lsldkdkdkfkfk
12:45demranside: romantik bir adam olmaya çalışmıyordum
12:45aykiricicek: yapma ya
12:45aykiricicek: başka bir beyaz atlı prens mi bulsam kendime acaba
12:45demranside: ooo hanımefendimiz delirmiş ya
12:45demranside: benden başka birini beyaz atlı prensi olarak kabul edebileceğini sanıyor
12:45(...)
3 ay sonra
aykiricicek: ah acaba başka polis beyler beni sever mi
12:45demranside: seni tutuklarsam görürsün gününü sever mi sevmez mi
12:45aykiricicek: ya ya ne demezsin
12:45aykiricicek: dur bir dakika zil çaldı geliyom
12:46demranside: kelepçe bileğine takıldığında gelebilecek misin acaba
12:46aykiricicek: ne demek istiyorsun
12:46aykiricicek: kapıyı açmamalımıyım
12:46demranside: aç kapıyı hadi aç
12:46demranside: buraya getirecekler seni
12:47aykiricicek: nereye
12:47demranside: karakola
12:47görüldü...
Demran'ın ağzından*
Elimdeki telefonu cebime attım ve kapıdan girenleri karşılamak için kapının önüne gittim. Küçük hanımla uzun zamandır tanışıyorduk ama konuşması cidden güzeldi. Keyfimi yerine getiriyordu.
Sonunda iki polisle konuşa konuşa içeriye girdiğinde dudaklarımı birbirine bastırdım. Anlaşılan gelene kadar konuşarak yanlarında olan polisleri baymıştı.
"Ah, Demran!" İşaret parmağını kaldırıp bana uzattı daha sonra el sallayıp bana gülümsedi. Başımı iki yana sallayıp polislere getirin işareti yaptım. Kollarından tuttup önüme kadar getirdiler.
İzlim gülümseyip yine el salladı bana. Kelepçeyi göstermeye çalışıyordu ve ben kelepçeyi görüyordum. Onu bileklerinden çıkartmayacaktım.
"Hadi ama aç şu kelepçeleri. Acıtıyorlar!" Başımı iki yana sallayıp yaslandığım yerde öne doğru eğildim. Benim eğilmemle o da kendini geriye doğru eğdi.
"Anonim olarak bana yazarken hiç mi seni araştıracağımı düşünmedin?"
"Bu yasa dışı bir kere!" Diye kendi yerinde tepindiğinde başımı iki yana salladım. "Seni ihbar ettim. Böyle yapmam da mı yasa dışı?" Başını aşağı yukarı salladı.
"Atın bunu nezaret haneye."
"Bunu yapamazsın bir kere. Hani sevgiliydik, yalancı!" Aniden bağırışı ile ona dönmüş ve ağzını kapatmıştım.
"Dememiş miydim ama! Paramı istiyorum lan Salih!"
"Ulan Berk!" Berk ve Salih'i öldürecektim. Yemin ederim öldürecektim. Manyaktı bunlar! Manyak.
Ağzını kapattığım İzlim'e eğdim başımı. Öyle güzel bakıyordu ki bir an toprak zeminde uzanıyor ve gökyüzünü izliyorum sandım.
"Yemin ederim sen delisin." Diye fısıldadım. Gözlerini açıp kapattığında beni onayladı. Ağzına kapattığım elimi çektim ve gülümseyen dudakları dikkatimi dağıldı.
"Sevgilim, kelepçelerimi çözecek misin artık?" Masumca sorduğu soruyla arkasındaki polisten kelepçenin anahtarını istedim. Verdi ve arkasını dönüp gitti.
"Bir daha sakın öyle bağırma." Başını iki yana salladı.
"O zaman beni neden böyle alıp buraya getirmeleri hakkında emir verdiğini söyler misin?"
"Sadece ailenin başının belaya girmiş olduğunu düşünsün istedim." Bana doğru yaklaştığında omzuma ağır bir yumruk indirdi.
"Babamla tanışmak istediğini söyleseydin ben seni daha uygun bir şekilde evimde ağırlar babamla tanıştırırdım." Bağırışıyla yine elimi ağzına kapatmak zorunda kaldığımda gözlerini irice açtı.
"Nişana beni çağırmazsanız bozuşuruz!" Berk'in bağırışıyla sinirle ona doğru ilerledim. Elimde kalacaktı, ya şimdi ya hiç.
"Seni de kuzenime ayarlayayım Asaf Bey." İzlim de elimde kalacaktı. Gerçekten bu ikisini de aynı yerde yan yana getirmek yanlıştı. Hem de çok yanlış.
"Güzel mi?"
"Afet. Afet!"
"Beni siz sinir edin diye mi sizi arkadaş etme derdinde yarabbim." İzlim'e baktım. Omuz silkip bana gülümsedi.
"Sanırım artık anonim değilim ve yine sanırım ki artık gerçekten tanışma vakti?" Ona başımı salladım. Elimle ileride ki odanın kapısını gösterdiğimde oraya baktı. Bir daha dönüp bana bakma gereği duymadığında yavaş adımlarına yetişmek adına Berk'e sinirli bir bakış atarak geri geri yürüdüm.
Berk korkmuşa benzemiyordu ama bu hallerimden en çok o keyif alıyordu.
Sonunda İzlim'le o kaos ortamından sakin bir yere geçtiğimizde bana dönmedi bir süre, sırtını izledim.
"Korkuyor musun?" Bana dönmeden soruma cevap verdi.
"Biraz." Sonunda cesaretini toplayıp bana döndü. Gözleri utangaç bakıyordu.
Çekimserdi karşımdayken ama telefondan bu çekimserliği yok oluyordu.
"Baştan başlayalım en iyisi. Tekrardan tanışalım." Elimi uzattım ve gülümseyerek konuştum. Onu rahatlatmaya çalışıyordum. "Ben Demran. Buralarda genelde komiserim derler." O da gülümsedi. İçten bir gülümsemeydi bu.
"Ben de İzlim. O karşılaştığımız kafe de bana kasa derler, binada da deli. Sen hangisini daha çok sevdiysen onu kullanabilirsin."
"Sevgili lakabını çok sevdim. O olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tatil/texting
Randomnesterizleri: en son bir tatil yapayım dedim 04:55 nesterizleri: tatil yaparken aklıma girdin 04:55 nesterizleri: sonra dedim ben bu çocuğa aklımın içindekileri yazayım 04:55 📍17.01.2023