27 | Beni Gönderme

1.5K 188 124
                                    

Bölüm şarkısı: Dove Cameron, Khalid - We Go Down Together

•••

Oturma odasına başı dik şekilde giren Jimin sahile bakan büyük pencerenin önünde durdu ve dışarıyı izledi. Duyduğu seslerden anladığı kadarıyla annesiyle Chanmin hararetli bir kavganın içindeydi. Sabaha kadar durmadan yağan kar bahçeyi beyaz battaniye gibi örtmüştü.

Jimin büyükannesinin şu an burada olmamasına sevindi, kadıncağız tüm bu yaşananlara şahit olmayı hak etmiyordu. Annesinin büyükannesinin evine o şekilde gelmesi Jimin'i iliklerine kadar öfkelendirmişti. Asıl çocuk gibi davranan kimdi?

Haneul onu gördüğünde Jimin sırtı dik, kollarını göğsünde kavuşturmuş şekilde duruyordu. "Chanmin'in ailesinin evinde olmayacak mıydınız siz? Burada ne arıyorsunuz?"

Haneul sert bir şekilde baktı. "Benimle bu şekilde konuşamazsın Jimin."

"Sen de bana ne yapacağımı söyleme." diye tersledi Jimin. "Ne cüretle büyükannemin evine böyle gelip kapıma dayanıyorsun?"

Haneul'un yüzüne ufak bir pişmanlık ifadesi yansır gibi oldu. "Annem gayet iyi. Beni korkutan, sinirlendiren sensin."

"Neden?"

"Neden mi? Çünkü oğlum benimle tek kelime paylaşmıyor, telefonlarımı açmıyor, bir hapishanede çalıştığı yetmezmiş gibi bir de etrafta o... o şeyle-"

"Ne dediğine dikkat et." diye araya girdi Jimin, Haneul elini evin çıkış kapısına doğru sallarken.

Haneul'un beti benzi attı ve gözleri acı çektiğini gösteren bir ışıkla parladı. "Bunları bitir diye geldim."

Jimin alay eder gibi kahkaha attı. "Ne kadar komik olduğunun farkında mısın?"

"Komik olan senin tüm kariyerini, itibarını ve belki de hayatını o işe yaramaz sabıkalı için-"

Jimin hızla annesinin burnunun dibine doğru yürüdü ve durdu. "Onun hakkında böyle konuşma!

Yüzünün dibindeki Jimin'in her yerinden yayılan vahşilik Haneul'u durdurdu.

"Sakin ol." dedi ne zaman geldiğini ikisinin de fark etmediği Chanmin. Elini Jimin'in omzuna doğru götürürken yarı yolda vazgeçti ve indirdi. "İkiniz de, lütfen sakin olun."

Haneul yutkundu. "İnanmıyor olabilirsin ama bunu seni sevdiğim için yapıyorum oğlum. O suç yuvası senin için iyi değil. O adam da değil."

"Onu tanımıyorsun bile." dedi ters ters. "Hiçbir zaman şans vermedin."

Haneul dediklerine inanamayan bir ifadeyle ona baktı. "Sen benim arkamdan işler çevirirken nasıl şans verebilirdim? Her şeyi annemle Tiffany'den öğrendim!"

"Ve sana söylememe nedenim de büyük bir sır olması öyle mi?!"

"Çünkü yanlış olduğunu sen de biliyordun!" diye hiddetle karşı çıktı Haneul. "Tanrım, başına o kadar kötü şeyler gelebilir ki!"

"Ben bunları bilmiyorum mu sanıyorsun?"

Haneul kafa karışıklığıyla yüzünü buruşturdu. "O zaman neden Jimin...?"

"Kim Hwangi'de çalışmaya başladığım ilk günden beri bana hayal kırıklığıymışım gibi hissettirmekten başka bir şey yapmadın. O işi aldığımdan beri yaptığım hiçbir şey seni mutlu etmedi, sana yetmedi. Sevdiğim adam bile gözünde bir hiç."

Haneul'un küçümseme dolu gülüşü salonu doldurdu. "Yapma Jimin, sen onu sevmiyorsun."

"Onu bütün varlığımla seviyorum." dedi Jimin yalvarır gibi, inanması için mi yalvarıyordu kendi de bilmiyordu. "Şu son birkaç aydır ne yaşadığım hakkında en ufak bir fikrin yok anne. Hwangi'de en büyük korkularımla yüzleşmemin, son altı senedir uykularımı zehir eden şeyle baş etmemin ne kadar zor olduğunu bilmiyorsun."

Wanna Be Your Man • Jikook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin