Sabah cansunun beni gürültü eşliğinde kaldırmasıyla, tatlı uykum bölünmüştü. Yastıkla kulaklarımı tıkamaya çalışsamda Manganın Yeni, Yine, Yeniden, şarkısı kafamın içinde bangır bangır çalıyordu. Kapımı kıracak şekilde açmasıyla yerimden sıçradım.
"Hadi kalk bakalım uykucu."
Uykulu gözlerle komodinimin üzerinde duran telefonuma elimi uzattım zar zorda olsa alabilmiştim. Saate baktığımda henüz 9.30du.
"Hadi ama kalk artık seni bugun kuş sütü eksik bir kahvaltı bekliyor hanfendi." Dedi neşeli çıkan sesiyle.
"Tamam beş dakika daha" dedim uyku sersemi. Cansu yanıma gelip kolumu çekiştirerek yataktan çoktan kaldırmıştı beni.
"Hadi elini yüzünü yıka da mutfağa gel"
Bir anne edasıyla konuşuyordu adeta, kendi kendime kıkırdadım. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Mutfağa döndüm. Masada ne ararsan vardı gerçekten bir kuş sütü eksikti. Esneyerek sandalyemi çekip oturdum.
"Ben bukadar şeyi yersem, obez olurum" diyip gülümsedim.
"Sende yiyebileçeğin kadarını yersin güneşim" diyip gülümsedi. Yemeğe başlamıştık. Kısa bir süre sessizlik oluştu. Sessizliğin kaynağı bendin, gitmemin onu üzdüğünün farkındaydım. Cansu benim ikinci ailemdi... Kısa bir süre sonra sessizliği bozdu.
"Ben sensiz ne yapıcam şimdi"
"Bir telefon kadar yakınında olucam, sadece iki üç sokak ötede uzaklıktayız drama bağlamasakmı?"
"Güneşim öyle deme ama ben geceleri kimin odasına gidip dertleşicem, kimin kafasını şişiricem" deyip güldük
Sofrayı kaldırdıktan sonra cansunun devasa büyüklükte olan valizini çıkarıp benim odama götürdük. Eşyalarımı koymadan önce bugün giyeceklerimi yatağımın kenarına ayırdım. Gardırobumu açıp kıyafetlerimi doldurduk. Son olarak anneannemden hatıra olan ayıyıda valizin içine koyup. fermuarını çektim. Cansu giyinmek için kendi odasına geçmişti oda benimle geliyordu. Etrafıma bakındım bu odayı özleyecektim. Kötü anılarımı asla..
Üzerimi değiştirip valizimi koridora çıkardım, Cansuda hazırda beni bekliyordu. Ayakkabalılarımızı giyip valizi iki kişi birden indirdik. Ağır değildi fazla eşyam olmadığı için. Sokakta bizi görenler sabah sabah tatile çıktığımızı sanıyordu büyük ihtimal, suratlarından görebiliyordum şaşkınlıklarını. Aldırış etmeden mahalleden çıktık. Kısa süre sonra yeni evin mahallesine ilk adımımızı attık. Diğer mahalle gibi değildi, sessiz kendi halinde bir yerdi."İşte burası" dedim elimle işaret ettiğim evi göstererek. Onun dikkatini çeken ev değil, kapkara perdeler olmuştu tabi. Hâlâ ardına kadar çekilmiş bir vaziyette duruyordu. Gelen gideni yoktu yada oturan kişi güneş ışığından nefret ediyor olmalıydı. Gözlerim bahçeye girdiğimizde ekilmiş çiçekleri aradı, hepsi yok olmuş bir şekilde karşıladı beni. Sadece toprak kalmıştı geriye.
"Afra nereye bakıyorsun öyle öcü görmüş gibi?"
"Çiçekler dedim" kısık sesle, boğazım düğümlenmişti.
"Çiçekler? Ben burda çiçeğe dahil bir şey görmüyorum güneşim iyimisin?"
"Görmemen doğal, hepsi gitmiş çünkü"
Cansu telefonuyla birine birşey yazıyordu oyüzden bu söylediğimi duymamıştı. Anahtarı cebimden çıkarıp apartmana girdik. Cansu sevmişti geniş ferah olmasını. Aynadan kendisine bakıyordu. bende asansörün düğmesine basıp gelmesini bekledim. Evet apartmanda birde asansör olması iyi birşeydi ama herzaman kullanmayı tercih etmezdim.
Kısa süre sonra gelen asansöre bindik. Üçüncü kata geldiğimizde durdu. Valizi çıkartıp evimin kapısının önüne sürdüm. Elimdeki anahtarı çevirip kapıyı açtığımda yüzümüze gelen ani rüzgarla afalladık. Karşımda uzun koridor ve kuşbakışı gözüken salonun kapısı ceyrandan dolayı açılıp kapanıyordu.
Tedirgin olmama yetmişti bu durum. Cansu rahat bir şekilde ayakkabılarını çıkarıp eve ilk adımını attı. Valizi de içeriye almıştı, bende ayakkabılarımı çıkartıp girdim.
Odalarını tek tek gezdik, minimal bir evdi bana yetecek kadar diyebilirim. Salondaki eski koltuklar hariç diğer eşyalarda bir sıkıntı yoktu. Kendi odama geldiğimde ahşap mobilyalar, güzel bir yatak beni karşıladı. Evet eşyalar yeni gibiydi, güzel kullanılmıştı belliki. Diğer odalara nazaran en güzeliydi. Gardırobu açıp tek tek eşyalarımı yerleştirdik, sonra evin her tarafını silip süpürdük. Saat bi hayli geç olmuştu hava kararmadan kapıdan cansuyu geçirdim. Kalmak için ısrar etsede sonuçta onunda evde ailesi denebilecek bir abisi vardı. Kapıyı kilitleyip odama geçmiştim.
Yatağıma uzandığım gibi elime telefonumu alıp reels videolarına daldım.İzlerken bilinmeyen numaradan bir mesaj geldi.
0544790****
"İyi akşamlar afra hanım, ben işyerinden mehtap. Rahatsız ettiysem kusura bakma. Yarın gelmene gerek yok işine son verdi patron."Aman ne güzel, mehtap cadısı şuan kesinlikle mutluluktan havalara uçuyordur, İştede anlaşamazdık zaten.
Bir bu eksikti, şimdi birde iş aramakla meşgul olacaktım.Telefonumdan güzel bir aşk filmi araştırmaya başladım. Önüme çıkan ilk filmi açtım. Sonlara dogru yapmacık kızın oğlana mıc mıc konuşması içimi baymıştı. Aşkıda böyle filmler ile karalıyorlardı ne yazıkki. Kapatıp telefonu yatağıma fırlattım. Fırlatırkende az daha düşüyordu yataktan. Birde onun masrafıyla ugraşıcaktım. Gece gece canım sıkılıyor bir şeyler yapmak istiyordum. Odamdan dışarı bile çıkmamıştım kaç saattir. Bu arada şuana kadar esrarengiz bir olayla karşılaşmamıştım. Oyüzden huzurluydum. Penceremi içeriye hava girmesi için açtım. Açmamla kapşonunu kafasına örtmüş bir adamın benim penceremi gözeklediğini gördüm, afallayıp hızla perdemi kapattım. Bir kaç dakika bekletikden sonra halen orda mı diye baktığımda yoktu, yüzünü karanlıkta tam olarak görememiştim, sadece deri ceketinin kol kısmındaki arma işareti dikkatimi çekmişti, bu arma cansunun abisi kaan'ın ceketinin armasına çok benziyordu, tıpa tıp aynısıydı.
Elim ayağım birbirine girerek cansuya mesaj atıp kaan'ın nerde olduğunu sordum.
"Daha gelmedi" Cevabı ile iyice tedirgin olmuştum ne yani abisi benimi takip ediyordu?
Evet arkadaşlar 4. Bölümüde yayınladım insallah hoşunuza gider. Şimdilerde yeni kurgum olan fotoğrafçı kitabımın ilk bölümü yayında okuyup fikirlerinizi yorumda paylaşabilirsiniz Beğenirseniz cok sevinirim kalın saglicakla ❤

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYANIN AŞK-I
VampirosHerşey yeni bir eve taşındıktan sonra başladı... Kitap kapağı: @elifkaraizmir