İzlim'in ağzından*
"Ne demek oradan hemen kaçtım!?" Karşımda elleri belinde duran kuzenime baktım. Ben kasa da iş yaparken o kasanın önünü sürekli kapatıp bana sorular doğrultuyordu. Ben de ona her zaman ki gibi sıkkınca cevaplar veriyordum.
"Kaçmak zorundaydım o an." Kasanın üstünden ona doğru eğilip fısıldadım. "Sen hiç böyle bir çıkma teklifi aldın mı sevgililerinden?"
"Almadım ama sen de adamı sevdiğin halde 'evet komiserim' diyememişsin." Başımı iki yana sallayıp geri çekildim. Ona da geri çekilmesi için hareket yaptığımda sıradaki müşteriye ne istediğini sordum.
Sıradaki müşteriden sonra gelen müşterinin siparişini alacakken önüne geçen kuzenim yüzünden masanın üzerinde eğilip ona vurdum kenara çekilmesi adına. O kenara oflaya puflaya kenara çekildiğinde sırada olan kişi gözlerimin irice açılmasına neden oldu. O telefonuyla ilgeniyorken kuzenime yandan bir bakış atıp kaçma derdine düştüm.
Kasaya başka birini gönderdim ben de onun işiyle ilgilenmeye başladım. Bir yandan da yüzümü kapatma derdine düşmüştüm. İki gündür beni görmemesi için ondan kaçıyordum. Onu sevmediğimi düşünecekti bu gidişle.
Kuzenim yine benimle uğraşmak adına önüme doğru geldiğinde onun kolundan çekiştirip hala kasanın önünde duran Demran'ın beni görmemesi için önümü kapattım.
"Bu komiser mi? Kızım sen de ki bu şans, maşallah yani!"
"Ya Alya susar mısın lütfen!?" Önümdeki işle ilgileniyormuş gibi yaptığımdan başka bir yere bakmıyordum.
"Şşttt buraya doğru geliyor." Gözlerimi şaşkınlık ve endişeyle açtığımda istemsizce kalkan başım onun gözleriyle gözlerimi birbirine tutundurdu.
"Hala burada çalışıyorsun ama iki gündür göremedim seni. İyi misin? Neden yoktun iki gündür burada?"
"Neden soruyorsun?" İstemsizce ağzımdan çıkanlar yüzünden etrafıma baktım. Biraz ona doğru eğilmeye çalıştım ve bunu becerdim.
"Patron seninle konuştuğumu kaynaştırdığımı görürse paramdan keser. O yüzden git ve bir masaya otur. Kahven birazdan hazır olur." Başını iki yana salladığında içten gülümsedi. O da bana doğru eğilip kollarını masaya koydu.
"İçecek bir şeyler sipariş etmedim ve inanırmısın inanmaz mısın bilemem ama buranın patronu Berk'in abisi."
"E bu sefer torpille çalıştığımı düşünürler. Hadi defol tamam akşam konuşuruz binanın önünde." Onu ittirmeye çalıştığımda bir milim dahi kıpırdamadı. Çünkü biliyordu ondan kaçacağımı. Koskoca komiser benimle uğraşıyordu iyi mi?
"Yalancı, yalancı sana kimse inanmaz." Şarkı gibi mırıldandıkları ile geri çekildim. Derin bir nefes alarak etrafıma baktım. Alya nereye gitmişti!? Beni bu durumdan kurtarması gerekmiyor muydu?
"Kuzenin Berk'in yanında." Kaşlarımı derinden çatıp ona baktım. "Bir nevi sen ona kuzenini ayarlayabileceğini söyledikten sonra delirdi. Kızı her yerde arayıp buldu ve buraya geldiğini öğrendi dün. Ve dünden beri burada." Bu sefer şaşkınlıkla açılan gözlerimle ona baktım.
"Sen neden bu kadar tatlısın ki?"
"Bir komiser nasıl bu kadar yumuşak kalpli ki?"
"Ne? Sert mi olmamı isterdin?" Ona başımı istemsizce onaylar gibi salladım. Ne konuştuğumuzu dahi o an idrak edemiyordum. Beynimin içinde sadece 'kuzenin Berk'in yanında' cümlesi dolanıyordu.
Gerçekten Berk'in bu kadar aceleci olduğunu bile bilmiyordum. Dünden beri buradaysa kesin kuzenimi çoktan tavlamıştı.
"Bir şey sorabilir miyim?" Diye mırıldandım. Demran başını sallayıp bana onay verdi.
"Dün sen bana çıkma teklifi ettin değil mi?" Kaşlarını çatıp bir düşündü. Dün mü? Cidden mi İzlim? İki gün önce olacak. "İki gün önce yani." Bunu dememle direk başını salladı. Gözlerim irileşti, şaşkınlığım dört bir yanımı sardığında ne cevap vereceğimi bilemedim. Ya da huyumdan suyumdan kaynaklandığından hızlıca başka şeyler hakkında konuşmaya başladım.
"İnanırmısın inanmaz mısın bilemem ama daha önce hiç kimseden çıkma teklifi almadım ve bunun çıkma teklifi gibi bir anlamı olduğunu dün öğrendim. Senden kaçmamım sebebi ise utanmam ve sana ne cevap vereceğimi bilememdendi. Yani diyorum ki ilk önce birbirimizi tanısak da sen öyle çıkma teklifi etsen bana yeniden. Olmaz mı? Bence olur. Hem babamla da tanışırsın. Olmadı ben işten çıkarım sen istersen. Yani orada burada gezeriz." Ağzıma bir el kapandığında karşımda duran Demran'a daha sakin baktım.
"Sakin ol, çok konuşup insanları canından bezdirebiliyorsun." Başını iki yana sallayıp burun kemerini sol elinin baş parmağı ve işaret parmağıyla sıktı. Başı ağrımış olmalıydı.
"Olsun en azından böyle seviyorum seni." Elini ağzımdan çekip bana uzun uzun baktı. Sonra dudakları hareketlendiğinde tüm sorularıma yanıt verdi.
"Daha önce sevgilin olmadığını kuzeninden öğrendim. Nasıl davranacağını ya da bir çıkma teklifine nasıl cevap verileceğiyle dahi ilgilenmediğini anladım. Eğer bu çıkma teklifime bir yanıt vermek istiyorsan gözlerinin konuşması dahi yeterliydi benim için ve onlar çoktan karar kıldı." Kaşlarımı çatıp ona doğru eğildim.
"Ne kararı verdiler peki?"
"Evet diyorlar sanki." Dudaklarımı birbirine bastırdım. O da devam etti sorularımı cevaplamaya.
"Tekrar baştan başlamamıza gerek yok. Sadece dün tanıştıktan sonra ettiğim teklifime olumlu bakan gözlerin, sen ve ben varız. Bundan sonra birbirimizi daha iyi tanımak için zamana ihtiyacımız olacak ama o zamanı biz çoktan yarattık. Ben senin hakkında her şeyi öğrendim. Sen de benim hakkımda her şeyi öğrenmek için sorabilirsin."
"Her şeyi mi öğrendin?"
"Senin hakkında olan her şeyi, hiçbir ayrıntıyı kaçırmadan hem de." Gülümsedim. "Senin hakkında her şeyi öğrenebilmem için ne yapmam gerekiyor peki, kime sormam gerekiyor?"
"Cevap verebileceğim her soruyu bana, cevap veremeyeceğim bir kaç soruyu da Berk'e sorabilirsin. Küçüklük arkadaşım neticede, ayrıntısıyla cevaplar o sorularını."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
tatil/texting
Randomnesterizleri: en son bir tatil yapayım dedim 04:55 nesterizleri: tatil yaparken aklıma girdin 04:55 nesterizleri: sonra dedim ben bu çocuğa aklımın içindekileri yazayım 04:55 📍17.01.2023