-23-

181 8 1
                                    

Selam arkadaslar internet geldi ve size yeni bölümü ben yazacağım umarım beğenirsiniz. Bu arada "köpek korkusu" adlı bir kitap daha yapacağız. Ama kitabın geneli bana ait olacak. Okumanızı da tavsiye ediyorum sizi seviyorum :* -D.E.

Kıvanç yanıma kıvranmış öyle güzel duruyordu ki onu uyandırıp hesap sormaya bile kıyamadım. Hem biz sanki daha önce yatmadık mı birlikte? Nesine hesap soracaktım ki.. Babamın geliceğini tahmin edip kendisi gidebilirdi ki zaten.

Onun güzelliği ve masumluğu beni ilk defa böyle derinden etkilemişti. Gözlerimi alamıyordum ki..

Bir anda aklıma öyle kötü şeyler geldi ki. Ben onsuz napardım bu kadar alışmışken.. Katlanırmıydım onsuzluğa.. Ben onu kaybetme duygusunu yaşamıştım..

Cidden hayatınızın berbat olduğunu mu düşünüyorsunuz? 10 dakika boyunca hastane koridorlarında yürüyün sadece... O zaman anlayacaksınız mükkemmel ve berbat kavramları arasında ki farkı.

Bu düşünceler beni ağlattı. Ağlamamı anlamasın diye elimle göz yaşlarımı tuttum ve sildim. Bu düşünceleri kafamdan atmazsam kafamı yerim.

Bir anda öylesine bir tebessüm ettim. Masum sevgilim benim. Hemen üstüne çıktım. Kollarımla kafasını sardım başımı göğsüne gömdüm.

"Boğdun beni" desi kıvanç. "Hala uyumadın mı sen?" Diye sordum. "Sence?" Dedi ve gözünü hafifçe açtı.

Oflayarak kalktım ve yanağından öptüm. "Haber vermeden gelinir mi hic?" Diye sordum. "Demek ki gelinirmiş" diye cevapladı. "Görebiliyorum" dedim göz devirerek.

*****

Sabah olduğunda Kıvanç yanım da yoktu. Yanım da not vardı. Evet gördüğünüz üzere teknolojiyi sevmeyen bir çiftiz. Sürekli mektuplaşıyoruz...

"Ben 1 hafta buralarda değilim işlerim var" yazıyordu. Neden bütün olayların açıklamalarını sonra yapıyordu bu çocuk hiç anlamıyorum!

Telefonu mu açtım ve Kıvanç'a mesaj attım. "Bu huyundan vazgeç beyefendi! Herşeyi sonradan mı öğrenmek zorundayım!" Dedim. Birkaç dakika sonra ":)" cevabını aldım. İnsanı nasıl sinir ediceğini iyi biliyordu.

Evde o kadar sıkıldım ki... Kıvanç'sız buraların tadı yoktu. Bende Elif'i aradım. O gün ki geceden sonra hepsiyle samimi olmuştum.
Valla iyi ki yaz tatili gelmişti. Yoksa daha kötü olabilirdim.

*****

"Elif"

"Efendim canım?"

"Kıvanç bir kaç gün yok buralarda bende sıkıldım evde tek başıma. Beni gezdirsene."

"Oo harika. Bende tam Basketbol sahasının oraya gidiyordum"

"Kaanı görmeye mi?"

"Evet aynen öyle. Neyse acfheg sokağında beni bekle seni almaya geleceğim" dedi ve telefonu kapattı Elif.

Acfheg sokağında Elifle buluştuk ve basketbol sahasına gittik. Sahanın yanında ki banklara oturduk. Elif Kaan'a öyle bir sevgiyle bakıyordu ki... Acaba bende mi böyle bakıyordum Kıvanç'a.

Kaan bir kaç arkadaşı ile tokalaştı ve oyuna başladılar. Bizde Elifle sevgililerimizi anlatıyorduk birbirimize. Elif daha sonra "Kızım baksana. Kaan'ın tam arkasında ki çizgili çocuk sürekli sana bakıyor." Dedi. Cidden öyleydi. Çocuk derin derin bakıyordu bana. Rahatsız olmadım değil.

Ben ona baktıkça sanki yüz bulmuş gibi devam etti. Açık sözlü bir insan olarak ben "yeter artık bakmayı kes" diye bağırdım. Yavaş yavaş yanıma geldi "makas ver kesiyim" dedi ve göz kırptı.

Kendini cool mu sanıyordu? Tek kelimeyle iğrenç.
Ayağa kalktîm ve Elife "ben gidiyorum" dedim. Onun ne dediğini dinlemeden koştum ve gittim. Yılışıklardan nefret ediyordum.

Artık yavaşlamaya başlamıştım ki arkamdan bir ses geldi ve arkamı döndüm. Gene aynî çocuk vardı.

"Ya sabır birde takip ediyor" diye mırıldandım kendi kendime. Sonra önümü döndüm ve yürümeye devam ettim. "Hey!bekle bir dakika" dedi. Ona aldırış bile etmedim. Sonra birden kendimi duvarda buldum. Öylesine sert çarpmıştım ki belim acıyla kıvranıyordu.

"Ne yapıyorsun sen orospu çocuğu rahat bırak beni! Pis yılışık!" diye debelenmeye başladım. Eliyle ağzımı tuttu elini ısırdım. Öylesine sert ısırmıştım ki eli kanamıştı. Acı içinde bağırırken "amacım kötü değildi. Sadece çok güzelsin. Bunu söyleyecektim" dedi. "Bunun için beni duvara atmana gerek yoktu. Ayrıca peşimde dolanmayı kes çünkü benim bir sevgilim var"

Sevgilim var tmm mı hemde 3 aydır .s.s.s

"En azından şansımı deneyecektim" diyerek bana yaklaşmaya başladığında bir ses onu durdurdu. "Senin ağzını öyle bir dağıtacağım ki hiç şansın kalmayacak"

Bu Kıvanç'ın sesiydi. Hani 1 hafta yoktu? Neler dönüyordu?

+++

"Kıvanç sen gitmemişmi-" sözümü kesti ve "şimdi sırası değil" diyerek çocuğa doğru ilerledi.

Çocuğu dövmeye başladı. Ölesiye dövüyordu. Engel olmaya çalışıyordum ama başarısızdım.

"Benim olana kimse el süremez lan!" diye kükredi. Bunu demesine tebessüm ettim ama o görmedi tabii.

Çocuğun ağzı gözü kan içinde kalınca Kıvanç onun yanından ayrıldı ve "bensiz 1 hafta neler yapıyorsun diye bakacaktım. Ama gördün işte. Ben sensiz 1 gün bile kalamıyorum kızım" dedi. "Ne gerek vardı şimdi sen gitmeseydin bunların hiçbiri olmayacaktı" diyerek sitem ettim. Ama bu onun umrunda bile değildi.

Çocuğu yolda görenler hemen geldiler ambulansı aradılar. Acı içinde "biri polise haber versin! Beni öldürene kadar dövecekti!" diye bağırıyordu. Tabii böyle olunca polisi aradılar ve bizim ordan gitmemize de engel oldular.

Bir tane yaşlı amca "oğlum edepli birine benziyorsun. Yakışıklısın da. Hiç yakıştımı şimdi sana " diye söyleniyordu. "Birşey bilmiyorsunuz siz, peki ona genç bir kıza yolun ortasında sarkıntılık yapmak yakışıyormu amca?" diye cevap verdi Kıvanç.

Polis geldi ve olayı birkaç kişiden öğrendi. Çocuk hastaneye gitti bizde karakola.

Karakola vardığımız da çoktan ailelerimize haber verilmişti.

Tüm olayı polislere anlattık ama yine de cezadan kurtulamadık. 10 gün içerde tıkılacaktı Kıvanç.

Tabi bende çocuktan şikayetçi oldum. O da cezadan kurtulamadı. O da 10 gün kalacaktı. Hemde kıvançla aynı yerde.

Kesin birbirlerini yiyeceklerdi bundan emindim.

AŞK PEŞİNDE 5 YILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin