Yazım tarihi: 03/05/23
Bölümü okurken yorum bırakmaya çalışırsan bu yazarın kitap adına gösterdiği gayreti ve hevesi arttırırsın.
Tüm eleştirilere ihtiyacım var!
Keyifli okumalar. <3♪ ❀♫
17 Yaş Günlükleri, Melodi'nin Ⅷ. Notası
-13 Kasım 2019-Bir sorunu hiçbir şekilde çözemiyorsan muhtemelen o çözülmesi gereken bir sorun değil, kabul edilmesi gereken bir gerçektir.
Bunu annem bana ben kaç yaşındayken söylemişti bilmiyordum ama küçük olduğumu hatırlıyordum. Bir konu yüzünden sıkıntıya düşmüştüm ve en sonunda hiç sevmesem de kendimi ağlarken bulmuştum. Anneme şikayetlerimle gelmiştim ve o da bana bunu söylemişti. Sorun vardı, çözmeyi denemiştim ama olmamıştı ve ben de annemin dediği gibi kabullenmiştim. Bunu o küçük yaşımda başarabilmiştim ama şimdi yapabileceğimden emin olamıyordum.
Çünkü annem gitmişti. Babamla birlikte iki gün önce Los Angeles'a ayak basmışlardı. Bu ay sonuna kadar boşlukları vardı ve bu boşluğu tatil yaparak geçireceklerinden şüphem yoktu. Sonrasında da asıl amaçları doğrultusunda hareket ederlerdi. Aralıkta başlayacak olan turne konserlerinde Jagged'ın yalnız olmadığını öğrenen hayranların tepkisiyse tamamen sürprizdi.
Havaalanına gitmemiştim. Gitmek istemiştim ama Juleka gelmemem konusunda ısrarcı olmuştu. Israrı biraz da zorlayıcı olunca geriye çekilmiştim. Juleka havaalanında olmamı istememişti, haklıydı da. Orada bulunduğumu hayal edemiyordum. Hayal etmeye çalışmak bile boğazıma dikenli teller örüyordu. Bilincimin akışı güçleniyordu ve ben bu durumların ağırlığını kaldıramıyordum.
"Hey Luka!" Birinin bana seslenişini duyduğumda arşeye reçine sürmeyi kesip başımı kaldırdım. Orkestrada benimle birlikte telli çalgılar bölümünde olan Marc'ı gördüğümde hafiften gülümsedim.
"Selam Marc."
"Selam." Biraz çekingence tebessüm etti. Marc'ın yapısında bu vardı. Pek fazla yakınlığı yoktu ama sosyal çevreden uzak kalmayı da tercih etmezdi. İnsanlarla iletişimi sağlıklı olmasa da benimle basit bir arkadaşlık kurabilmesi bence ondaki bu durumu yıkıyordu. Bazı insanlar vakit geçirdikçe, ortama alıştıkça açılırdı ve Marc da öyleydi.
Elini kaldırdı ve arkasını başparmağıyla göstererek, "Dışarıda seni arayan bir kız var." dedi. "Adının Marinette olduğunu söyledi."
Yüzümdeki gülüşün genişlediğini bile fark etmedim. "Marinette mi? Onunla tanıştın mı?" Kesinlikle tanışmış olmalıydı çünkü Marinette'i biliyordum. Büyük bir ihtimalle Marc'ın basçı olduğunu bile öğrenmişti. Tatlı muhabbetini Marc'a konuşturmuş olmalıydı.
"Ah evet," Eliyle ensesini kaşıdı. "Çok cana yakın biri."
"Öyledir." Sandalyenin üzerine koyduğum kemanımı aldım ve son kez Marc'a baktım. "Sağ ol, Marc. Senfonide görüşürüz."
Elini hafiften salladı. "Görüşürüz Luka."
Bugün okulumuzun senfoni orkestrası vardı. Sonunda haftalarca verdiğimiz emeği bugün sergileyebilecektik. Katılımın serbest olduğu bir senfoni olduğu için bizimkileri de orkestrayı dinlemeye davet etmiştim. Hepsi de geleceğini söylemişti ve gelen ilk kişi aldığım habere göre Marinette'ti.
Dışarı çıktığımda onlarca insanın içinde onu fark etmemenin imkânsız olduğunu gözlerim onu bulduğunda anladım. Genellikle koyu kıyafetler içinde olan insanların arasında onların aksine üzerine giydiği beyaz elbiseyle ışıl ışıl duruyordu. Siyah saçlarını hoş bir topuz yapmıştı. İnce boynuna taktiği inci kolyeyle muhteşem bir zarafet kazanmıştı. Bir melek gibi duruyordu... Hayır, tam anlamıyla öyleydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRETİ SEVMEK | lukanette
FanficNefreti Sevmek #lukanette Birini nasıl nefretle seversin? Bu soru sanki kaderime sorulmuştu da ben de hayatımda yaşıyor, cevabı arıyordum. En başta gerçek olamayacak kadar güzeldi. Sonra değişti ve yanıtsız bırakılmalarım başladı. Kendimi öyle yal...