10

445 66 153
                                    

soobin
bugün nasılsın?
okula gelmediğin günlerin sayısı artıyor.
senin için endişeleniyorum.

kai
soobin
ben kaydımı başka okula aldırsam

soobin yazıyor...

soobin
ne

kai
bir dinle

soobin
kai mantıklı düşünemiyorsun ki şu an
nasil dinleyeyim bu xurumda ben seni?

kai
kendime gelemiyorum
ayni okuldayiz kendime gelemiyorum

soobin
kai yanında olmama izin vermiyorsun ki,
atlatmana yardımcı olabilirim ama buna izin vermiyorsun.

kai
anlamıyorsun soobin

soobin
anlamıyorum. gerçekten anlamıyorum.
hiçbir sik anlamıyorum.
kim bu orospu çocuğu?

kai
öyle deme

soobin
sikeceğim
falında ben çıktım kai
çıkmadım mı?
başka biri mi var? kim?

kai
sen değilmişsin
keşke olsaydin ama değilmişsin
kalbimi kıran kişi sen olsaydın keşke bir yabancı olmasaydı da

soobin
ben seni kırmazdım.

kai
evet...
sen beni kırmazdın

soobin
o zaman seni kırmayacak birini sev
gidip de uğruna saatlerce ağlayacağın birini sevme.

kai
soobin

soobin
beni sev.

kai
ne?

soobin
beni sev kai
ne üzerim ne kırarım seni yemin ederim. beni seversen tek bir gözyaşı dökmene izin vermem ben.
o kadar zor ki hoşlandığın o orospu çocuğu seni böyle hüngür hüngür ağlatırken hiçbir şey yapamadan kenarda durmak.
o kadar zor ki bir yabancının seni kırdığını görmek.

kai
soobin

soobin
ben dilediğin her şeyi vwririm sana
yemin ederim kai
ben
diledigin her seyi ayaklarina sererim
yildizlari gokten yere indirirm
yeminnederim

kai
soobin...

soobin
falındaki kisi bendim
neden boyle odlu
kai
neden başkasini sevdin
ben söz verdim en çok seni seveceğime.
ben de mi senden söz almalıydım?

kai
ağlıyor musun
ing klavye kullanıyorsun

soobin
agliyorum
kai ben seni üzgün gormeye dayanamiyorum gerçekten
lütfen kendini hirpalamayi birak
sana sıkıca sarilayim ve sorunlarımızın her biri cozulsun
olur mu?

kai
keşke bana asik olsaydin soobin

soobin
keşke bana aşık olsaydın kai

"kai, üçüncü sayfa üçüncü paragraf. sesli oku."

başımı sıradan yavaşça kaldırıp açmaya bile tenezzül etmediğim şiir kitabını açtım. ayağa kalkıp öğretmenin söylediği sayfaya bakındım. nereyi okuyacağımı bulduktan sonra dudaklarımı ıslattım.

"yağmuru seviyorum diyorsun,
yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun...

güneşi seviyorum diyorsun,
güneş açınca gölgeye kaçıyorsun...

rüzgârı seviyorum diyorsun,
rüzgâr çıkınca pencereni kapatıyorsun..." titreyen dudaklarımı birbirine bastırdım.

"işte, bunun için korkuyorum;
çünkü beni de sevdiğini söylüyorsun..." sesimin titremesi sınıftaki hafif uğultuyu tamamen yok etti.

"iyi misin çocuğum?" ingilizceci yanıma gelip de sırtımı sıvazladığında ellerimi sırama koyup gözlerimi yumdum.

"klasik ergenlik meseleleri efendim." dedim ağlamaklı bir sesle. "dert etmenize gerek yok."

"olur mu öyle? git bir hava al hadi sen."

"ben de yanında gideyim mi efendim?" soobin ayağa kalkıp büyük umutlarla öğretmene baktı. bayan jun onu onayladı hızlıca. "tabii tabii. yalnız bırakma arkadaşını."

soobin yanıma gelip elini sırtıma koydu ve hafifçe tebessüm etti destek olurcasına. sonra da çıkışa ilerletti beni.

arka bahçede duvarın dibinde sessizce otururken bedenini bedenime yaslayıp başını omzuma koydu. "seni seviyorum."

derin bir nefesi ciğerlerime doldurdum. "sevilecek biri olduğuma inanmıyorum artık ben." diye fısıldadım. geri çekilip kaşlarını çatarak baktı bana. sonuçta onca söz verip tutmayan kendisiydi, ben değildim.  "soobin," dedim yutkunduktan sonra. "ileride evlenmeyi düşünmüyorsun ve kedilerinle yaşamak istiyorsun ya,"

"ve seninle." diye düzeltti.

dudaklarımı ıslattım. kucağıma bakıyordum. "kedilerinle ve sevdiğin insanla." dedim.

"seninle." dedi ısrarla. "yani, seninle."

içimde tutamakta öyle zorlanıyordum ki. o kızla ilişkisi neydi, öğrenmek istiyordum. ne zamandan beri birlikteler bilmek istiyordum. bana sevgi sözcükleri söyleyip böyle sözler verirken var mıydı o kız mesela? yoksa bu sözlerden sonra mı girmişti hayatına?

"hâlâ ben miyim hayalindeki o karede yer alan kişi?"

"ne demek bu? hiçbir zaman değişmedi ve değişmeyecek. sen hep oradaydın, orada kalmayı da sürdüreceksin kai."

"sevgilin kızarsa peki sana? hâlâ orada kalmama izin verecek misin? kıskanabilir senin benimle ilgileniyor olmanı."

"hmm," sırtını tekrar duvara verip karşıya baktı. "bu büyük bir sorun olur işte." ağlamamak için direndim. "çünkü eğer bir sevgilim olursa onu öldürebilirsin, seni aldattığım için." güldüm. ona şakayla karışık hep böyle söylerdim.

"öldürmem." dedim yavaşça. "şakaydı o. senin sevdiğin insanlara zarar vermem ben."

usulca elimi tuttu ve parmaklarımızı birbirine geçirdi. "ama en sevdiğim insana zarar veriyorsun." kaşlarımı kaldırıp ona döndüğümde dudaklarını gözümde hissettim. ağlamaktan şişen iki gözümü de öptü. "en değerlime, kendine zarar veriyorsun kai."

omzuna yattım. hâlâ yalan söylüyorsun ha soobin? sırf kendime gelebileyim diye hâlâ yalan söylüyorsun...

fal # sookaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin